32.Bölüm

807 55 24
                                    

Multi alıntı.

''Nicole, şu kadehi uzatır mısın canım?'' Ayaklarını uzatarak oturduğu koltuktan bana boş gözlerle bakan Brad'in kafasına şişeyi geçirmemek için kendimi zor tutsam da kadehini elime aldım ve ona uzattım. Alkolik herif, Riley'nin erkek arkadaşıyla buluşma yemeğinde bile ayık kalamıyordu.

''Nicole, şu hindiyi soslamama yardım et.'' Annem mutfaktan bana seslendiğinde, derin bir nefes aldım ve kendime sabırlı olmam gerektiğini hatırlattım. Katlanacaktım ve bu gece çabucak bitecekti. Riley'nin mutluluğunu izleyecek ve yüksek sesli kahkahaları karşısında kulağımı tıkamamak için kendime hakim olacaktım. Çok basitti.

Mutfağa girerken, annemin sosa bulanmış önlüğüne umutsuz bir bakış attım. Böyle işlerde hiçbir zaman iyi olmamıştı. ''Her yerim battı,'' dedi sinirle ve içinde kocaman bir hindi olan tepsiyi bana doğru itti. ''Yandaki sosa bula şunu, sonra da patatesleri ayarlarız.'' Eh, annemin rica etmeyi bildiğini söyleyemezdim tabii.

Hindiyi önüme çekerken, kenarda ki fırçayı elime alıp sosu dikkatlice sürmeye başladım. Benim de bu işlerde harika olduğum söylenemezdi, o yüzden özenli davranmak istemiştim. ''Nicole,'' dedi annem sabırsız bir sesle. ''O çirkin tablolarını boyamıyorsun, alt tarafı bir hindi. Sür gitsin.'' Söylediği şey, bana doğum gününde ki tavrını ve hemen ardından da bir hafta önce Lucas'ın söylediklerini hatırlattı. 

Elimde ki fırçayı sertçe bıraktım. ''Beğenmiyorsan kendin yap.'' Annemin yüzüne oturan şaşkınlık kesinlikle tatmin ediciydi. Beni daha fazla aşağılamasını, bana bir hizmetçiymişim gibi davranmasını çekemeyecek kadar yorgundum.

''Sen bir şey mi içtin?'' dedi şüpheli gözlerle. ''Ablanın erkek arkadaşıyla tanışmak için ayık kalamaz mıydın?'' Ah, gerçekten bana bunu o mu söylüyordu? Ona karşı koymam demek, kafamın güzel olması demek miydi?

Hayretle güldüm ve ''Sanırım Brad'le beni karıştırdın,'' dedim küçümser bir sesle. ''Onun kadar meteliksiz olmadığımdan emin olabilirsin.'' Annem söylediğime tam cevap verecekti ki, içeriden gelen cam kırılma sesi lafı ağzına tıkadı. İşte, kocası yine bütün yeteneklerini sergiliyordu.

Annem hızla içeri girdiğinde, sabırlı olmak için derin bir nefes içime çektim ve fırçayı tekrar elime aldım. Birinin bu hindiyi soslaması gerekiyordu yoksa akşam aç kalacaktık. Nicole'le sevgili olmak yetmiyormuş gibi bir de açlıkla terbiye edilmek gerçekten zavallı adama fazla gelirdi. Ona yardımcı olmalıydım.

Hindiyi sosladıktan sonra, patatesleri hazırlamaya koyuldum. İçeriden annem ve Brad'in bağırma sesleri geliyordu. Yakındı, annem bu kocasının da en kısa sürede kıçına tekmeyi basardı. Kavga gürültüye gelemeyen bir kadın olmasına rağmen genelde tam bir sinir hastası gibi davrandığını söyleyebilirdim.

Tekrar yanıma geldiğinde, mutfakta ki çoğu işi yaptığımı fark edince rahat bir nefes aldı ve ''Güzel,'' dedi. ''Sonunda bir işe yaradın.'' Sakin ol Nicole, sakin.

Önümde ki baharat kavanozlarını toplamaya başlarken ''Riley'nin sevgili kimmiş?'' dedim meraklı görünmemeye dikkat ederek.

''Bilmiyorum,'' diye homurdandı annem. ''Söylemiyor, her zaman sürprizleri sever.'' İçime nedense bir sıkıntı oturdu. Hani sebebini bilmez, yalnızca hissederdiniz ya. Aynı öyleydi işte ve boğucuydu.

''Başka bir şey yoksa gidiyorum,'' Annem hızlıca başını salladı ve salatayı yapmaya koyuldu. Memnuniyetle mutfaktan ayrıldım.

''Nicole'cüğüm, şu televizyonu açabilir misin acaba?'' Brad'in yeni isteği karşısında dayanamayarak kumandayı aldım ve suratına fırlattım. Acıyla inledi. ''Sanırım tuşlara basmasını biliyorsundur Brad?''

Nic ve LucWhere stories live. Discover now