''Sana kaç kere daha söylemem gerekiyor anne ? İşler gayet iyi .'' Annemin telefonun ardından gelen homurtusu canımı sıktı . ''Ne biliyim , sen genelde iyi dersin ama sonuç koca bir hüsran olur . Şaşırdım .'' Dişlerimi sıkarak ''Bu sefer değil,'' diye tısladım . Beni çıldırtmayı her zaman başarıyordu . Arkadan gelen seslerden Riley'nin orada olduğunu anlayabiliyordum ve benimle onun yanında böyle konuşması bin kat canımı sıkıyordu .
''Şu son sergi fiyaskosundan sonra ...'' Hatırlatmasa olmazdı değil mi ? Hep yüzüme vuracaktı , hep beni böyle utandıracak ve ne kadar başarısız bir kız olacağımı hatırlatacaktı . ''Resmi bıraktım anne , artık bunu hatırlatma lütfen .''
''Nankörleşme Aurnia ! Sana verdiğim onca emekten sonra , sonsuza kadar konuşsam da hakkım .'' Aman ne emek ... Yine de ''Tamam ,'' diye mırıldandım . ''İstediğin kadar konuş.''
''Eh, bir saniye ... Riley seni istiyor ,'' Ah , tamam ... İşte başlıyoruz . Derin bir nefes aldım ve Riley'nin aşırı enerjik sesini duymak için kendimi hazırladım . ''Selam tatlım ! Sabahın nasıl geçiyor ?'' Kulağıma sesi öyle cırtlak ve öyle yüksek geldi ki telefonu kulağımdan biraz uzaklaştırmak zorunda kaldım . ''İyi geçiyor Riley , teşekkürler . Senin ?''
''Mükemmel ötesi ya ! İnanabiliyor musun bugün anneme gelirken bir cafeye uğradım ve Mocha aldım , ilk defa aldığım bir Mocha güzel çıktı ! Tanrım , nasıl yapmaları gerektiğini genelde bilmezler .'' Aman ne büyük dert ... Bu kız beni çıldırtıyordu , ablam diye demiyorum ama gerçekten tam bir kuru gürültüydü . ''Ne güzel,'' dedim nötr bir sesle . ''Büyük bir sorunun çözülmüş . ''
''Evet hayatım , biz de şimdi annemle oturmuş şu klasik müzik yarışmasını izliyoruz . Bugünümün tamamını ona ayırdım , havalara uçtu !'' Yüce İsa ... O kadar yapmacıktı ki . ''Ee ne dersin sen de bize katılır mısın ?''
''Maalesef bugün çok yoğunum,'' Alakası yoktu , sadece akşam arkadaşlarımla planım vardı o kadar . Yine de izinli olduğum tek günü kafa ütüleyici Riley ve ruh emici annemle geçirecek değildim . ''Ah , anladım hayatım . Bir ara iş çıkışı görüşürüz o zaman , öptüm ! Ciao !''
Ciao , tamam . Güler gibi bir ses çıkartırken berbat Almancamla ona karşılık verdim . ''Auf Wiedersehen .''Söylediğimin üstüne Riley öyle kulak kanatan bir kahkaha attı ki, daha fazla dinlemeye dayanamayarak telefonu kapattım .
Riley böyleydi işte . Her zaman mükemmeli oynardı . En neşeli , en pozitif , en başarılı , en sıcakkanlı , en havalı oydu . Hep kıçına enerji pili takılmış gibi dolanırdı ama bunu öyle yapmacık bir şekilde yapardı ki asla sempatik gelmezdi . En azından bana gelmiyordu .
Ablamla alıp veremediğim ne diye sorarsanız ... Sebebi Lucas 'la geçmişte ki ilişkisi falan kesinlikle değildi . Daha derin bir şeydi bu . Hayatımı hep onun gölgesinde geçirmiştim ve beni önüne almak için hiçbir şey yapmamıştı . Bir kere olsun hafifçe kenara kayıp , ''Millet , Nicole' de burada !'' dememişti . En mükemmel olmaktan dolayı o kadar mutluydu ki , altında ne kadar ezildiğimi göremiyordu . Tam tersine bu harika abla tavırlarıyla beni daha da çiğniyordu çünkü ona karşı bir sorunumun olduğu açıkken bunu görmezden geliyordu . O kadar görünmezdim ki , Riley'nin bana tavırlı davranmasını sağlayamıyordum .
Ben beklenmeyen çocuktum , anne ve babam tam boşanmak üzereyken doğmuştum. Doğumum babamı durduramadı , ben beş aylıkken çekip gitmişti . Riley bir babaya kısa da olsa sahip olmuşken , ben hiçbir zaman o hissi yaşayamadım . Annemin beni hep babam yüzünden içinde bir yerlerde affedemediğini düşünüyordum . Beklenmeyen yük olduğum için hep beni aşağılıyordu , kocasının sevdiği ilk göz ağrısı Riley 'i göklere çıkaracağım diye beni yerin bin kat altına gömmüştü . Bunun nasıl ezici bir his olduğunu size anlatamam bile .
YOU ARE READING
Nic ve Luc
RomanceNicole'ün hayatıyla büyük bir sorunu vardı, sonsuz bir başarısızlığa hapsolmuş gibi hissediyordu. Berbat giden bir sanat hayatı, hakkında sıfır tecrübeye sahip olduğu bir mesleği vardı. Ablası Riley'nin gölgesinde büyümüş ve hiçbir zaman göz önünde...