8.Bölüm

905 57 7
                                    

''Sende hiç beyin yok mu Nicole ?'' Bella başımda dikilmiş , yere düşürdüğüm şarap kadehinin parçalanmış yeni haline bakıyordu . Dudağımı ısırdım ve ne diyeceğimi bilemeden Bella 'ya döndüm . ''Bir faraş getir de topla şunu .'' Tamam , mantıklı . Koşarak faraşı aldım ve insanlara verdiğim rahatsızlık için özür dileyerek yerde ki cam kırıklarını süpürmeye başladım . Neyse ki bardak büyük parçalara ayrılmıştı , toplaması kolay oldu .

Beceriksizliğimi telafi ettikten sonra , hızlıca beni çağıran masalara koşturdum . Bu hafta ilk katta , restorandaydım . Burada çalışmak doğrusunu söylemek gerekirse çok daha kolaydı , sakindi ve düzenliydi . Tek sorun , Bella 'ya yakın olmaktı . Bir atmaca gibi hareketlerinizi takip ediyor ve yapacağınız en ufak hatayı bekliyordu. Ağzınıza sıçmak için .

Bütün siparişleri getirip götürürken , düzenli olarak mutfağa inmem gerekti ve bu sayede yeni bir arkadaş kazandım . İsmi Felix'ti , soslardan sorumlu aşçıydı ve hem işini yaparken hem de bana yardımcı olma nezaketini göstermişti . ''Makarna hazır Nicole !'' Gülümseyerek makarnayı aldım ve mutfağın çıkışına yürüyordum ki onu gördüm . Kapıya sırtını yaslamış , güçlü kollarını göğsünde birleştirmiş mutfağı izliyordu . Beyaz gömleği buruş buruştu , her zaman ki gibi üsten birkaç düğmesini açık bırakmıştı . Kumral saçları darmadağınıktı ve gözlerinin altı çökmüştü . Akşamdan kalma , yorgun görünüyordu ama hala değişik bir şekilde harikaydı. İnsana nabzını şaşırtacak derecede hem de .

Kendime gelmek istermiş gibi başımı salladım ve ona doğru ilerledim . Kapıdan geçmem için yolumdan çekilmesi lazımdı . ''Selam Lucas , acaba ...'' Yolumda durduğunu anladığında dalgın bir ifadeyle başını sallayarak kenara kaydı . Ne gülümsemiş , ne de konuşmuştu . Keyfinin olmadığı apaçıktı.

Alfredo soslu nefis kokan makarnayı götürürken , benim de suratım asıldı . Neden onun bu hali beni etkiliyordu ki ? Ne zaman patronum olduğunu kabul edecek ve kişisel düşünmeyi bırakacaktım ?

Ben makarnayı bıraktıktan ve yeni bir sipariş aldıktan sonra ''Nic ,'' dedi Helene düşünceli bir şekilde yanıma gelirken , ''Sence de bugün Lucas'ta bir gariplik yok mu ?'' Yüz ifademi korumaya çalıştım . ''Fark etmedim , sana neden öyle geldi ?'' Omuz silkti . ''Mutfakta öylece dikilip bizi izliyor ve sanki kafası yerinde değil gibi . Onu böyle görmemiştim .''

''Belki de teftiş ediyordur ,'' Söylediğime ben bile inanmadım , Lucas 'ın kafasında başka bir şeyler vardı .

Tekrar mutfağa döndüğümde , onun köşedeki Bella'yla konuştuğunu gördüm . İkisi de oldukça ciddiydi , Bella hararetli bir şeyler anlatıyordu ve Lucas 'ta sıkıntılı bir ifadeyle onu dinliyordu , sonra kafasını çevirip onca kişinin arasında benimle göz göze geldi . Aman Tanrım ... Benim hakkımda mı konuşuyorlardı ? Bardak kıracak kadar beceriksiz olduğumu , benim gibi bir umutsuz vakayı işten çıkarmayı mı düşünüyorlardı ? Aman Tanrım ! Kovulacaktım , huzur kısa sürmüştü . Gelecek olan başarısızlığın kokusunu alabiliyordum . Resmen kovulacaktım !

Gözlerimi kaçırıp işime geri döndüğümde , o saniyeden sonra her şey daha zordu. Yaptığım şeye odaklanamıyordum . Ya tekrar kiramı ödeyemez duruma düşersem ? Ya suyum yine kesilirse ? Ya kredi kartı borcum yüzünden kartım yine kapanırsa ? Ya yine sürekli makarna yemeye başlarsam ? Ya her an evimden atılacakmış gibi panik halinde yaşarsam ? Ya başarısız damgası üzerime tekrardan vurulursa ?

Midem bulanıyordu ve nefes alamaz hale geliyordum . Gerçekten attığım her adımda nefes alışlarım sığlaşıyordu , alnımda biriken ter damlaları ve halsizleşen vücudum yüzünden bin kat kendimi kötü hissettim . Ne oluyordu ? Panik atak mı geçiriyordum ? Daha önce hiç geçirmemiştim ki , böyle bir şey miydi ?

Nic ve Lucحيث تعيش القصص. اكتشف الآن