61

2.6K 215 93
                                    

Minho gördüğü haberlerden sonra hızla küçük kardeşine yazmış ancak cevap alamayınca evine gelmişti. Kapıyı açan sevgilisine şaşkınca baktı, "Oh sincap?"

Küçüğü gülerek boynuna sarıldı, "Hoş geldin sevgilim."

Minho küçüğünün gülüşü ile rahatladığını hissetti, işler düşündüğü kadar karmaşık değildi demek ki. Ayakkabılarını çıkarıp kapıyı kapattıklarında yürümeye başlayan sevgilisini tuttu, "Nereye?"

"İçeri geçmiyor muyuz?" Küçüğü şaşırmıştı.

Minho gülümseyip sevgilisini kendine çekti, "Önce birazcık seveyim seni." Jisung'un cevap vermesine fırsat bile vermeden küçüğünün dudağını öptü, Jisung boştaki elini sevgilisinin ensesine bıraktı, oradaki saçlarla oynamaya başladı. Küçüğünün alt dudağını dişlerinin arasına sıkıştırıp çekti Minho. Jisung ensesine asılıp inlemişti.

Aynı anda içeri geri gelmeyen kardeşini merak eden Chan bağırdı, "Jisung kim geldi?"

Jisung ıslak bir sesle sevgilisinin dudağından ayrıldı, "Minho gelmiş hyung." Sevgilisinin dudaklarına ıslak ve hızlı bir öpücük bırakıp içeri geçti.

Koltuğa oturduğunda sevgilisinin kolunun altında olan Felix güldü, "Dudakların kızarmış." Jisung omuz silkti, Minho'nun yanına oturması için işaret etti.

Minho sincabının yanına oturup elini omzuna atarken konuştu, "İnsan telefonuna bakar. Merak ettim haberleri görünce."

Chan dudaklarını birbirine bastırdı, "Telefonuna ben el koydum, üzgünüm Minho. Görmemişim aradığını. Bir süre ilgilenmese iyi olur diye düşündüm."

Minho duydukları ile gülümseyip teşekkür etti, kardeşini düşünen bir sevgilisi vardı. Felix için içi çok rahattı. Gözlerini ikilinin üzerinde gezdirirken sordu, "Ne yapmayı planlıyorsunuz peki? Bahse girerim sizi her an takip edeceklerdir, sadece sen değil Chan hyung, artık Felix de gözetim altındadır."

Chan gülümsedi kafasını sallarken, "Biz de tam bunu konuşmak üzereydik."

Pekala, Chan bunun bu kadar uzun gitmeyeceğini elbette farkındaydı. Bir yerde patlayacaklardı. Sevgilisinin omzundaki eli onu rahatlatmak istercesine okşuyordu.

"Şey desek? Benim çizimlerimi görüp benimle tanışmak istediğinizi. Bence garipsenmez hı?"

Jisung kıkırdadı, "Geri kalan diğerleri değil de neden sen?"

"Bence çok mantıklıydı." dedi Minho da kaşlarını çatıp.

Jisung elini sevgilisinin yanağına çıkardı, "Bebeğim, hayranlarımız böyle şeyleri yemez. Bir kere görüşür iki kere görüşür ancak bu sürekli devam edecek." Kaşlarını çatıp karşılarındaki ikiliye döndü, "Edecek değil mi? Boşuna düşünmüyoruz burada."

Felix'in gözleri Chan'a kaydı, Chan ona baktı ve gülümsedi. "Edecek tabii." Dudaklarını çillerin üzerine bastırdı. Felix titrek bir nefes çekip gözlerini kapattı, ta ki dudaklar ondan ayrılana kadar.

"Bence yol basit." dedi Chan, kendinden emin bir şekilde, "Her şeyi açıkça söylemeliyiz."

Felix hızla kafasını kaldırdı, sevgilisine baktı. "Tanrım! Çok fazla nefret alırsınız, şirket ayrıca. Bu kadar basit mi? Ya grubu dağıtırlarsa? Hayır hayır. Olmaz." Hızla kendi kendine konuşmaya başladı küçük olan.

Chan gülümsedi, karşısındaki ikiliye seslendi, "Gözlerinizi kapatın." İkili güldü ancak kapattı, görmek istedikleri bir manzara değildi zaten. Chan, Felix'in konuşan ağzının üzerine dudaklarını kapattı. Felix'in sesi önce boğulmuş, sonra tamamen kesilmişti.

videocall | chanlixWhere stories live. Discover now