BÖLÜM:21

3.2K 144 17
                                    

    X, LSM’in karşısında tutulmuş bir şekilde duruyordu. Ağzından tek bir kelime bile çıkmıyordu. Sehun’a baktı; aşırı rahat duruyordu, elleri cebindeydi. LSM’in kızgın bakışlarını kendi üzerinde hissedince gözlerini Sehun’dan çekti ve yere bakmaya başladı.


   -Araba arızalandı.



   X, Sehun’un söylediği cümleyi duyunca aniden kafasını kaldırdı. LSM, gözlerini kısmış dikkatlice Sehun’a bakıyordu. Sehun’un da gözleri LSM’deydi, tek fark LSM’in sinirli olduğu belli olurken Sehun’un bu durum karşısındaki rahat duruşuydu.



-Yaa, demek araba arızalandı?


X, LSM’in inanmadığından emindi fakat kendi ağzından tek bir kelime bile çıkmıyordu. Korktuğu için bir şey demeye kalkarsa her şeyi daha da mahvetmekten korktuğundan sadece susuyordu. Asıl şimdi Sehun’a güvenmesi gereken noktadaydı.



-Şüphen mi var patron?



  Sehun’un rahat ve imalı sesi X’i daha da germişti. Resmen LSM’e meydan okurcasına konuşuyordu.Bu kadar rahat yalan söyleyebilmesine takılsa da aklı şuan için bu durumda bunu düşünmesi uygun değildi. Eğer Sehun’un aklına bu yalan gelmeseydi, kendisi hiçbir açıklama yapamayacaktı çünkü.



 -Gidebilirsin.


   LSM, Sehun’a uzunca baktıktan sonra gitmesini söylemişti. Sehun, elleri cebinde arkasına bile dönüp bakmadan giderken X’te gitmek için adımını attı, hala içini rahatlatmayan bir şeyler vardı.


-Sen dur bakalım.



 X, LSM’in sesiyle olduğu yere çakıldı. LSM’in kendisine sorucağı soruları az çok tahmin edebiliyordu bu yüzden korkusu biraz daha artmaya başladı.


-Odama çıkıyoruz.

 
   LSM önden X arkasından asansöre doğru yürüyorlardı. X’in dizlerinde hala bir titreme vardı. Sehun onu öylece LSM’in yanında bırakıp gitmişti fakat bu durumda yapabileceği başka bir şey de yoktu zaten. Asansörün önünde durduklarında LSM’in kendisine baktığını hissediyordu. X, başını yere eğmiş özellikle LSM’e bakmamak için çaba harcarken asansörün kapısının açılmasıyla kendini hemen içeri attı.


 
   LSM, asansörden önce inip odasından içeri girerken X yavaşça onu takip ediyordu. LSM’in odasına girmek, onunla yalnız  kalmak istemiyordu ama şirkette bir şey yapamaz diye düşünerek kendisini rahatlatmaya çalışıyordu bir yandan da.


 -Sana birini yanına al derken Sehun’u kastetmedim!



 X, odadan içeri adımını attığı gibi LSM’in bağırışlarıyla karşı karşıya kaldı. LSM’in sinirli halleri her zaman onu korkutmuştu fakat bu sefer daha başka hissediyordu.



-Be..Ben. Suho’ya gittim. Suho.. Suho, Se.Sehun’u yolladı benimle.


X, elinden olmadan kekeliyordu. Sehun’la arabada sevişmesinin üzerine şirkete geldiği gibi LSM’le karşılaşınca kendisini suçüstü basılmış gibi hissettiğinden belki de bu kadar korku yaşıyordu.


-Bana yalan söyleme!


X, LSM’in çıldırmışcasına odanın içerisinde volta atmaya başlamasından iyice korkmuştu. Kendini bir adım geriye doğru attı. Bu sefer gerçekten yalan söylemiyordu. Suho’nun seçtiği kişi Sehun olmuştu fakat LSM buna ikna olmuyordu. X, LSM’in sözde kıskançlık adı altında olan bu hallerinden her zaman tedirginlik duymuştu. Çünkü ne zaman böyle bir durumla karşılaşsa LSM her zaman delirmiş gibi davranıyordu.


-Yalan söylemiyorum.



X, bu sefer kekelemeden konuşabilmeyi başarmıştı fakat LSM’in sinirden kan çanağına dönmüş gözleri birden kendisine sabitlenince tekrar titremeye başladı, resmen bir bakışıyla X’in ödünü koparıyordu. LSM, hızlıca kendisine doğru yaklaşırken, odadan çıkmak için geriye doğru bir adım atmasıyla, LSM’in kolundan onu yakalaması bir oldu.


-Ne haltlar karıştırdın onunla! Aranızda bir şey mi var! Bana yalan söyleme!

LSM, eliyle X’in çenesini sıkıca tutmuş, canını fazlasıyla acıtıyordu. Sinirden kendisini kaybettiği ortadaydı. X, çığlık atmak istiyordu fakat LSM’in çenesinden sıkıca tuttuğu eli onu engelliyordu. LSM, X’in kolunu bırakarak birden saçlarına asılmaya başladı. Bir eli çenesini sıkarken diğer elide saçlarındaydı.


-Kes ağlamayı ! Cevap ver bana ! Onunla nerdeydin !



   LSM, hızlıca X’i odanın içerisindeki koltuğa doğru ittirdi. X, ayağını o an masanın kenarına çok sertçe vurmuştu fakat canı zaten yandığı için onu hissedemiyordu bile. Kendini tutamayarak ağlama krizine girdi, LSM’in elinden artık sonsuza dek kurtulup, bu çilenin biran önce son bulmasını istiyordu.


 -Araba bozuldu niye anlamıyosun, onunla gelmesini ben istemedim. Yanımda gelmesi için onu Suho seçti !


   X, gözyaşlarının arasından zar zor derdini anlatmaya çalışmıştı fakat ağlaması bir türlü durmuyordu. Eliyle yüzünü kapatıp hıçkırıklara boğuldu. LSM’in eziyetlerine artık daha fazla katlanamıyordu. Sehun’un şuan odaya girip kendisini bu adamın ellerinden kurtarmasını istiyordu. Hem onu hem de kendisini kurtarıp buradan gitmeyi istiyordu.


-Daha fazla durmıcaksın burda ! Eve gidiyorsun!


    LSM, hızlıca X’i kolundan tutup ayağa kaldırdı.X’in gözyaşları acıyan koluyla daha da artmıştı. LSM, X’in kolunu bırakmadan cebinden telefonunu çıkararak şoförü aradı ;


- “Odama gelip X Hanım’ı al ve eve götür.”




  Şoförün gelmesiyle X, LSM’in elinden kurtulduğu için şükrediyordu fakat gözyaşları hala durmuyordu. Kapıya doğru yürürken ayağında bir acı hissetti, üstüne basamıyordu. Masaya çarptığı için olduğunu fark edememişti bile. Kapıya doğru yürüdü, şoför X’in topallayarak yürüdüğünü görünce tutunması için kolunu uzattı. X, utancından adamın yüzüne bakamayarak, uzattığı koluna titreyen elleriyle tutundu.

-Derhal eve götürüyorsun!


 X, LSM’in sesini son kez duyup odadan çıktı. Ağladığı için makyajının aktığını hissediyordu, başını önüne eğmiş, kaldıramıyordu. Asansöre bindiklerinde çantasından güneş gözlüğünü çıkarıp gözüne taktı.  Sehun’a ya da bir başkasına bu şekilde görünmek istemiyordu.


 
 X, şoförün kolunda şirketten dışarı topallayarak yürürken Sehun’u fark etti. Arkası dönük, bir adamla tartışır şekilde konuşuyordu. X’in şuan canı çok yanıyor olsa da gözünü yine de Sehun’dan alamıyor, konuştuğu kişinin kim olduğunu anlamaya çalışıyordu. Sehun ve karşısındaki adam birden tartışmayı bırakıp arabaya doğru yürüdüler. Arabayı kullanıcak olan kişi Sehun’un yanındaki adamdı. Sehun, kendi koltuğuna oturmak için kapısını açtığında X, onunla gözgöze geldi. Sehun’un, kendisini şoförün desteğiyle topallayarak yürürken gördüğü için şaşkın baktığını anlamıştı fakat ikisinin de elinden şuan hiçbir şey gelmiyordu.


 X, arabaya binerken Sehun’un hala kendisine olan şaşkın bakışlarını görebiliyordu. İkiside aynı anda farklı arabalara binerlerken X’in gözünden tekrar yaşlar gelmeye başladı. Gözünde gözlüğü olduğu için Sehun’un fark etmemiş olmasına seviniyordu. Şuan kendi derdini düşünmesi gerekirken aklı yine Sehun’a takılmıştı. Yanındaki adamda kimdi? Nereye gidiyordu?


 X, LSM’in saçlarını çekmesiyle ağrıyan başını arabanın camına dayamıştı. Ayağındaki ve kolundaki sızlama geçmiyordu. Birden kolundaki bilekliği sıkıca tuttu, sanki ondan güç almaya çalışır gibiydi. LSM’in bu akşam eve geldiğinde olucakları düşünmek bile istemiyordu. Aklına aniden çantasındaki ilaç şişesi  geldi. Bu işi artık bitirmek istiyordu, ya kendisi ya da LSM bu gece ikisinden biri için son olucaktı. Camdan dışarıya baktı; el ele tutaşan çiftler vardı yine. Telefonunu çıkardı çantasından. Sehun’a mesaj atmak istiyordu.



  -Seni her şeyden çok sevdim…


  X, mesajı yolladıktan sonra telefonunu tamamen kapadı. Gözyaşları daha da şiddetlenmiş, giden arabanın içinde etrafı buğulu görmeye başlamıştı. İlaç şişesini eline alıp, Sehun’un bilekliğini sıkıca tuttu. Başının ağrısı bir türlü geçmiyor, çenesindeki ağrı bile devam ediyordu. Artık bunların hiçbirini yaşamaya tahammülü kalmamış, gözü iyice kararmıştı. Kendinden emin bir şekilde içinden durmadan aynı şeyleri sayıklamaya başladı ;

“Bu akşam ya seni de sürüklücem peşimde bu cehenneme ya da tek başıma gidicem ama sonunda senden kurtulucam Lee Soo Man…”

SEHUN BİASLILARA ÖZELWhere stories live. Discover now