65

494 44 2
                                    





Keyifli okumalar 🌸



Yağmur

Yalan söylüyor, yalan söylüyor.

Başıma serçe vurdum.

Aferin! Aferin! Sen onu öldürmeseydin o seni öldürecekti!

Sanki elime onun kanı bulaşmış gibi kırmızı elbiseme elimi sertçe sürttüm. Kovandan çoktan çıkmıştım ama nereye gideceğimi bilmiyordum. Peşimden gelen var mı diye sürekli arkamı kontrol ederek düz yolda yürüdüm. Yağmur başlamıştı. Ani yağmurla soğuyan hava elbisemden süzülüp bedenimi titretmeye başladı. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Aklıma sadece evim geliyordu ama oranın da adresini hem Serkan hem de Demir biliyordu. Beni öldürmek için doğruca evime geleceklerinden emindim.

Demir. Onu vurmuştum. İntikam almak için sabırla bekleyeceğini sanmıyordum. Belki de söylediği her şey doğruydu fakat ben onun tanıdığı eski Yağmur değildim. İstesem de olamazdım çünkü söylediği hiçbir şeyi hatırlamıyor ve hissetmiyordum.

Bu düşüncelerle nereye gittiğimi bilmeden yürürken arkamda bir arabanın farları parladı. Hava çoktan kararmıştı. Dikkat çekmemeye çalıştım ama araba yanımda durduğunda benim için geldiğini anladım.

Kimin geldiğine bile bakamadan koşmaya başladım. Arabanın kapısı gecenin karanlığında çarptı. Hızlıca dönüp arkama baktım ama gözüme çarpan farın ışığı yüzünden hiçbir şey göremedim. Koşmaya devam ettim. Peşimden gelen kişinin de adımları hızlanmıştı.

Yüzüme yapışan ıslak saçlarımı yüzümden çekmeye çalışırken ayakkabımın topuğu birden kırıldı ve ben yeri boyladım. Yere düşmemele adamın beni kolumdan yakalamadı bir oldu.

Çığlık atarak kendimi geri çektiğimde adam ellerini üzerimden çekti. Bu, beni Kovan'a götürmek için bağlayan adamdı. Barış.

Korkuyla yüzüne baktım. "Sakın bana dokunma." Bacaklarımı kendime çektim ve tehditkâr olmaya çalıştım.

Kısa bir süre beni inceledikten sonra "Silahın yok," dedi. "Ve ıslanmışsın."

"Seni o mu gönderdi?" diye sordum sinirle.

"Hayır, ama gelmeseydim canıma okurdu." Temkinli bir şekilde elini bana doğru uzattı. "Seninle konuşmak istiyorum. Daha fazla ıslanmadan arabaya geçelim mi?" diye sordu.

Elini ittirdim ve beceriksizce ayağa kalktım. "Silahım olmadan tanımadığım birinin arabasına binmem. Beni tekrar bağlamayacağını nereden bilebilirim?"

O da benimle beraber doğruldu. Belinden silahını çıkardığında geri çekildim. Silahı bana uzattı ama namlusu kendine dönüktü. "Al," dedi içten bir sesle. "Senin olabilir. Silahsız dolaşman tehlikeli. Lütfen, ateş etmeden önce de düşün."

Gözlerimi devirmeden hemen önce silahı aldım. "Durumu nasıl?" diye sordum çekinerek.

Arabaya doğru ilerlerken bana yan bir bakış attı. "Önce onu vurdun, şimdi de merak mı ediyorsun?"

"Eğer öldüyse rahat bir nefes alacağım. Bu yüzden soruyorum." Benim için arabanın kapısını açtı. Arabaya binmeden önce durdum. Elimdeki silahı sıkıca kavradım.

"Merak etme, hayatta. Onu bıraktığımda hala baygındı gerçi," diye bilgilendirdi beni.

Arabaya bindikten sonra kapıyı kapattı ve kendisi de arabaya bindi. Biraz ıslanmıştı. Saçını gelişigüzel karıştırarak yağmur damlalarını etrafa savurdu. Silah dizimin üzerinde duruyordu. Yanlış bir hareketinde onu vuracaktım.

FanusWhere stories live. Discover now