1.Bölüm

2.2K 58 3
                                    

Eğer Hackney 'de yaşıyorsanız , en umulmadık şeylerin başınıza gelmesi muhtemeldir . Öyle ki en umulmadık şeyler zamanla sıradanlığa dönüşür . Şaşırmazsınız sadece öfkelenirsiniz . Mesela bu sabah, yaşadığım sokağın delisi Danny 'nin ayağıma kustuğu için sinirden elimde ki çantayı Danny'nin kafasına geçirmem gibi . Oldukça açıklayıcı bir örnek oldu değil mi ?

Canary Wharf'ta bulunan büyük plazaya doğru ilerlerken , bir anda her şeyi unuttum . Ucuz viskili kusmuk koktuğumu bile .

Bu sefer olacaktı . Bu işi alacaktım ve herkesi utandıracaktım . Bu harika iş merkezinde çalışacaktım . Riley'ninkinden daha güzel bir yerde hem de . O plazadaki , havalı kadınlardan olacaktım ve filtre kahvemi içerken başarının tadını çıkaracaktım .

Güvenliğe ismimi söyledikten sonra asansörde , iş görüşmesine gideceğim 16. kata bastım .

4.ayda girdiğim sekizinci iş görüşmesiydi . Sonunda üniversitede okuduğum alana yönelmeye karar vermiştim : Pazarlamaya . Bir yöneticinin sekreteri olmak ilk adım için iyiydi sanırım . Bayıldığımdan değil ya ...

1 yıl önce arabamı satarak düzenlediğim , sadece 100 kişinin katıldığı ve hiçbir tablomun satılmadığı sergiden sonra resimden para kazanmayı artık zorlamamaya karar vermiştim . Sahip olduğum tek yetenekti ama şansım dönmüyordu işte . Bunu kabullenmem tamı tamına bir yılımı aldı . 6 aydır çalıştığım ve beni kıt kanaat geçindiren atölye de 4 ay önce kapanmıştı . Sanki her şey bana 'Artık zorlama' mesajı veriyor gibiydi . Sonuç olarak resimle alakamı kesmem toplam 1 yıl sürmüştü.

Artık olgun bir iş kadını olmamın vakti geldi de geçiyordu bile . O iş görüşmesine girecek ve parçalayacaktım , serginin hüsranı uçup gidecekti. İşimi zamanla sevecek ve çok iyi bir pazarlama yöneticisi olacaktım . Kesinlikle , tek hayalim buydu . Öyle olmalıydı .

Purple Holding , ilk bakışta gerçekten de filmlerde gördüğünüz iş merkezleri gibiydi . Herkes bir yere koşturuyordu , telefonların sesi kulağınızda karışıyordu ... Oldukça resmi ve soğuk bir hava sezdim . Zaten düşük olan özgüvenim , iyice buhar olup uçmuştu .

''İş görüşmesi için mi gelmiştiniz ?'' Suratıma dümdüz bakan , saçlarını öğretmen topuzuyla toplamış sevimsiz kadının sesi beni transtan çıkardı . ''Evet , ee... Bay Smith'in asistanlığı için başvurmuştum .'' Kadın beni baştan aşağıya süzdü , özellikle ayakkabılarımda uzun süre oyalandı . Kusmuk lekesinin izi silmeme rağmen duruyordu . Tamam... Belki de hoş bir ilk izlenim değildi ama sabahın köründe – Daha Primark bile açılmadan - iş görüşmesine giderken ayakkabınıza biri kusmuşsa ve beş parasızsanız tek çareniz ıslak mendil oluyordu ve gururla kendini belli eden lekeye bakılırsa , çokta başarılı bir çare değildi .

Kadın en sonunda gözlerini ayaklarımdan yüzüme çıkardığında , gizleyemediği tiksinti ifadesini görmezden gelmeye çalıştım . Beni aşağılamasına izin vermeyecektim , psikolog ne diyordu ? ''Kendini her halinle sev , başkasının ne düşündüğü senin değerini ölçmez . Her şey özgüvenle başlar .'' Aynen öyle . Duruşumu dikleştirdim ve ''Evet ?'' diye sordum abartılı bir tonda . ''Bay Smith uygun mu ?''


''Bay Smith çoktan yeni bir asistan buldu. Ayrıca ... Bu kokuyla kimsenin seni işe alacağını sanmam tatlım.'' Yanaklarımın kızardığını hissettim . ''Ama ilanda ?''

''Biliyorum ,'' dedi bıkkın bir tavırla . ''Bir ara o ilanı kaldıracağız .'' Kadının aslında çok özendiğim ama son anda özensiz gözüken görüntüm yüzünden yalan söylediği ihtimali beynimde bir ampul gibi yanıp söndü . ''Aslında ...'' dedim gözlerimi kısarak . ''Nedense bunu senin uydurduğunu düşünüyorum ?''

Kadın kibirle gülümsedi . ''İnan asistan bulunmasa uydururdum hayatım ama gerçekten senden bir önce gelen kişi işe alındı . Bak , köşede muhasebeyle konuşuyor .'' Gözlerim hızlıca bütün köşeleri taradığında manken fizikli , dergi kapaklarından fırlamış gibi görünen sarışın bir kadının gerçekten de muhasebe bölümüyle konuştuğunu gördüm . Tamam ... Belki de zaten şansım yoktu . Bana bir bakarsak ; Kısa boyluydum , normal kilodaydım ama öyle kaslı falan da değildim . Kestane rengi saçlarım , ela gözlerim, bence fazla dolgun dudaklarım vardı . Beğendiğim tek yanım küçük ve biçimli burnumdu . Bir burun ve sıfır iş deneyimiyle , muhasebenin önünde dikilen potansiyel Gigi Hadid'le yarışmam zaten imkansız görünüyordu. Reddedilmekten iyi , diye düşündüm çaresizce . Belki de seni alırlardı , sadece senden önce ... Tanrım , artık palavrayı kesmeliydim .

Karşımda ki kadına dönerken histerik bir gülümsemeyle ''Anladım ,'' diye mırıldandım . ''Bu arada saçların nenemin saçlarına benziyor hayatım , ilk bakışta huzurevine geldim sandım . Umarım günün ayakkabılarımda ki kusmuk kokusu kadar güzel geçer .'' Kadının ifadesini izlemek çok keyifliydi . Kendini beğenmiş suratı bir anda dümdüz olmuştu . Ona zarifçe orta parmağımı kaldırdım , ardından da geldiğim asansöre doğru kendimden emin adımlarla yürüdüm . O an omuzlarımı düşürmemek için gösterdiğim çabayı bütün hayatım boyunca gösterseydim belki de şimdi İngiltere 'nin en zengin ve genç iş kadınıydım .

Asansörün kapıları kapandığı anda , zorlukla tuttuğum göz yaşım yanağımdan hızlıca yuvarlandı . Ne zaman ya , ne zaman bir iş görüşmesinden mutlulukla çıkacaktım ? Ne zaman övüneceğim bir başarım , verecek bir iyi haberim olacaktı ? Lanetlenmiş gibi hissediyordum . Sanki biri biz küçükken evimize gelmiş ve ablam Riley dünyanın en iyisi , bense dünyanın sefili olayım diye büyü yapmıştı .

Büyük plazadan çıkarken ve iş merkezi olan Canary Wharf'ta yavaş adımlarla yürürken hala ağlıyordum . Hem de durmaksızın akan sümüklerimle .

Tanrım ... Ne yapacaktım ben ? Kiramı ödeyemez hale gelmiştim , doğru düzgün ihtiyaçlarımı karşılayamıyordum ve faturalar da çığ gibi birikiyordu . Müstakbel 9. İş görüşmesi dışında bir çözüm bulmalıydım . Hızlıca düşündüm :

1- Annen ve dördüncü kocası alkolik Brad'in evine taşın . Mümkün değil , hem evleri bir odalı hem de asla bunu kaldıramazsın .

2- Riley'den yardım iste . Olmaz , daha önce sana yardım teklif etti ama sen onu tersledin .

3- Kuzenin Meredith'i ara . Onu ararsan bütün akrabaların duyar , gururun bunu kaldırmaya hazır değil .

4- Arkadaşlarından yardım iste . 8 iş görüşmesini de arkadaşların ayarladı ama bir sonuç çıkmadı .

5- Tekrar resim yapmaya başla . Boya almaya bile paran yok , zavallı .

6- Dokuzuncu iş görüşmesine git ama artık pazarlama değil , her alana başvur . Mümkün.

Oldukça içten bir şekilde , acı dolu bir inleme dudaklarımdan çıktı . Tanrım , lütfen bana mükemmel bir yol aç . Lütfen , hayatımda ilk defa bir şeyi başarayım. Lütfen benim için harika olsun .

Nic ve LucWhere stories live. Discover now