31

2.2K 200 63
                                    

Güneş doğmadan uyandık.

Daha yeni uyumuş gibi hissediyordum. Sanki ölecek gibiydim ve gözlerimi açamıyordum. Sahiden, uyuyalı kaç saat olmuştu? 3? 4?

Merve beni dürtmekten vazgeçmiyordu ve bir yandan üzerini giymeye çalışıyordu. Alanımız çok dardı ve bu durum bizi artık zorlamaya başlamıştı.

"Uyan artık! Geç kalacağız." Çadırın fermuarını açıp bir göz dışarı baktı. "İnsanlar çoktan yola koyulmuş."

"Bizi almadan gitmezler," diye mırıldandım. Gözlerimi açmaya çalışıyorumdum ama sanki birbirlerine yapışmış gibiydiler.

Merve alayla karışık güldü. "Sen öyle san!"

Bacağıma sıkı bir tekme attığında inledim. "Eğer kalkmazsan, giderim." Sesindeki tehdit tonu beni korkutmuştu.

Cidden bizi bırakırlar mıydı? Demir yokluğumu fark eder ve bizi bekleyebilirdi...

Oflayarak doğruldum. Kendi kendime sinirlendim ve güldüm. Bu komikti. Demir için o kadar önemli değildim ve bizi kesinlikle fark etmeyeceğinden emindim. Hala rüya görüyor olmalıydım.

Hızlıca uyku tulumumu topladım ve üzerimi değiştirdim. Güneş yavaş yavaş kendini göstermeye başlamıştı ama hala karanlık ve soğuktu.

Dışarı çıktığımızda sona kalan birkaç kişiden biriydik. Koşarak önümüzdeki gruba yetişmeye çalıştık. "Önce yiyecek bir şeyler alalım," dedi Merve'ye.

Yolumuzu değiştirip hızlıca toplanma alanına doğru yürüdük ve hazır sandviçlerden birkaç tane aldık. İki tanesini cebime koymuştun ve bir tanesini çoktan yemeye başlamıştım.

Tekrar koşarak biraz daha uzaklaşan gruba yetiştik. Onlardan ayrılmamak şu an için en iyisiydi çünkü kasabaya kadar yürüyecektik. Arabalara yardım paketleri yüklenmişti.

Ne kadar süreceğini ya da nasıl gidileceğini  bilmiyorduk. Başı çeken kişiyi görmek için biraz çaba sarf ettim ama kafilenin neredeyse en arkasındaydık.

Sandviçimden bir ısırık daha aldım ve hafif kayan şapkamı düzelttim. Biraz olsun kafamı sıcak tutuyordu. Dün gece yağmur yapmamıştı ama ayaz olduğundan emindim.

"Umarım güneş yakında doğar, yoksa donacağım," dedi Merve hapur hupur yediği sandviçinin son lokmasını da ağzına atarken.

"Sıkı giyinmeliydin," dedim.

"Gün içinde terlemek istemiyorum," diyerek omuz sikti. Her an güzelliğini düşünmesi beni şaşırtıyordu. Bu konuda onun kadar istikrarlı değildim.

"Bu yolculuk ne kadar sürecek acaba?" diye sordum.

Merve dudaklarını büzdü. "Daha önce o kasabaya hiç gitmedim," dedi belirsizlikle. "Ama burası merkeze uzak değil," dediğinde bir nebze olsun rahatladım.

Birden arkamda duyduğum sesle irkildim. "Günaydın." Bu ses tam da duymak istediğim kişiye aitti.

"Günaydın," dedim Demir'e bakarak. Gülümsüyor muydum? Onu gördüğüm için mutlu olmamın sırası değildi!

FanusWhere stories live. Discover now