64

431 40 6
                                    



Keyifli okumalar 🌸





"Onu ürkütmek istemiyorum. Önce ben konuşayım." Barış anlayışla karşıladı. Kapıyı kapattım. Yağmur etrafa bakınıyordu.

"Oturabilirsin." Koltuğu işaret ettim.

"Beni ürkütmek istemiyormuş," dedi alayla. "Beni buraya bağlayarak getirdiniz, unuttun mu?"

"Barış'la biraz sıkıntı yaşamış gibisiniz."

Omzunun üstünden bana baktı. "Gibi mi? Tabiki de yaşadık!" Koltuğa oturdu. Bacak bacak üstüne attığında pürüzsüz bacağı ortaya çıktı. Dudağımı ısırdım. Bu elbisenin içinde feci halde seksi görünüyordu.

Ben de tam karşısına oturdum ve onun gibi bacak bacak üstüne attım. Kıravatımı gevşettiğimde o da tıpkı benim onu izlediğim gibi beni izliyordu.

"Seni hatırlamıyorum. Daha önce düşman mıydık?" diye sorduğunda güldüm.

"Sanırım beni," Gözlerimle odayı süzdüm. "Ya da burayı hatırlaman için zamana ihtiyacın olacak."

O da beni taklit ederek odayı süzdü. "Korkarım buna vaktim olmayacak çünkü buradan gideceğim. Serkan beni almaya gelecektir."

"Serkan," dedim sert bir tonla. "O buraya giremez."

"Onu öldürdün mü?" diye sordu. Öyle soğukkanlı sormuştu ki gerçekten onu umursamadığını düşünecektim.

"Hayır," dedim omuz silkerek. "Sadece biraz canını yaktım," diye itiraf ettim. "Aranızda bir şey olduğuna emin misin?" diye sorduğumda sadece yüzüme baktı. Cevap vermedi. "Yine de buradan çıkabilirsin. Kimsenin seni kurtarmasına ihtiyacın yok. Seni burada tutacak değilim." Yalandı. Onu tekrar bırakamazdım. Yine de duygularımın ona belli etmenin hiçbir anlamı yoktu. Eğer ona aşık olduğumu söylersem benden daha da kaçabilirdi. O yüzden o alışık olduğum "Tazı" karakterine girdim ve onunla konuşmaya odaklandım. "Ama önce her şeyi anlatmalısın."

"Sana güvendiğim söylenemez." Saçını tamamen açtığında saçları omuzlarına düştü. "Yine de buradan daha çabuk çıkmak için sorularına cevap vereceğim. Ama benim de birkaç sorum var. Çünkü burada olup bitenler..." Duraksadı. "Biraz tuhaf."

"Anlaştık," dedim keyifle. Belki verdiğim cevaplar onu burada kalmaya ikna edebilirdi çünkü buraya geldiği ilk andan beri burayı ya da bizi merak ettiğini anlamıştım. "Önce sen başla."

"Sen kimsin ve beni nereden tanıyorsun?" diye sordu direkt. Beni baştan aşağı süzdü defalarca yaptığı gibi. Onun ilgisini çekmek hoşuma gidiyordu.

"Hayatının ne kadarını unuttun bilmiyorum ama burada gruplar halinde yaşıyoruz," dediğimde güldü.

"Her şeyi tamamen unutmuş değilim," dedi inatla. "Sanırım sadece sizi hatırlamıyorum."

"Şu an Kovan'dasın ve ben de Kovan'ın lideriyim," dedim kısaca. Ona ilişkimiz hakkında konuşmayacaktım. "Üç ay önce bu grubun bir üyesiydin." Kaşlarını çattı.

"O hale gelmemim sorumlusu siz miydiniz?" diye sorduğunda sesi titredi. "Uyandığımda her yerim kırılmıştı!" Sinirlenmişti. "Ne kadar az zamanda iyileştim haberin var mı?" Öne doğru eğildi. Direkt gözlerimin içine bakıyordu. "Bana ne olduğunu öğrenmek istiyorum." Kollarını göğsünde birleştirdi.

"Bir binadan atladın," dedim mahcup bir sesle. "Yapman gereken bir görev vardı. Görevi tamamladın ama binadan çıkamadın. Köşeye sıkışmıştık. Öldüğünü sandım. Daha sonra seni aramak için gittiler ama yoktun." Acı tekrar bedenimi esir aldı. Onu bırakmanın pişmanlığını her gün yaşayacağımı biliyordum. "Sen söyle. Sana ne oldu?"

FanusWhere stories live. Discover now