2.SEZON 13.BÖLÜM

5.1K 127 24
                                    

      Kendini tam anlamıyla kadın olarak hissettiği ilk sabaha gözlerini açtı, X. Yüzünde bir gülümseme vardı. Gece ara ara uyanıp, Sehun’la yaşadığı anları düşünmüş, hayaller kurarak tekrar uyumuştu. Uzun bir süre etkisinden çıkamayacağı gibi artık sürekli Sehun’u arzulayacaktı da. O’ndan ayrıldığı ilk saniyede bile özlem duygusunu yeterince hissetmişti. Sehun’un tenine adeta uyuşturucu bağımlısı gibi, bağımlı olmuştu.







       X, sakin ve kısa bir duşun ardından siyah kalçalarını tam saran deri pantolonunu giydi, üzerine pembe ince bir gömlek giyip her zamanki gibi düğmelerini açıkta bırakarak siyah önü kapalı düz model topuklu ayakkabılarını giydi ve saçlarını topuz yaparak makyajını da tamamlayıp son olarak üzerine deri ceketini aldı ve hazırlanmasını tamamladı. Odasından çıkmadan önce aynadan kendisine son bir kez baktı ve göğüs dekoltesine gözü takıldı; elleriyle göğüslerini sütyenini biraz daha yukarı doğru havaya kaldırıp göğüslerini daha dolgun gösterdi. Artık her an Sehun’la ilgili kötü düşüncelere sahip olucağını biliyordu bu yüzden utangaç bir şekilde kendisine güldü ve daha fazla oyalanmadan çıktı.









            X, aşağı indiğinde LSM’in telefonla konuştuğunu gördü. Dikkatini ona verdiğinde ne hakkında konuştuğunu anlamıştı. Bu akşam Exo’nun bir açılış için sahne alacağını hakkında konuşuyordu. Bu demekti ki şirkette bugün hareketlilik olacaktı ve Sehun’u çok fazla göremeyecekti. X’in üstüne bir sıkıntı çöktü, dün yaşananların ardından Sehun’u artık daha da fazla görmek, onunla daha da fazla vakit geçirmek istiyordu.









         -Hazırlanmışsın, çıkalım öyleyse.






           X, kendi kendisine düşünürken LSM’in telefon görüşmesini bitirdiğini bile ancak kendisine dönüp, konuştuğunda fark edebilmişti.



       




         -Akşama program mı var?









           X’in sesi hem meraklı hem heyecanlı hem de biraz buruktu. LSM, montunu giyerken X onu dikkatlice izliyordu; cevap vermesi için.







       -Exo’nun ufak bir sahne performansı olucak. Ordan da yeni cb hazırlıkları için kutlama yemeğine gidicez.  Artık çıkalım, çok işimiz var.










        X’in içi tekrar heyecanla dolmuştu. LSM’in “gidicez” demesi, hep birlikte gidicekleri anlamına geliyordu. Bugüne kadar Sehun’u sahneden yalnız bir kere izleyebilmişti. O da Çin’deydi ve o zamanlar LSM’den daha çok korktuğu için pek bir şey anlayamamıştı.






   Şirkete giden yolda X, etrafını izliyor, radyoda çalan şarkıya istemsizce eşlik ediyordu. İçinde fırtınalar kopuyor, kış günü çiçekler açıyordu resmen.




          -Bu neşeni neye borçluyuz?





 
            LSM konuşana kadar X şarkıya ritim tuttuğunu fark etmemişti bile. Her şey kontrolü dışında gerçekleşiyordu.  








         -Annemin gidişini unutmaya çalışıyorum sadece. Akşama program olması da iyi oldu, kafamı dağıtmış olurum.








           X’in aklına daha iyi bir bahane gelmediğinden kendisini biraz saçmalamış gibi hissetti ama umrunda değildi. İçindeki o mutluluğu, enerjiyi durduramıyordu.









        -Aslında açılışa biz gitmeyeceğiz, akşama yemekte onlarla buluşacağız sadece. Benim o saatlerde bir toplantım olucak ama madem kafan dağılsın istiyorsun, sen onlarla gidersin.





          X, biran için korksa da cümlenin devamında tekrar rahatlamıştı..








         -Teşekkürler.






          LSM’in bu iyiliklerinin altından bir şey çıkmasından her zaman korkuyordu ama bu birkaç içinlikte olsa tüm şüphelerini kenara bırakıcaktı. Sadece Sehun’u hissedip, onunla her şeyin doruklarına çıkmak istiyordu. Bir kere o heyecanı tatmıştı, artık durduramıyordu kendisini. Bir insan için sevdiği adamla birleşmekten daha güzel bir his yoktu yeryüzünde, X artık bunu daha iyi anlıyordu.










           X, Exo’nun çalışma odasına girdiğinde kimseyi göremedi. Herkes pratik odasında hazırlık yapıyor olmalı diye düşünerek masasına oturdu. Tek başına burada ne yapacağını bilmiyordu, oraya gidip onları rahatsız etmekte istemiyordu. Sehun’a mesaj atmayı düşündü bir an fakat atsa da bir işe yaramayacak, Sehun nasılsa görmeyecekti. X, en son olarak bilgisayarı açıp yapılması gereken işlerle uğraşmaya karar verdi. Beklemekten başka şansı yoktu.






          
         Şirkete geleli neredeyse 3 saat geçmişti. X, gözü sürekli saate giderek 3 saati tek başına oturarak doldurmuştu. Bir ara Sehun’a mesaj “şirketteyim.” Diye mesaj da atmıştı fakat mesajın üzerinden neredeyse 1,5 saat geçmiş, cevap gelmemişti. İyice sıkılan X, oturduğu yerden kalktı ve camın önüne geçti.


       Burada daha ne kadar tek başına duracağını, Sehun’u ne zaman göreceğini bilmediğinden biraz da dışarıyı izleyerek vakit geçirmeye karar verdi. X, farkında olmadan elini boynuna koymuştu. Camdan dışarıyı izlerken aklına yine dün olanlar gelmişti. Gözleri dışarıya bakıyordu fakat gördüğü şey dünkü Sehun’la çıplak halleriydi. X’in tekrar vücudu ısınmaya başlamıştı. Boynundaki elini yavaşça boynunda gezdirmeye başladı; teni çok sıcaktı. İçi içine sığmıyor, Sehun’u biran önce görmek istiyordu artık.







        X, kendini dünkü olaylara öyle bir kapıtırmıştı ki, arkadan onu sarıp, pantolonunun üzerinden vajinasına dokunan eli hissetmesiyle irkildi. Arkasına dönmek için hareket etmeye çalıştığında Sehun’un “Hişşş, benim..” diyen sakin sesini duydu. Sehun, başını arkadan X’in omzuna koymuş, onu yavaşça okşamaya devam ediyordu. X, bir kez daha kendini yavaşça Sehun’a teslim ediyordu, elleri Sehun’un elinin üzerindeydi.







        -Neredeydin.. Seni çok özledim…









           X’in sesi çok arzuluydu. Sehun’u aşırı özlemişti ve şuan tüm duyguları zirve yapmıştı. Sehun’un eli X’in fermuarına gitti ve onu yavaşça indirerek elini X’in çamaşırından içeriye soktu. X, derin bir çekti. İçi anında ürpermiş, sıcaklık tüm bedenini sarmıştı.







       -Demek çok özledin… 




         Sehun, X’in boynunu öpmeye başlamıştı. Elleriyle X’i çıldırtmaya devam ediyordu. X, her an birinin içeriye girip onları bu şekilde görmesinden korkuyordu ama durmasını istemiyordu. Her dokunuş, her öpüş kendisini kaybetmesini sağlıyordu.







        -Biri gelicek, dur artık…





         X’in nefes nefese olan sesi net duyulmuyordu bile. Aslında durmasını istemiyordu ama yakalanma korkusu peşini bırakmıyordu.







       -Umurumda değil…






          Sehun, X’i belinden tutarak masasına yasladı ve X’i topuzundan tutarak yüz üstü bir şekilde gövdesini masaya yaslattırdı. X’in topuzu bozulmuştu. Zevkten gözleri yarı kapanıyordu ve heyecanı düne göre daha yüksekti. Bir yandan yakalanma korkusu varken bir yandan da Sehun’un cesareti ve ihtiraslı halleri daha fazla tahrik oluyordu.




  
       


       Sehun, elini X’in vajinasından çekerek pantolonunu kalçalarını açığa çıkarıcak şekilde aşağı indirdi ve kendisinin kemer sesi duyuldu. X, nefes nefese bekliyordu. Gövdesi yüz üstü bir şekilde masanın üzerindeyken bacakları aşağıda, ayakları yere basıyordu. Zevkten titreyen bacaklarını dengede tutmakta zorlananırken birden Sehun’un sıkıca saçlarına asılmasıyla derin bir şekilde inledi.


         Sehun, X’in saçlarına asılarak penisini arkadan sertçe X’in vajinasına yöneltmişti. X, Sehun’un sert ve hızlı git gellerinden dudaklarını ısırıp, masanın köşesine tutunarak destek almaya başlamıştı. Sehun, X’in saçlarını sertçe çekiyor, hiç durmadan X’in içinde hareket ediyordu. X, sesinin duyulmaması için inlemelerini kontrol etmeye çalışıyor ama kendisini tutamıyordu.





      



        Sehun, ani bir hareketle X’in içinden çıktığı ve yere boşaldı. X, bacaklarının üzerinde duramıyor, titriyordu. İyice nefes nefese kalmıştı, güçsüzleşmişti. Masanın üzerinden başını kaldıramıyordu. Sehun’un fermuar sesini ve kemer sesini duydu. Bir kaç saniye sonra da ensesinde Sehun’un nefesini hissetti, onu yumuşak bir şekilde öpmüştü. Demin ki halleri aşırı sertken öpücüğü fazla yumuşak gelmişti.









         -Beni delirtiyorsun…









           Sehun’un sesi biraz daha normalken X hala nefes nefese ve aşırı bitkin hissediyordu. Sehun’un bu kadar sert davranması onu yormuş, canını acıtmış aynı zamanda da müthiş bir zevk vermişti.






   -Ya biri görseydi…


           X’in sesi hala nefes nefeseydi. Onu en çok tahrik eden şey bu sefer böyle bir şeyin şirkette yaşanmasıydı.







     -Ama görmedi işte… Ayrıca üstüne çeki düzen vermezsen, ve şuradan kalkmazsan tekrar fena şeyler olabilir.






        X’in pantolonu ve çamaşırı hala Sehun’un indirdiği şekilde duruyordu. Masanın üzerinden de kalkmamıştı. Sehun, onun üzerine eğilmiş, saçlarını yana çekerek yanağını öptü. X’in göğsü hala hızlıca inip kalkıyor, kalbi deli gibi atıyordu. Bu yüzden kalkmak, kendisini düzeltmek içinden gelmiyordu.







        -Beni tahrik ediyorsun… Kalk artık…







         Sehun’un sesi tekrar arzulu çıkmıştı aynı zamanda da sertti. X, kalkmak istese bile o enerjiyi kendisinde bir türlü bulamıyordu. Sehun, kendisini rahatlatmıştı fakat X, rahatlayamamıştı belki de bu yüzden bitkin hissediyordu.







        -Eğer birine yakalarsak, sorumlusu sensin…


           Sehun son sözünü söylemesinin üzerinden X’i belinden tutarak sertçe havaya kaldırdı ve bu sefer sırt üstü gelicek şekilde tekrar masaya yatırdı. X’in pantolonu ve çamaşırı dizlerine kadar inmişti. Sehun, tek eliyle X’in gömleğinin açık olan düğmelerinden elini içeri sokarken diğer eliyle de tekrar kemerini açmaya başlamıştı. X, onu bu şekilde görünce bir kez daha dudaklarını ısırarak derin bir şekilde inledi. Bacaklarının arasından süzülen zevk sularını hissedebiliyordu.








          Sehun, pantolonunu hafifçe indirip X’in tek bacağını omzuna kaldırdı ve tekrar çok sert bir şekilde X’in içine girdi. X, bir kez daha inlememek için kendisini zorlasada başaramamıştı. Sehun’un hızlı hareketleriyle masanın üzerinde aşağı-yukarı hızlıca savruluyordu X.







       -Sana giyin demiştim !






         Sehun’un zevkten sesi titriyordu. X, ise çoktan gözlerini kapamıştı. Sehun’un diğer eli X’in birkaç düğmesini daha açmış, sütyenin içinden zevkten sertleşmiş göğüserini deli gibi sıkıyordu.






     -Artık durmalıyız…





        

      X’in içi iyice ateş almıştı. Boşalıcak gibi hissediyordu kendisini. Kalbinin çok hızlı atma nedeni ise zevk ve korkuyu bir anda yaşıyordu. Zevkten delirsede heran kapı açılcak biri içeri giricek gibi hissediyordu. Dudaklarını ısırarak, gözlerini yavaşça araladı. Tam karşısında duran kapıyı bir an için açıkmış gibi gördü ve gözlerini yumup, tekrar açtı, bu sefer sonuna kadar açmıştı gözlerini; kapı kapalıydı.


       






      Sehun, son anda X’in içinden çıkarak tekrar aynı şekilde yere masanın ayağına doğru boşaldı. X, bacaklarının arasından akan sıcak sıvıyı hissediyordu ama kıpırdamadan, sadece derin bir şekilde nefes alarak tavanı izliyordu. Bu sefer Sehun’da olduğu yere yığılmıştı.





       Yaklaşık bir dakika sonra X, masadan yavaşça kendini çekerek kalktı, kendisini kasmaktan bacaklarına kramp girmiş, yürüyemiyordu. Kendisini biraz zorlayarak çantasına doğru uzandı ve içinden bir mendil alarak bacaklarındaki sıvıyı silerek çamaşırı ve pantolonunu yukarı çekti.




       Hala nefes nefese bir şekilde, yerde öylece duran Sehun’u izleyerek gömleğinin birkaç düğmesini de ilikledikten sonra Sehun’a doğru kalkması için elini uzattı. Sehun, X’in elini tutarak hızlıca ayağa kalktı ve kalkmasıyla elleriyle X’in yüzünü tutup dudaklarını uzun ve derin bir şekilde öpmeye başladı.




    
         Sehun, X’ten kendisini hiçbir şey söylemeden geri çekti ve üstünü düzelterek, kemerini tekrar bağlamaya başladı. O an X’in gözüne masanın ayağındaki beyaz lekeler takıldı. Çantasından bir mendil daha alarak yere doğru eğildi ve silmeye başladı. O sırada Sehun’un çalan telefonu sessizliği bozdu.




 
 
      -Hmm…

     X, yeri silmeye çalışırken kulağı da Sehun’daydı fakat Sehun, telefonu açmasıyla sadece “hmm” demişti. X, kimle konuştuğunu iyice merak ederek elindeki mendili bırakıp arkasını döndüğünde Sehun’un telefonu kapamış, kendisini izlediğini gördü.







   -Onunla temizleyemezsin.




     
    Sehun, elindeki telefonunu arka cebine koyarak X’in yanına eğildi. X, ona şaşkınca bakıyordu; kimle görüşmüştü?






  -Kimdi arayan?







    Sehun, masanın yanındaki sehpanın üzerindeki çiçek vazosunu eline alarak içindeki suyla X’in elinden çektiği mendili ıslattı. X, şaşkınca ne yaptığına bakıyor aynı zamanda da cevap bekliyordu fakat Sehun, duymazdan gelmiş gibi davranıyordu.







  -Kim aradı?




 
  
   Sehun, ıslattığı mendille kirlenen yerleri silmeye başlamıştı. Yüzündeki ciddiyet yerini koruyordu.

    





  -Şirkete dönmüşler de. Onu haber verdiler.






    X, kafası karışmış bir şekilde Sehun’a bakmaya devam etti. Kimden bahsediyordu ?






-Kimler dönmüş?






   Sehun, X’in uğraşıpta silemediği yerleri güzelce temizlemişti. Bir kere daha bu işlerde ne kadar uzman olduğunu bu şekilde kanıtlamıştı. Hiçbir şey söylemeden ayağa kalktı ve çöpe doğru yürümeye başladı. X’te masaya tutunarak yavaşça kendisini kaldırdı, bacaklarında müthiş bir sızlama vardı.








  -Bizimkiler yemeğe çıkmıştı, dönmek üzerelermiş. Prova için hazırlanmamı söylediler.





  
  
   X, elindeki mendili de çöpe atıp yüzünü tekrar X’e döndükten sonra öyle cevap vermişti. X, Sehun’un nasıl bu kadar rahat olduğunu şimdi anlamıştı.







  -Başından beri… Sana inanmıyorum. Bunu bana söyleyebilirdin.






  X’i elini alnına koyup, yüzündeki rahatlama ifadesini ortaya çıkarırken Sehun ona bakıp gülümsüyordu. X, birinin gelmesinden korkarken onlar dışarıdaydı ve Sehun bu sayede rahat davranıyordu. Peki ya LSM gelseydi?







  -Peki ya O gelseydi? O’nu nasıl göz ardı edebildin?







  X, tekrar gerilmişken Sehun, X’e doğru yaklaşıp onu göğsüne yasladı. Sesinden güldüğü anlaşılıyordu.







 -O’da toplantı için çıktı şirketten. Şirkette bizim çalışma odasına giricek herkes dışarı çıkınca bende yorulduğumu düşündüm ve enerjimi almak için yanına geldim…




   X, Sehun’un omzuna hafifçe vurup kollarıyla onu sardı. Sehun’un kahkahasını duyunca kendisini tutamayıp gülmeye başlamıştı. İki gündür çok farklı deneyimler yaşıyordu. Hepsi de sevdiği adamla olduğu için kendisini çok şanslı hissediyordu. Ayakları yerden kesilcek mutlulukta ve huzurdaydı.








    -Seni sahnede izlemek için sabırsızlanıyorum.










      X, Sehun’un göğsünde olan başını hafifçe kaldırıp Sehun’un yüzüne baktı. Yüzü gülerken bile ciddiydi. Her zaman insanın içini delen o sert bakışlara sahipti.








   -Sen geliyor musun ki?







   Sehun’un yüzünde sevinmiş gibi bir ifade yoktu. Yüzü ciddiyetle X’e bakıyordu.






   -Memnun olmadın galiba?



  Sehun, bir kez daha X’i göğsüne bastırdı ve alnını öptü. Bu sefer X ona sarılmadı.






-Oldum tabi…






 Sehun’un sesi buz gibiydi ve X, Sehun’dan kendisini çekip tekrar yüzüne baktı. Ses tonu ve hareketleri onu tatmin etmemişti.







 -Sadece O’da geliyor ve ben O’nunla aynı ortamda olmanı istemiyorum.






 Sarışının gelmesi X’in hevesini kaçırmıştı. Sehun, onun hamile yalanını öğrenmişti. Neden hala O’nunla olmaya devam ediyordu? LSM’e söyleme korkusundan mı?







 -O’nunla hala birlikte olmanın nedeni gidip her şeyi anlatmasından korkman mı?






     X, Sehun’dan birkaç adım uzağa gitmişti. Sehun’un hayatında kendisinden başka hiçbir kadına yer yoktu, buna müsaade edemiyordu.


-Her şeyin bir zamanı var, hamile olmadığını bildiğimi bile bilmiyor. Sadece her şey için doğru anı bekliyorum. Seninle aramdaki tüm bağı iyice kopardığıma emin olması için zaman veriyorum.







   X, tüm bunlara katlanmak istemiyordu. Artık tamamen Sehun’a aitti. Birbirleriyle olmaları gerekiyordu. Başkalarının yanında bir hayat yaşamak zorunda olmadıklarını düşünüyordu.






 -Kaçıp gidelim. Her şeyi, herkesi geride bırakalım. İkimizin hayatında da sadece birbirimiz olalım.






  Sehun’un yüzü X’in söyledikleri tepkisizliğini korumaya devam ederken başını önüne eğdi. Hiçbir cevap vermiyordu. X’in beklediği bu değildi. Sehun’un sevgisinin de kendi sevgisi gibi her şeyden önce geldiğini düşünmüştü ama şuan büyük bir hayalkırıklığı ile Sehun’un sessizliğini izliyordu.







  -Tamam, unut gitsin. Senin ait olduğun yer bu hayat, şöhret ve sahneler. Özür dilerim !






    X, neredeyse ağlayacak gibi hissederek Sehun’a arkasını dönüp camın önüne geçti. Onu görmeye devam ederse gözyaşlarını akıtmaktan korkuyordu. Sinirleri bir kez daha bozulmuştu. Sehun’un çalan telefonu yine sessizliği bozan şey oldu.




   -Tamam.







  Sehun, yine tek bir kelimeyle telefonu kapamıştı. Artık gitmesi gerekiyordu. X, anlamıştı. Yüzün dönüp ona bakmak istemiyordu.






  -Aşağıya iniyorum, ne olursa olsun seni orada görmekten mutlu olucam. Umarım fikrini değiştirmezsin…




 
   X’in cevap vermesine bile kalmadan kapının sesi duyulmuş, Sehun gitmişti. X, bozulan sinirleriyle yine bir başına kalmıştı. Sehun’a karşı bencilce bir istekte bulunduğunu biliyordu, yeni fark etmişti. Fakat Sehun’u sarışının etrafında görmeye katlanamıyor, kıskançlıktan gözü dönüyordu. Sehun belki de teklifini kabul etse X, bu isteğinin yanlış olduğunu anladığında vazgeçicekti ama yine de Sehun’un cevap verememesine bozulmuştu. Sessiz duruşu, yüzünün ciddiliği, delici bakışları… Her şeyiyle X’i kırmıştı. Sehun’un olumsuz da olsa bir şeyler demesini beklemişti.






    Buğulanan gözlerine, elleriyle hava yaptı ve daha fazla üzerinde durmaya dayanamadığı bacaklarını biraz daha zorlayarak sandalyesine doğru gidip, oturdu. Kıskançlığın onu esir almasını istemiyordu. Bu yüzden Sehun’a kırılmakta istemiyordu. Bugün bu odanın içinde olanları düşünüp, mutlu olmak ve ne olursa olsun kimseyi umursamadan o sahnede Sehun’u izlemeye gitmeyi istiyordu. Bu yüzden de kafasından kötü her şeyi silmeye ve telefonunu çıkarıp Sehun’a mesaj atmaya karar verdi.




 
  
 -Sinirlerim bozulmuştu, böyle bencilce bir şey teklif ettiğim için özür dilerim. Sahnede nasıl parladığını görmek için sabırsızlanıyorum.







    X, mesajını attıktan sonra artık daha huzurlu hissediyordu kendisini. Sehun’un cevap veremeyeceğini bildiği için de mesaj gelmemesini sorun etmiyordu.






  
   Exo’nun sahneye çıkacağı yere X, LSM’in şoförüyle birlikte gelmişti. Mekan ağzına kadar dolu, adeta mahşer yeri gibiydi. Exo, önden buraya geldiği için X, Sehun’u sahneye çıkmadan önce görememişti. Bu yüzden de salondaki diğer insanlar gibi kendisi de heyecanla biran önce gelmelerini bekliyordu.  



     X, Exo’nun menajeriyle yan yana oturmuştu. X’in tam yanındaki koltuk ise boş duruyordu. Sarışın hala ortada görünmediği için X, yanına gelicek kişinin sarışın olmasından korkuyordu. Onun yüzünü görmeye bile katlanamazken, dip dibe oturup aşık oldukları aynı adamı izlemeye hiç tahammül edemezdi.






      Işıkların hafif kararmasıyla, salonda çığlık sesleri yükseldi. Herkes heyecanla beklerken X’in de kalbi hızlı atmaya başlamış, heyecanlanmıştı. Tam da o an yanındaki koltuğa birinin oturduğunu fark etti ve başını çevirdiğinde sarışınla göz göze geldi.






       -Demek sende buradasın.




      Sarışının imalı sesi X’in sinirini bozmuştu.  
  -Sen hamile halinle buradayken benim de bu şirketin hem çalışanı hem de patronunun eşi olarak burada olmam çok tuhaf olmasa gerek.






     X, sarışının hamileliğini özellikle vurgulayıp aynı ses tonuyla imalı bir söyleyişte bulunmuştu. Sarışın ona tam cevap vereceği sırada birden çığlıklar yükseldi ve salon tamamen karanlık hale gelip, sahnenin ışıkları yanmaya başladı. 12’si birden tüm heybeti ve havasıyla tek sıra halinde geliyorlardı. X, hepsine tek tek bakıp, mükemmel olduklarını düşünüyordu. Gözü nihayetinde Sehun’u buldu. Her şeyden önce X’in gözündeki en mükemmel O’ydu.
    





     Let Out The Beast’in müziğinin çalmasıyla X, gözünü tamamen Sehun’a sabitledi. Üzerindeki beyaz tişört ve tek tarafı uzun kollu diğer tarafı kolsuz olan siyah ceketinin içinde ki inanılmaz görüntüsüne baktı; kolunda yapay bir dövme vardı. Sehun’un sırtında gerçek bir dövme olduğunu biliyordu zaten ama kolundaki de ona ayrı bir hava katmıştı.


  

     X, dikkatle Sehun’un her hareketini izliyordu. Dans ederken bile çok ciddi ve sert görünüyordu. O sahnedeyken bile bakışlarıyla X’in kalbini delip geçiyordu. X, onunla gurur duyduğunu hissetti. O’nu izlerken gözleri dolmuştu. Gerçekten de bir yıldız gibi parlıyordu ve sahneye çok yakışıyordu. Bugün ona söylediği şey için tekrar utandı. O’ndan asla bu sahneyi bırakmasını isteyemezdi.




    

    Sehun’un dans ederken dudaklarını yalaması X’in dikkatini çekti. Bir saniye bile gözünü ayırmıyor, kırpmadan dikkatlice izliyordu. Her zaman o sert görüntüsünü sahnedeyken bile bozmuyor, ciddi bakışlarını koruyordu. Bir insana dans ederken bile böyle sert görünmek bu kadar mı yakışırdı yoksa X, daha da mı aşık olduğunu hissediyordu. Salondan yükselen çığlık sesleriyle iyice gaza gelen X, deli gibi bağırmak, Sehun’un adını haykırmak istiyordu.




 
   
     Sehun’un sahneden ayrılmasıyla şarkının geri kalanı X için anlamını yitirmişti. Şarkının bitmesiyle X ayağa kalkıp alkışlamaya, başlamıştı. Menajerin ve sarışının kendisine olan bakışlarını görmezden geliyordu. O an Sehun ve Sehun’la birlikte sahneden ayrılan diğer üyelerin de fanları selamlamak için geri gelmesiyle, X ve Sehun göz göze geldi. Sehun’un yüzündeki şaşkınlığı görmüştü. Bu yüzden gözleri dolmuş bir şekilde gülmeye başladı. Bu adamın yeri burasıydı ve ne olursa olsun vazgeçmesine izin veremezdi…









      Exo’nun performansı bitmiş, gitme vakti gelmişti. Yemek yenileceği restoranta gitmek için arabalara dağılırken herkes. Her zaman ki gibi Exo üyeleri bir arada olucaklardı arabada ve X, menajerle birlikte LSM’in şoförüyle gidicekti. Sarışının yemeğe gelmeyeceğini öğrenmesiyle keyfi daha da yerine gelen X, mekandan dışarı çıkmasıyla havanın soğuğunu iyice hissedip ceketiyle önüne iyice kaparken biraz ileri de telefon kulağında sigarasını içen Sehun’u gördü. Sarışın daha yeni ayrılmıştı buradan ve  O’nunla konuşuyor olamazdı. Yine çok gergin görünüyordu, sigarayı çok sık dudaklarına götürmesinden bile anlayabiliyordu bunu X.



     


     Hiçbir tepki vermeden uzaktan Sehun’u izlemeye devam ederken menajerin yanına gelip; “Hadi arabaya geçelim” demesiyle “Tamam geliyorum” dedi, X ve Sehun’a bakmaya devam etti. Sigarasını bitirmişti ve telefonda konuşmaya devam ediyordu. El hareketlerinden biriyle kavga ediyor gibi gözüküyordu. X, iyice merak etmişti. O sırada Exo’nun aracından Luhan kafasını uzatarak ; “Seni bekliyoruz!” diye Sehun’a seslenince Sehun telefonu kapadı ve X’i fark etmeden araca bindi. Sehun’un arabaya binmesinin ardından X’te arabaya doğru yürümeye başladı. Kendine tekrar ettiği bir şey vardı; “Asla şüphelenme,O’na güven…”








       Restoranda herkes keyifle yemeğini yiyip sohbet ediyordu. LSM ve X en başta oturuyorlardı fakat X çok rahatlıkla Sehun’u görebiliyordu. Birbirlerine arada kaçamak bakışlar atıp, gözleriyle iletişime geçiyorlardı. X, aklından Sehun’un buraya gelmeden önceki halini çoktan atmış, tamamen gündüz çalışma odasındaki ve sahnedeki hallerine odaklanmıştı.



       -Herkese iyi eğlenceler, millet.







  Sungyeol’un sesiyle herkesin kahkahası durmuştu. Üyelerin hiçbiri ondan hoşlanmadığını her fırsatında belli ediyorken masada en çok gerilen kişiyi kendisiymiş gibi hissetti X. Sehun’a baktı; gayet sakince şarabını yudumluyordu.






 

   -Demek sen de geldin…






 Sungyeol’a tek cevap veren LSM olmuştu. Fakat onun sesi bile Sungyeol’a karşı soğuktu. X, bu ikisinin arasındaki olayı çok merak etse de Sungyeol’dan uzak durmak istiyordu.








  -Bensiz parti olmaz.







 Sungyeol, LSM ve X’in tam karşısındaki uca oturup kendisine şarap doldurdu. Masada herkes susmuş O’nu izlerken Sehun, O’na bakmıyordu bile. Sungyeol, şarabından bir yudum alarak Sehun’a çevirdi bakışlarını.



 -Kendini çok akıllı sanıyorsun değil mi?








   En başta X olmak üzere masadaki herkes şaşırmıştı. X, Sungyeol’un ne demek istediğini anlamamış ve korkmuştu. Sehun ise hala sakindi. Başını yavaşça Sungyeol’dan tarafa çevirip O’na gözlerini kısarak ve her zamanki sertliğiyle baktı.






-Bence aptalın tekisin.








     Sungyeol, Sehun kendisine cevap bile vermeden şarabından bir yudum daha alarak tekrar sözlü saldırıya geçmişti. Masadaki herkes gerginken, X korkan kişiydi. Bakışları Sehun ve Sungyeol arasında geziyordu. Herkes, Sehun’un ne tepki vereceğini bekleyerek bakarken Sehun hiçbir şey demeden sakince ayağa kalktı ve o an LSM’de ayağa kalkarak, Sungyeol’a sertçe baktı.







-Sen sarhoşsun, burada saçmalayıp huzurumuzu kaçıramazsın. Kalk ve git derhal !





     Sehun, sadece önüne bakıyordu, elleri cebindeydi. X, kalp atışını durduramıyordu. Neden bu kadar heyecanlandığını bile bilmiyordu. Sungyeol, şarabı başını dikerek ayağa kalktı ve kahkaha attı.




-O’nun için öz oğlunu mu karşına alıyorsun?






 Sungyeol’un sarhoş olduğu belliydi. Kris, Chanyeol ve Kai’de birden ayağa kalkmıştı. Sungyeol’u buradan çıkarmak için heran müdahale edicek gibi hazırda bekliyorlardı.



 


-Huzuru kaçıran kim olursa karşıma alırım!





 LSM’in gür sesi yankılanırken Sungyeol ve X göz göze geldiler. Sungyeol, X’e bakarak bir kahkaha daha attı ve tekrar LSM’e döndü.





 -Düşündüm de başına gelen her şeyi hak ediyorsun aslında. Yanlış insanlara güvenerek sonunu hazırladın sen !






  Sungyeol, bu lafları arasında “yanlış insanlara” derken Sehun ve X’e gitmişti gözleri. X, birden kıpkırmızı olduğunu hissetti. İçinde nedenini bilmediği bir korku vardı, bacakları titriyordu.








  -Bu kadar yeter ! Götürün şunu gözüm görmesin !


  LSM’in emri üzerine Kris, Chanyeol ve Kai Sungyeol’u oturdukları yerden kaldırıp çıkışa doğru yürütmeye başladılar. Sehun ise yavaşça yerine oturdu, ağzını bıçak açmıyor, kimseye bakmıyordu. Sungyeol’un kapıdan çıkarken son defa laf atan sesi duyuldu ;







 -Senden korkmuyorum, Sehun! Ama sen benden kork !







 X, Sungyeol’un sesiyle elindeki su bardağını yere düşürdü. Birden elleri titremiş, kontrolü kaybetmişti.  Sungyeol’un bir şey bilmesinden korkuyordu. LSM, ıslanan üstü için O’na peçete uzatırken O bir kez daha Sehun’a bakmak için başını kaldırdı; sakince şarabını içiyor, kendi kendisine zafer kazanmış gibi gülümsüyordu….

SEHUN BİASLILARA ÖZELDonde viven las historias. Descúbrelo ahora