17

2.6K 212 26
                                    




"Ölüm döşeğine uzamış eski bir arzu
ve taze bir sevgi, varisi olmayı bekleyen."
-Shakespeare

***


Gözlerimi açtığımda hava yeni aydınlanıyordu.

Koltukta sızıp kaldığımdan boynum biraz tutulmuştu. Çok rahat uyumamıştım ama bunu koltukla bir alakası yoktu. Rüyamda bile Demir'i kanlar içinde gördüğümden sürekli uyanıp durmuştum. Şimdi ise tekrar uyuyabileceğimi sanmıyordum.

Sessizce yerimden kalktım ve parmak uçlarımla Demir'in uyuduğu odanın kapısını araladım. Şimdilik uyuyordu. Onu rahatsız etmemek için yarasına uyandıktan sonra bakacaktım.

Bir katil olarak hayatıma devam etmek istemiyordum ve vicdanımı biraz olsun rahatlatmak için çorba yapmaya karar verdim.

Evet, beni asıl öldürmek isteyen Demir'di ama onunla kendimi kıyaslayamazdım. Demir'in hayatı boyunca kaç kişiyi öldürdüğünü merak ettim birden.

İlk kez birini öldürdüğünde ne hissetmişti? Kendinden nefret edip etmediğini merak ettim. Büyük bir rahatlıkla boynumu sıkarken, öldürmek onun için oyunmuş gibi hissettim.

Yine de ben Demir'e benzemeyecektim. Fanus'taki hiç kimseye benzemeyecektim ve bir kişiye bile zarar vermeden buradan defolup gidecektim.

Bütün bu düşünceler içinde çorba yapmayı bitirdim. Altını kapattığımda ise odanın kapısı aralandı.

Demir'in tek eli yarasının üzerinde, kapının önünde öylece dikiliyordu. Onu görür görmez yanına koştum.

"Neden ayaktasın? Dinlenmelisin." Koluna girip girmemek konusunda kararsız kaldım. Dün gece üzerinden çıkardığım kanlı gömleğini giymişti.

Bütün gövdesi kıpkırmızı olduğundan yeniden telaşa kapıldım. Kan kurumuştu ama hala canlı gibiydi ve tekrar yaralanmış hissi veriyordu.

"Neden bunu giydin?" dedim korkuyla. Ellerim benden habersiz gömleğinin düğmelerini açmaya başladığında birden durumumuzun farkına vardım.

Ellerimi hızla geri çektiğimde ikimiz de birbirimize bakıyorduk. İlk iki düğmesini çoktan açmıştım. Bana tuhaf tuhaf bakarken garip havayı dağıtmak adına "Sana temiz bir şeyler vereyim," dedim ve yanından geçerek odama girdim.

Kıyafetlerimin arasında eski erkek arkadaşımdan kalan bir tişört vardı. Ondan kurtulmayı düşünüyordum ama şimdi bir işe yaracağı için mutlu oldum. Demir de beni takip edip odaya girdi ve yatağın üstüne oturdu.

"Bunu giyebilirsin," dedim tişörtü ona uzattığımda. Uzattığım tişörtü aldı ve dizlerinin üzerine koydu.

"Acele etme ve dikkatli ol," dedikten sonra odadan çıktım.

Dakikalar sonra tekrar kapı açıldığında ben de ikimiz için kaselere çorba dolduruyordum. "Çorba yaptım," dedim.

"Hasta değilim," dediğinde Demir'e baktım. Sesi yorgun ve fersizdi.

"Ama açsındır. Hadi gel, soğutma."

Beni dinleyip masaya doğru adımladı. Sandalyesini geri çekip oturmasına yardım ettim. "Rahat mısın?" Gözlerim ara ara yarasının olduğu yere kayıyordu.

"Hmm," diye mırıldandığında ben de hemen karşısına oturdum.

Demir'in yüzüne bakamıyordum. Hem utanıyor hem de çekiniyordum. Aklımda türlü türlü düşünceler vardı. Bıçağı karnına soktuğum anı bir türlü hafızamdan silemiyordum.

FanusWhere stories live. Discover now