Bana doğru uzattığı avcunun içine sert bir tokat attım.

"Ben gidiyorum babacığım, sana eski damadınla iyi sohbetler." Mahir'e arkamı dönüp yavaş adımlarla çıkışa doğru ilerledim, ardımdaki varlığını hissedebiliyordum.

Kolunu atik bir hamleyle omzuma atıp beni göğsüne çekti.

"Eski damadı?" Sorar gibi baktı bana ancak ben gözlerimi çevirmedim ona.

"Hıhı, eskisin artık." Ağaçlık alandan sıyrılmış, gri uzun asfaltın uzandığı ana yola çıkmıştık.

"Yenisi kimmiş?" Omzumdaki kolu sıkılaştı.

"Bilmem, bulamadım daha." Umursamaz bir şekilde tutuşundan sıyrılmaya çalışsam da beni bırakmadı.

"Leyla," dedi uyarır gibi.

"Hı?" Göz ucuyla ona baktım.

"Senin o nazına ölürüm." Üzerime eğilip yanağımı dişlerinin arasına sıkıştırınca kısık sesli bir çığlık attım.

"Mahir, acıdı." Isırdığı noktaya dudaklarını sıkıca bastırdı. "Oh be, dünya varmış," dedi sesli öpücüğünün ardından.

Beni serbest bırakıp arabanın kapısını açtı, sürücü koltuğunun yanındaki koltuğa oturduğumda bedenin yarısını içeri uzatıp emniyet kemerini çekiştirerek taktı. Çekilmeden önce bana üstten bir bakış attığında yenilgiyle nefes verip yakalı tişörtünün yakalarına asıldım, onu biraz daha kendime çekip dudaklarına kısa bir öpücük kondurdum.

"Ben de ne zaman pes edecek diyordum." Cümlesi onun dudaklarında can bulup benim dudaklarımda can verdi, dudaklarını yeniden dudaklarıma sürtüp gülümsedi.

Geri çekilip kapımı kapattığında ona dil çıkardım, karşılığında kalbimi titreten bir gülümseme aldım.

Yanımdaki yerini aldığında oturduğum koltukta geriye yaslandım, eski tedirginliğimi üzerimden atsam da hala arabaya binmek beni bir parça geriyordu. Hayatımın en kötü günlerinden biri aynı zamanda en büyük şükür sebebimdi.

Mahir'in gözlerini açtığı gün benim yeniden doğuşumdu, şenlikti, kendimce bayramımdı.

Kötü günler geçti Leyla diyordum kendime sık sık ve şükür ediyordum onun aldığı her soluğa. Kazadan haftalar sonra bile yaşadığım travmayı atlatamamıştım, kendimi sürekli Mahir'in soluğunu ya da kalp atışlarını sayarken buluyordum. Uzun sayılabilecek bir süre araba kullanmasına şiddetle karşı çıkmıştım ama bunun bir çözüm olmadığının da pek tabi farkındaydım. Şimdi iyiydik, hayat bize kaldığımız yerden devam edebilme şansını vermişti.

Dizimin üzerinde stresle oynattığım parmaklarımı fark edince elini uzatıp elimi kavradı, gözleri hala yoldayken avucumun içine derin bir öpücük kondurdu, huzurla gözlerimi yumup gülümsedim.

Yolumuz hemen bitmiş, kendimizi evimizde bulmuştuk. Mahir bagajdan çıkardığı koliyi kucaklayınca bende kalan poşetleri aldım, günlerdir taşınma işleriyle uğraşıyorduk.

Evimiz...

Bu his öyle derindi ki, bize ait bir şeyler inşa etmek tahmin ettiğimden daha büyük heyecan veriyordu.

Leyla जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें