13.Bölüm

911 57 6
                                    

''Aurnia, Finn'e şaraptan verdin mi?'' Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Finn'in şarap alabilecek elleri vardı ve açık büfe kurmuştum. Neden ben veriyordum? Elbette düşüncelerimin hepsini her zaman ki gibi yutarken ''Veriyorum,'' diye mırıldandım.

Kırmızı şarabı plastik kadehe doldurup, insan yığınını geçerek annemin arkadaşı Finn'i buldum. ''Şarabın,'' Elimden şarabı alırken bana teşekkür bile etmedi, yumruklarımı sıktım. Nefret ediyordum ya, hepsi o kadar kabaydı ki.

Gözüm, ileri de arkadaşlarıyla gülüşen Riley'e takıldı. Keyfi her zamanki gibi yerindeydi, tiki arkadaşlarından pek farklı görünmüyordu. Sadece, güzeldi işte. Asla sahip olamayacağım, üzerine insanları çeken bir güzelliği vardı. Her zaman nerede ne giyeceğini, nasıl makyaj yapacağını çok iyi bilirdi ve zaten... Her şey ona çok yakışırdı.

Duman altında zar zor seçtiğim ve hatırladığım kadarıyla Claire Teyze'yi gördüm. İlk başta annem bahsettiğinde anımsayamamış olsam da, gördüğüm zaman hemen tanımıştım. Köşede bir kadınla konuşurken sigara içiyordu. Sanırım... Ona bir teşekkür borcum vardı.

Önümde ki insanları tek tek aşarak Claire Teyze'ye ulaştım. Koluna nazikçe dokunduğumda, bakışlarını konuştuğu kadından çekti ve bana çevirdi. Ona kocaman gülümsedim. ''Merhaba Claire Teyze, ben Nicole. Hatırladın mı?'' Birkaç saniye yüzüme boş boş baktıktan sonra, kibarca gülümsedi. ''Hatırlayamadım hayatım, nerden tanışıyoruz?''

Ah, tamam... Yanaklarımın kızardığını hissederken ''Benim iş bulmam için Lucas'la konuşmuştun,'' diye açıkladım. Yüzüne büyük bir şaşkınlık oturdu. ''Lucas'la mı konuştum? Hiç hatırlamıyorum.'' Vay be, bunu hatırlamayacak kadar çok kişiye yardım ediyordu demek. Umarım bir gün ben de bu hale gelirdim.

''Annen kimdi senin canım?'' İstemsizce kaşlarım çatıldı, yanımızdaki kadına göz attığımda çoktan başkasıyla konuştuğunu fark ederek rahatladım ve tekrar Claire Teyze'ye döndüm. ''Annemi tanımıyor musun? Bianca?'' Kafasını saf bir ifadeyle olumsuz anlamda iki yana salladı.

Bir şeyler kesinlikle ters gidiyordu, yine de durumu kavramaya çalıştım ve yüzüme güven verici bir gülümseme yerleştirerek elini sıktım. ''Şu an annemin doğum günü partisindesin Claire Teyze, biliyorsun değil mi?'' Claire Teyze başını olumsuz anlamda sallarken ''Bir doğum günü partisinde miyim?'' diye sordu. Tüylerimin diken diken olduğunu hissettim. Gerçekten de kafası karışıktı, iyi değildi.

Yutkundum ve ''Buraya kiminle geldin?'' diye sordum. Gözlerini kaçırdı. ''Tek geldim.''

Ne yapmalıydım, ne yapmalıydım... Aklıma gelen fikirle gözlerim parladı. ''Lucas'ı senin için aramamı ister misin? Belki o da seninle partiye katılmak ister.'' Söylediğim fikir Claire Teyze'yi oldukça memnun etti. ''Lütfen canım,''

Yanından biraz uzaklaşırken, telefonumu çıkardım ve birkaç saniye duraksadıktan sonra Lucas'ı aradım. Kalbim heyecanla çarpıyordu. ''Nicole?'' O pürüzlü sesini ilk duyduğumda birkaç saniye donakalsam da, mevzunun önemini hatırlayıp kendime geldim. ''Lucas, rahatsız ettiğim için üzgünüm ama şey... Claire Teyze'nin şu an nerede olduğunu biliyor musun?''

Hattın ucunda birkaç saniye sessizlik oldu. ''Neden?'' Artık sesi telefonu açtığı sesinden çok daha farklıydı. Oldukça mesafeli geliyordu. ''Şu an annemin evinde ki doğum günü partisinde ve kafası...'' Birkaç saniye duraksadım. ''Kafası biraz karışık gibi.''

''Ne?'' Sesi mesafeliden endişeliye çevrilmişti. ''Yanında kim var?''

''Bir kadınla konuşuyordu,'' Claire Teyze'yi kontrol ettim, artık yalnızdı. Çalan müziğe ayak uydurarak dans ediyordu. ''Ama şu an yalnız, dans ediyor.'' Lucas derin bir nefes alıp birkaç saniye sessiz kaldı. ''Bana evin adresini atabilir misin Nicole?''

Nic ve LucWhere stories live. Discover now