2.SEZON 10. BÖLÜM

3.6K 142 20
                                    

  Seul’un karanlık yollarında yanında annesi ve LSM ile arabanın içinde eve doğru giden X, hem mutluydu hem de korkuyordu. Annesi arabaya bindiklerinden beri ağzını açıp tek bir kelime etmemiş, üstelik bakışlarını da X’ten sürekli kaçırmıştı. X, camdan dışarıyı izleyen annesinin elini tuttu, annesi hiçbir tepki vermeyerek dışarıyı izlemeye  devam ediyordu. X, canı sıkkın bir şekilde başını diğer tarafa çevirdiğinde LSM’in kendilerini izleyen bakışlarıyla karşılaştı. LSM, X’in annesinin tepkisini anlamış olucak ki  X’e  anlayışlı bir şekilde gözlerini yumarak hafifçe gülümsedi.



   
    -İsterseniz eve gitmeden önce bir yerlerde bir şeyler yiyebiliriz.






   LSM, X’in annesine bakıyordu cevap almak için fakat X’in annesi yüzünü ikisine de döndürmemekte ısrarcıydı.






  -Aç değilim, teşekkürler.






  X, annesinin ağlayacak tondaki sesini duyunca LSM’e döndü ve daha fazla bir şey söylememesi için yalvaran gözlerle baktı. Annesinin öfkesini fazlasıyla hissettiği için susmanın daha iyi olacağını biliyordu, eve varmalarına da az kalmıştı zaten.





 
   Evden içeri girdiklerinde X’in annesi inat etmiş, valizini kendi taşımıştı. Ne X’in konuşmasına izin veriyor, ne de LSM’i dinliyordu. X, bu gecenin biran önce son bulmasını dileyerek annesiyle yarın sabah sakin kafayla konuşmak istiyordu. Bu yüzden de annesi için hazırlanan odaya LSM ile birlikte O’nu götürdüler.




   -Anne bir ihtiyacın olursa…





    X, odadan çıkmadan annesiyle son bir kere daha konuşmaya çalışsa da sözü yarı da kesilmişti.





  -Teşekkürler, uyumam gerek sadece.




   X, annesinin arkası dönük olmasına rağmen yanağından süzülen yaşlarını hissetmişti. Sesi sert değil, kırgındı. Terslemiyordu, her zaman ki gibi kibardı ama soğuktu. X, ona her şeyi nasıl açıklaması gerektiğini bilmiyordu, elinden de şuan için bir şey gelmiyordu bu yüzden de sessizce odadan çıktı. LSM, X ile annesini hiç yalnız bırakmamış, odaya kadar onlarla gelmişti. X, bu durumdan da rahatsız olmuştu. Gerçek bir evlilik varmış gibi ortada gösteriş yapmasından hoşlanmıyordu. 






    X ve LSM koridorun diğer ucundaki odalarına doğru sessizce yürürlerken merdivenlerden çıkan Sungyeol’u gören X, başını hemen önüne eğdi. Sungyeol’u saniyelik görmesine rağmen onun da şaşkınlığını fark etmişti.




  



 






   -Bu saatte nereden?





 


  LSM, Sungyeol’a sakin konuşsa da sesindeki ima hesap sorarcasınaydı.






 -İşlerim vardı.






 X, Sungyeol’un sesini duyunca bile irkildi. Ona bakmaktan utanıyordu. Bu yüzden daha fazla konuşmalarının ortasında kalmak istemedi.





 -Ben odama gidiyorum, iyi geceler.






X, sadece LSM’in yüzüne baktı konuşurken.






-Şirkete gelme yarın. Annenle kal, o buradayken çalışmak zorunda değilsin.






LSM, X’in arkasından seslenince X yerinde durdu ve ona doğru döndü.






-Teşekkürler…





   LSM’in anlayışlı olacağı tutmuştu fakat X gerçektende annesiyle evde kalıp yüzleşmek istiyor muydu? Peki ya Sehun? Onu görmeden nasıl bir günü bile geçirebilirdi? X, tekrar odasına doğru yürürken Sungyeol’un sanki ona duyururcasına bağıran sesini duydu.







-Birkaç gün eve gelmeyeceğim.






  X, bu durumun herkes için daha iyi olucağını düşünerek odasına girdi ve yarın annesiyle yapacağı büyük yüzleşmeye hazırlanmak için kendisini yatağına bıraktı…








  
  X, tüm gece düşünüp durmaktan doğru düzgün uyuyamamıştı. Yatağında bir sağa bir sola dönerek nihayetinde yeni bir güne gözlerini açtı. Her sabah uyandığında telefonunu eline alan X, bu sabah gözlerini açtığında direkt yataktan kalktı. Annesinin uyanmasını bekleyemeyecek kadar sıkıntı kaplamıştı içini bu yüzden odasından çıkarak annesinin odasının önüne geldi. Birkaç saniye heyecanını kontrol ettikten sonra kapıyı çalmadan direkt açtı.





     X, odaya girdiğinde annesini giyinmiş elinde valiziyle gitmek üzere olduğunu gördü. Panikleyerek annesinin önünde durdu ve elinden valizi çekmeye çalıştı fakat annesi bırakmamıştı.





   -Anne… Her şeyi anlatmaya geldim.





   X, neredeyse ağlayacaktı. Annesinin inadını, sinirini iyi biliyordu. Eğer gitmeyi kafaya koyduysa giderdi bu yüzden korkuyordu da..





 -Kaç yaşında bu adam?





 Annesinin sesi titremesine rağmen sertliğini koruyordu da. X, onun yüzüne baktı. Bütün gece o da uyuyamamıştı, gözlerinden anlayabiliyordu.





-Lütfen otur, her şeyi detaylıca konuşalım.





 X, annesi elindeki valizi bırakmadan rahat hissetmeyecekti kendisini.






-Benden büyük galiba.





  X’ in annesinin donuk yüzünden yaşlar süzülmeye başlamıştı. Elindeki valizini sımsıkı tutuyordu. Gözü bir noktaya sabitlenmiş, ordan başka bir yere bakmıyor, sanki X’le gözgöze gelmekten kaçıyor gibiydi.






   -Babanın boşluğunu mu doldurmak istedin onunla…





   X, annesine bir önceki cümlesi için bir şey diyememişken annesi ikinci ağır lafını etmişti. X’in canını yakıyordu bu sözler. Babasız büyümüş olmanın eksikliğini hayatı boyunca hissetmişti, her zaman çevresi tarafından yüzüne vurulmuştu bu; insanlar acımasızdı. Hayatında her olumsuz davranışının karşılığı olarak “Başında baba olmazsa … “ lafını işitmişti. Şimdiyse annesinin bu evliliği babasına bağlanmasına incinmişti. Bir kere daha boynu bükük, ezik kalmıştı.







 -Bir sen kalmıştın beni bu yaradan vurmayan…







  X , artık ağlıyordu. Annesinin elindeki valizi sinirle çekip yere attı. O an valizin kapağı açılmış, kıyafetler yere saçılmıştı. X, ağlayarak eğilip kıyafetleri toplamaya çalışırken annesi de yanına eğilerek ellerinden tuttu. X, başını yerden kaldırıp annesinin yüzüne bakmıyordu, annesi onu tutup göğsüne bastırdı…








    X ve annesi saatlerce konuştular, zaman zaman ağladılar hatta kavga bile ettiler. X, annesine her şeyi açıkca anlatmıştı. Amerika’da başına gelenleri, LSM’in onu kurtarışını. Çoğu yeri atlamış ve hikayeyi biraz değiştirmişti. LSM’le anlaşmalı evlilik yaptığını söyleyip LSM’in kendisine her zaman çok kibar davrandığını aralarında hiçbir saygısızlığın ve zorlamanın geçmediğini söylemişti. Yeni işinde de çok mutlu olduğu için bu evliliği istediğinden ve Kore’yi sevdiğinden bahsetmişti. Annesinin içi her ne kadar rahat etmese de yine de X’e karşı çıkamamıştı.



  
  
   -Peki ya  çocuk?





    X ve annesi yatağa uzanmış, eski günlerdeki gibi birbirlerine sarılarak tavanı izliyorlardı. X, annesinin kimi kastettiğini anlayınca bile içi titremişti.







    -Ne olmuş O'na?







 X, annesinin O’nun hakkında konuşmasını istemiyordu. O’na karşı hislerini anlamasından korkuyordu.








-Seni bana getirdiği gün ikinizinde birbirinize bakışları…







 X’in kalbi hızlıca atmaya başlamıştı. Sehun’u şimdiden özlemişti bile. Annesini daha fazla bu konu hakkında konuşturmak istemediğinden sözünü yarıda kesti.







 -Anne, lütfen bir şey ima etme…





 X, annesine sımsıkı sarılmıştı. Sehun’u şimdiden böyle özlüyorsa hamilelik doğru çıkarsa ne yapıcaktı? O’ndan nasıl ayrı kalmaya dayanıcaktı? O’nu görememek, sesini duyamamak, sert bakışlarında kaybolamamak X için işkence gibiydi.







  -2 gün sonra dönücem. İyi olduğunu gördüm, biraz rahatladım sayılır. Mutluyum diyosan da bu yaşından sonra sana karışamam, mutlusundur. Baştaki tepkim için özür dilerim, bu evlilik gerçekte olabilirdi eğer öyle olsaydı seni çok üzmüş olucaktım. Umarım birgün anne olunca bu endişemi, tepkimi anlarsın… 

SEHUN BİASLILARA ÖZELWo Geschichten leben. Entdecke jetzt