"Birileri erken pes etti." dedi Selim.
"Sizinle bir anlaşma yapmak istiyorum." dedim.
"Şuan anlaşma yapabilecek durumda değilsiniz. Teslim olun." dedi.
"Eğer onları serbest bırakırsan sana teşkilatta sizin foyanızı ortaya çıkarmak için çalışan herkesin ismini veririm." dedim.
Aslında sadece biz vardık ama bu blöfümü yerse Giray'ı hastaneye yetişebilirdi.
Selim düşünmeden "Kabul." dedi.
Hızlıca eve gittim ve "Giray'ı hemen hastaneye yetiştirin." dedim.
"Ama nasıl başardın?" diye sordu Yaren.
"Orasını karıştırma. Hızlıca hastaneye gidin." dedim.
Deniz ve Berrak, Giray'ı yerden kaldırıp götürürken Cemre ve Tamer merdivenlerden indi.
Tamer kapıdan bizi izleyen Selimlere baktı ve "Tahmin ettiğimi mi yaptın?" diye sordu.
"Tahmin ettiğin şeye göre durum değişir." dedim.
Elime gizlice küçük bir takip cihazı verdi ve "Sana bir şey olmadan yerini bulacağız." dedi.
"Tamam. Sizde dikkatli bir şekilde annemlerin yanına gidin." dedim.
Yaren hızlıca bana sarıldı ve "Seni sikeceğim Cucu." dedi.
"Bende seni seviyorum." dedim ve evden çıktım.
Cemreler de Denizlerin peşinden gitmişlerdi.
"Gitmeden önce o takip cihazını bana ver." dedi Selim.
"Ne cihazı?" diye sordum.
Sinirle avcumu açtı ve takip cihazını alıp yere fırlattı.
Takip cihazını ayağı ile de ezince küfür mırıldandım. İşte şimdi boka bastın Burcu.
Selim sertçe kolumu tuttu ve çekiştirmeye başladı.
"Bende yürüyebilirim!" dedim sinirle.
"Ama ben böyle yürümeni istiyorum. İtiraz edebilecek durumda değilsin." dedi
"Yaptığınız tüm iğrençliklerin karşılığını bulacaksınız. Hepiniz gebereceksiniz." dedim.
"Kapa çeneni!" diye bağırdı sinirle.
Yerde ölü olarak yatan iki büyük görünce sırıtarak "Büyüklerin beşi öldü. Geriye kalanlar ne kadar yaşayabilir?" diye sordum.
Yüzüme sert bir tokat attı ve boğazıma yapışarak "Seni gebertmemem için sus." dedi.
Elini boğazımdan çekince derin nefes alıp verdim. Bir an öldürecek sandım.
"Depoya götürün bunu." dedi Selim ve arabasına binip uzaklaştı.