76. Çakal

34.2K 1.8K 1.6K
                                    

Bu bölümü fanatik9090 ve Sndngdr ithaf ediyorum

Keyifli okumalar

Gözlerimi açtığımda güneş, karanlığın içinden göz kırpıyordu. Sanki günlerce uyumuş gibiydim. Dudaklarım kurumuş, susuzluktan çatlamıştı. Midem bulandığında, arabanın tutmasından değil açlıktan olduğunu anladım. Kaç saattir uyuyordum anlamış değilim. Yer yön zaman kavramını yitirmiş gibiydim. Gözlerimi kapatalı beş on dakika geçmemiş miydi?

Yerimde karnımın izin verdiği kadar doğrulmaya çalıştığımda dudaklarımdan istemsizce inleme çıktı. Belim tutulmuştu. Başımı çevirip etrafa baktığımda otobüsün iç lambalarının kısıldığını ve herkesin uyuduğunu gördüm. Saat daha çok erkendi akşam bile olmamışken herkesin uyuyor olması içime şüphe düşürdü. Yerimde zorlukta ayağa kalkıp hareketsiz kalmış bacaklarımı açmak için koridorda yürümek istedim. Yan koltuğumda uyuyan kadına baktığımda önünde açık kalmış koltuk sehpasının üzerinde bana göz kırpan tavuklu salata ve sandviç ağzımı sulandırdı. Sabah Enzio'yla birlikte yaptığım kahvaltıdan beri hiç bir şey yememiştim. Bu sıcak havada aç ve susuz kalmam doğru değildi. Otobüs de mola vermediğinden inip bir şey yiyememiştim.

Midem açlıkla guruldadığında burun deliklerimin genişleyip bu güzel yemek kokusunu almak için çırpındığını hissediyordum. Ben hamileydim, bir lokma ısırık alsam bir şey der miydi?

Ne saçmalıyorum ben? Kendine gel Müge! O senin yemeğin değil.

Ama bebeğim aç, karnım aç. Bebeğim için yesem?

Hayır. Biraz daha sabredebilirdim, değil mi?

Gözümün önüne komşu teyze geldiğinde hamile bir kadına söylediği sözler zihnimin içinde yankılandı: 'canın çektiyse ye kızım çocuğunun bir yeri şişer veya eksik olur.'
Yemezsem gerçekten de çocuğumun bir yeri eksik olur mu? Ya çocuğuma bu yüzden bir şey olursa?

Ne saçmalıyorum ben? Başımı iki yana sallayıp içimdeki tartışmayı sona erdirdim. Bebeğime hiç bir şey olmayacaktı. İyiydim. Molada bir şeyler alıp yiyebilirdim. En iyisi biraz yürümek ve kendime gelmekti. Kadının bacaklarının ve açık kalmış sehpanın izin verdiği kadar küçücük alandan geçmeye çalıştığımda kadın hareketliliği hissetmiş olacak ki hemen uyandı.

"Lavaboya mı gideceksin? Yardımcı olmamı ister misin? Yaklaşık 10 saattir uyuyorsun bir ihtiyacın var mı?"

10 saat mi? O kadar uyumuş muydum? Ben beş on dakika geçti sanıyordum. Dışarıya tekrar baktığımda güneşin aslında battığını değil doğuyor olduğunu artan ışıklarından fark ettim. Yeni bir gün başlamıştı ve ben bir gündür aç susuz bırakmıştım bebeğimi. İçimde vicdan azabıyla daha fazla kendimi tutamadım.

"Bu yiyecekleri bana satar mısınız?"
Kadın anlamsızca yüzüme baktığında sözlerime devam ettim.
"Çok acıktım ve susadım. Molada uyuduğum için bir şey alamadım. Ücreti neyse daha fazlasını veririm."
Arabadan aldığım paradan bir miktarını çıkartıp uzattım. Yiyeceklerin ederinden üç kat fazla para vardı. Elini uzatıp parayı aldı ve yiyecekleri bana uzattı.

"Afiyet olsun."
Parayı cüzdanına koyduğunda yiyecekleri benim koltuğumun önündeki sehpaya koydu.

Kendi ülkemde olsaydım hamile olduğum için insanlar benimle yemeklerini bölüşmekten çekinmez veya ederi kadar ücreti alırlardı. 'O parayı cebine koy molada bebeğinin canı ne çektiyse onu alırsın' diyecek insanların bile var olduğuna inancım tamdı. Memleketim ve ailem gözümün önüne geldiğinde göz yaşlarımı tutamadım. Düştüğüm durum içi yakarken dudaklarımdan geçen ılık su, yıllardır susuz kalmış gibi kurumuş dudaklarımı yumşatmış, boğazımı nemlendirmişti. Bir şişe suyu bitirdiğimde çenemden akıp giden damlaları dilimle yakaladım. Susuzluğu, çaresizliği, muhtaç olmayı ve en kötüsü yalnızlığı iliklerime kadar hissederken bebeğim için güç toplamalıydım. Güçlü olmalıydım.

TUTSAK +18 (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now