20

3.8K 294 47
                                    

"Hyung ben çıkıyorum." diye seslendi Jisung.

Lider kulağında duran kulaklıklarını masaya bırakıp kapıdaki küçüğüne yürüdü. "Dikkatli ol."

Bu kelimeler en küçüklerini güldürmüştü. "Hyung sadece markete gidiyorum, evimizin altındaki markete."

"Geçen sefer reyon devirdiği için kaçan da bendim zaten."

Jisung omuzlarını silkti. "Aish! Böyle şeyleri beynimizden siliyoruz sanıyordum."

"Hadi git, kartı aldın mı?"

Telefon kabının arkasındaki bölmeden sarkan kartı işaret etti, "Mükemmel Jisung nasıl unutabilir?"

Chan ellerini iki yana teslim oluyormuşçasına kaldırdı ancak kardeşiyle dalga geçmekten de kendini alamadı, "Sanki birisi beni arayıp 'Hyung kasada kaldım kartı unutmuşum-"

"YAH HYUNG RESMEN BENİ OYALIYORSUN!"

Lider kıkırdayarak asansöre binen genci izliyordu. Küçük beden kapının ardında kaybolunca kendisi de içeri girmişti. Mutfakta atıştıracak bir şeyler ararken meyveli yoğurtları göremeyince markete inen gence mesaj attı. 

Çilekli yoğurt da al.

Sizin yüzünüzden fakir kalacağım

Elindeki şirket kartı 😒

Şirket benimmiş gibi hissediyorum belki ben

Canım şirketim benim

O zaman aldığın fıstıkları bırak, sincap

Yah hyung!

Gelen son mesaja kıkırdadı. Hala çözememişler miydi? Lider hyungları onları, onlardan bile iyi tanırdı. Çalışan uygulamaları temizlerken eli galerisine çarptığında önüne gelen fan artlar boş anını değerlendirmek adına güzel aktiviteydi. Bilgisayarındaki yükleme ekranını aşağı alıp yeni bir sekmede hesabı arattı. Açıklama yüzünde gülümsemeye neden olmuştu, ama Chan'ım ağırlıklı..

Son güncellemesi 7 dakika önceydi. 

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Okuduklarıyla kahkaha atıp yüzünü kapattı

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Okuduklarıyla kahkaha atıp yüzünü kapattı. Çizim çok güzeldi ancak kendisi bu kadar güzel miydi? Bundan hiç emin değildi. İmleç mesaj kutusunun üzerinde dururken kararsızdı. Başına bela alacak olabilir miydi?

"Çizimler çok iyi değil mi?" Duyduğu ses ile yerimden sıçradı büyük olan, Changbin'in geldiğini fark etmemişti, arkasından eğilmiş gülüyordu.

"Evet, baya yetenekli."

Daire kapısının açıldığını duyduklarında Changbin, kapının kapanma sesini beklemeden bağırdı. "BURAYA KOŞ! ÇABUK"

Jisung'un elindeki poşetleri fırlatıp koştuğundan emindi Chan. Aman ne güzel, dillerine düşecekti. "Neler oluyor?" diye sordu ekrana eğilirken. Gördüğü hesapla, "Aa Felix" dedi, bu isim ile lider kafasını çevirmişti.

"Oh, tanıyor musun?" 

Jisung kafasını salladı, "Videocall etkinliğine katılmıştı, sarı ve çilli bir şey." Twitter iconunda belli olmayan yüzü işaret etti.

"Aa!" diye bağırdı Changbin sonra devam etti, "Hatırladım ben onu. Avustralyalı!"

"Nereli olduğunu bilmiyorum ben, bana arkadaşının fotoğrafını göstermişti."

"Benden de yanağımı sıkmamı istedi. Hala ifşalanmadım, güvenilir sanırım." Bu cümle kıkırdamalarına neden olmuştu.

"Yah! Minho haklı sanırım, biz onunla ruh ikiziyiz!"

Sessiz kalan liderlerine hitaben sordu Changbin. "Sen hatırlamadın mı?"

Chan ise soruyu es geçip kendi takıldığı yerleri sordu. "Minho'da kim? Ruh ikizi?"

"Felix arkadaşını gösterdi demiştim ya, işte o Minho. Geçen DM'lere bakarken denk geldim." Şirince sırıtıp devam etti, "Felix benden sadece 1 gün küçükmüş ve ikiz gibi davrandığımızı söyledi."

"Demek konuşmaya devam ettin." dedi Changbin Jisung'a bakarak.

Jisung omuz silkti. "Eğlenceli çocuk."

"Tamaam, sanırım yine benim bilmediğim bir şeyler dönmüş. Ancak dikkat edin, kendinize zarar verecek bir şey yapmayın."

"Sen cidden hatırlamadın mı ya, bunuyor musun hyung?" Bulduğu fırsatı kaçırmayıp takıldı Changbin büyüğüne.

"Çizimlerle bağdaştırarak birini hatırlıyorum, beni Berry ile çizmişti bir fan. O olabilir."

"Büyük ihtimal odur, cıvıl cıvıl bi çocuktu." Hyungunun kararsızlığını gördüğünde elini omzuna bıraktı, "Bir kere de biz senin arkanı toplamak zorunda kalalım, yazsana." Jisung ise Changbin'e katıldığını belirtircesine kafasını sallamıştı, ardından büyüğünü karar vermesi adına yalnız bırakmaya karar verdiler.

"Hadi, gidip poşetleri yerleştirelim." Jisung Changbin'i yanına çekti.

Yalnız kalan lider derin bir nefes aldı, denemekten zarar gelmezdi, ha? Hem kardeşleri de yanında olacaktı aksi bir durumda. Güven vericiydi bu. DM kutusunda parmaklarını hareket ettirdi.

Septum mu? Daha önce hiç düşünmemiştim.


videocall | chanlixWhere stories live. Discover now