7. Kaçış 2

121K 3.4K 730
                                    

Keyifli okumalar...

Hani bazı anlar vardır sanki ruhunuz bedeninizi terk eder de kendinizi başka bir bakış açısıyla görürsünüz ya, işte o anlardan birindeydim.

O gün yaptıklarım, yaşadıklarım, ömrüm boyunca aklımdan çıkmayacaktı.

Yanımdaki sandalyeyi salladığımda çıkan tıkırtıyı duyan adam, hızla başını kulübeye çevirdi. Saklandığım yerde kıpırtısız dururken, kulübenin içine giren adım sesleriyle kalbim hızla atmaya başladı.

Yakalanma riski, kaçamama korkusu iliklerime kadar işlemişken ya hep ya hiçti. Küçücük odanın ortasına kadar gelen adam, kapının arkasında duran varlığımdan haberdar değildi.

Sandalyeye uzanmak için eğildiğinde elimdeki saç kurutma makinesinin kablosunu boğazına geçirdim. Hızla sıkmaya başladığımda bana tekme atıp yere düşürmesi bir olmuştu.

Eğitimliydi. Benim gibi zayıf ve güçsüz değildi.

O boynundan kabloyu atana kadar ben tekrar ayağa kalkmıştım. Bu sefer üstüne atladım. Dövüşmeyi bilmiyor olabilirdim ama en azından kaçacak kadar zarar vermeye çalışabilirdim.

Aniden üstüne atlamamı beklemeyen adam sarsılmıştı. Yanımda ikinci bir gölge hissettiğimde, eline yere düşen kabloyu almış adamın kafasına geçirmeye çalışan Ayda'yı gördüm.

İki kız, tekme atıyor, cırmalıyor, ısırıyorduk. Bizimki adil bir dövüş değildi, onlarda da adalet hiç olmamıştı.

Elimdeki çoraplardan birini adamın zorla ağzına tıktım. Şimdi bağıramıyor, ses çıkaramıyordu. İki kızı zapt etmenin yorgunluğunu yaşıyordu. Birimizi yere fırlatıyor, o yerden kalkıp gelene kadar diğerimiz adama vurmaya devam ediyordu.

En sonunda elime geçen metali kavradım. En başta yapmam gereken hareket, korku anında aklımın ucundan bile geçmemişti. Silahı adama doğrulttuğumda güldü. Vuramayacağımdan çok emindi.
Ağzındaki top haline getirdiğim çorabı çıkarıp yere fırlattı.

"Senin karşında sıradan iki kız yok. Senin karşında özgürlüğü elinden alınmış, tacize uğramış, aşağılanmış iki kız var. Özgürlüğü için herşeyi ama herşeyi yapabilecek iki kız. Buna katil olmak da dahil."

Dediklerimden sonra ciddileşti. Kaşının biri kanamasına rağmen çatılmıştı. Benim ne kadar haklı olduğumu geç de olsa bedenindeki tırnak izleri ve diş izlerinin açtığı yaralardan akan kanlarla anlamıştı.

" Bırak o silahı. Artık çok geç. Çakal gelmek üzereymiş, kaçamazsınız."

"Yanılıyorsun. Şimdi bana dışarıdaki aracın anahtarını ver."
Vermeyecekti. Biliyordum. Bende ondan istememiştim sadece yerini göstermesini istemiştim. İstediğim de olmuştu. Bir anlık bakışları arkamda bir yere değip geçmişti.

"Ayda, arkamda bir yerde arabanın anahtarları var, onları al."

Masadaki çekmeceleri karıştıran kızın anahtarı bulması zor olmamıştı.
"Buldum."

Yerinden yavaş yavaş adımlarla bize doğru gelen adamın tam kalbine nişan aldım. Dövüşmeyi bilmiyor olabilirdim ancak babamın ve dedelerimin tüfeğiyle kuş ve tavşan avlamışlığım çoktu.

Silahı korkusuzca tutuşum bu konuda ne kadar tecrübeli olduğumu gösteriyordu. Tek fark karşımdaki bir hayvan değil insandı. İçimde konuşan vicdan ve insanlık, katil olmamam için bas bas bağırıyordu.

"Yüz üstü yere yat."

Dediklerimi ikiletmedi. Buna cesareti olmadığı belliydi. Yere yattığında kabloyla ellerini arkadan bağladık. Ağzına tekrar çorap tıktığımızda konuşacak hali yoktu. Bu bize bir süre kaçmamız için yeterdi.

TUTSAK +18 (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin