41. Çiçekler

75.5K 3.5K 3.9K
                                    

Bu bölümü Samielik754 ve irmsu_aydn a ithaf ediyorum.

*Bu işaretin olduğu yerin açıklamasını en sonda yapacağım

Keyifli okumalar...

Gözlerim açılmamaya yeminli gibiydi. Enzio son görüşmemizden sonra evden çıkıp gitmiş ve geri gelmemişti. Geceleri çalıştığını biliyordum. Vegas'ta hayat, gece başlardı. Ben hala alışamamıştım. Onu belli bir saate kadar bekliyor sonra uyuyakalıyordum. Uyandığımdaysa ya o da yanımda uyuyor oluyor ya da terastaki masada kahvaltısını yapıp gitmiş oluyordu.

Yataktan doğruluğumda gece eve gelmediğini anladım. Yatağın sol tarafı bozulmamıştı. O gelmediğinde içim daralıyordu, alışmıştım varlığına yanımda uyumasına.

Banyodaki işlerimi halledip giyinme odasına girdim. Pembe rengini belli bir yaştan sonra hiç sevmedim. Bana taciz eden kişiyi hatırlatırdı. Onunla oyun oynadığımı sandığımda üzerimde pembe bir elbise vardı.  İnsan kötü bir şey yaşadı mı, o günü net bir şekilde hatırlar. Ne olduğu, nasıl olduğu, saniye saniye zihninin kıvrımlarında saklanır. Ayağının kaydığı ilk anda da ortaya çıkıp seni anıların denizinde boğuverir.

Ne zaman ki büyüyüp yaptığımız şeyin bir oyun olmadığını idrak ettiğimde, o günlere dair anılarımda ne kaldıysa hepsinden nefret eder oldum. O gün giydiğim pembe elbiselerden, tacize uğradığım yerdeki saksıya dikilmiş Müge çiçeklerinden, yere serilmiş kırmızı renkli halılardan, bembeyaz duvarlardan, oyun diye kandırılan bez bebeklerden...

Bu güne kadar pembe elbise giymedim, Enzio bana verene kadar Müge çiçeklerini koklamadım, yatak odama halı serdirmedim, beyaza yakın tozpembe olan duvarları gri yaptım.

Şimdi elim pembe bir elbisenin üstündeydi. Askıdan alıp giydim. Artık bazı takıntılarımdan kurtulmak için bana o zamanı hatırlatan herşeyi inadına kullanır olmuştum.

Belimi sımsıkı saran elbisenin v şeklinde inen göbeğime kadar açık dekoltesi vardı. Sırt kısmı da v şeklinde bel çukuruma kadar açıktı. Dizimin bir karış üstünde biten eteği, altına giydiğim yüksek topuklu ayakkabılarla birlikte bacaklarımı daha güzel gösteriyordu. Bu elbiseyi Marcio'yla İtalya'da alışveriş yaparken almıştım. O sırada çok dikkat etmemiştim ama zevkli adamdı.

Saçlarımı tepeden at kuyruğu yapıp topladım. Makyaj yapmayı sevmesem de rimel ve göz kalemi sürmem yeterli gelmişti. Enzio parfüm ve deodorant kullanmaya bayılırdı. Benim için aldıklarından bir tanesini alıp boynuma sıktım. Vanilya, portakal çiçeği ve hafif karamel kokusu hoşuma gitmişti. Ne abartı ve hafif...

Terasta kahvaltı yapmaya başladığımda aklımda bir hafta önce Enzio'yla aramızda olanlar vardı. Havuzda iğne kullandığımı söylediğimden beri hiç bir şey söylememişti. Ne iğneyi bırak demişti ne de kullan demişti. Aradan geçen bir haftada sanki hiç bir şey olmamış gibi davranıyordu.

Onun sakin halleri beni mutlu etse de içten içe korkuyordum. Bir anda patlayacakmış gibi hissediyordum.

Kahvaltım bittiğinde Kylie hakkında bilgi almak için Mary'nin yanına gitmeye karar verdim. Brando'yla gittikleri tatilden dönmüş olmalılardı. Belki müsait olduğunda bir ara dışarıya çıkıp kız kıza takılırdık.

Asansörle aşağı indiğimde kapı çaldı. Bahçe kapısında korumalar olduğu için dışarıdan birisinin gelmesi imkansızdı. Korumaların gelen kişileri geri çevireceğinden emindim. Ya da içeri almadan önce sıkı bir denetimden geçireceğinden.

Mary, kapıyı açtığında elinde çiçek olan bir kurye çıktı. Adam çiçeği bırakıp gittiğinde Mary'de çiçeği bana vermişti.

"Benim mi?"

TUTSAK +18 (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin