23. Güzellik Salonu

En başından başla
                                    

Yeliz, sandalyeyi alıp çardağa doğru ilerledi. Benim, Enzio'yu kurtarmak için aldığım sandalyede, şimdi annesi oturuyordu. Geçip karşısına oturduğumda gözlerimi ağaçtan alamıyordum.

"Çok akıllı bir çocuktu. Herkes tarafından sevilirdi, derslerinde başarılıydı. Bir çok arkadaşı vardı. Aynı zamanda hareketli bir çocuktu, haylazdı. Yapmadığı şey, girmediği delik olmazdı. Ben çok zor zamanlar geçirdim. Kendime ve Luca'ya o kadar adapte olmuştum ki, evlatlarımın bana olan özlemini fark edememiştim. Yaramazlıklarının tek nedeni benim ve Luca'nın ilgisini üzerlerine çekmekti. Bir kere bile olsa bizi sevin demekti. Ama biz anlamadık. Gençtim, cahildim. Ağabeyim tarafından  Luca'ya satıldım. Satıldım da ne oldu biliyor musun? Başka kadınlarla birlikte aynı evde yaşayıp Luca'nın cariyesi gibi yaşadım. Birer sene arayla dört oğul verdim. Ama ne oldu biliyor musun? Benimle Marcio doğduktan sonra evlendi. Benimle evlenmesi için çok can yaktım. Benimle birlikte yaşayan kadınları, bana engel olanları ortadan kaldırdım. Ben istedim ki, benim gelinim bunları yaşamasın. Oğlum, babası gibi olmasın. Tüm bunları oğlumun iyiliği için yaptım. Onlar bizim gibi değil Müge, onlar evlenmeden birlikte yaşamaya alışkın. Sen bunu istemezdin, ailen bunu istemezdi. Şimdi bana kızıyorsun biliyorum ama ileride beni anlayacaksın. "

Böyle bir açıklama beklemiyordum. Helin'in getirdiği kahvelerimizi alıp yudumlamaya başladık. Ben olanları, bana anlattıklarını düşünürken, o ağaca bakıyordu.

" Oğullarımdan biri bu ağaca her asıldığında ertesi gün gelip buraya otururum. Burada ne kadar acı çektiğini tahmin etmeye çalışırım. Ben bir anneyim, evladımın acısını yüreğimde hissederim. Luca, tekrar oğluma eziyet etmesin diye tüm dikkatini üstüme çekerim. Bir bahaneyle bana ceza vermesi için uğraşırım. Sen Luca'yı tanımazsın, içindeki nefret ateşi hiç sönmez. Sinirlendi mi gözü kimseyi görmez. Onu yormak için elimden geleni yapar, uyuyup kalınca da oğlumu kurtarırım. Dün gece aklından geçenleri biliyorum. Ben de senin yerinde olsam ben de aynı şeyleri düşünürdüm haklısın. "

Dedikleri doğruydu. Yalan atıyor gibi bir hali yoktu. İnsan, evladının üstünden yalan atmamalıydı zaten. Anlattıklarına inanmıştım. Ancak bu ona karşı tüm bariyerlerimi indirdiğim anlamına gelmezdi. Akıllı kadındı. Beni duygu sömürüsü yaparak yumşatmaya çalışıyordu. Enzio'nun çocukluğundan  girip evliliğinden bahsetmişti. Kesin düğün hakkında konuşacaktı.

"Yaşadıklarınıza üzüldüm. Umarım böyle cezaları bir daha görmeyiz. Çünkü şiddetin her türlüsüne karşıyım."

Elimi tutup üstüne bir iki kere hafifçe vurdu. Haklısın der gibiydi.
"Güzel kızım, üzme sen tatlı canını. Hadi hem kahvemizi içelim hem de düğün hakkında konuşalım."

Doğru tahmin etmiştim. Kesin düğünü de planlamıştı. Kendisi düğün yapamamış, benim düğünümü zevklerine göre yapma düşüncesinde olmalıydı.

"Tabi, ben de hep kır düğünü hayal etmişimdir Yeliz hanım. Kınayı da teknede olsun isterdim. Denize açılalım güzel bir mehtap turu eşliğinde kına gecesi düzenleyelim. Ne dersiniz?"

Yüzü düştü. Tam da tahmin ettiğim gibi. Kendi fikirleri vardı.
"Kızım, ben derim ki kınayı burada bahçede yapalım. Düğünü de ailenin kalacağı otelde yaparız. Hem ben davetiyeleri dağıttım bile. "

Oldu canım. Başka? Hayatta olmaz.

"Bu fikrinizi diğer oğullarınıza saklayın. Ben nasıl istiyorsam öyle olacak, yeni davetiye gönderebilirsiniz. Şimdi müsaadenizle gitmem gereken bir güzellik salonu var. Malum iki gün sonra düğün var, güzel olmalıyım."

Bir şey demesine fırsat vermeden eve yürümeye başladım. Ayda'nın da karşımdan geldiğini görünce sevinmiştim.

" Kanki, eniştem sana telefon göndermiş. Bak aynısından bana da almış. "

TUTSAK +18 (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin