0.5

3.4K 103 43
                                    

Medya: Slipknot / Snuff*

Keyifli okumalar 🥂

***

" Yaran acıyor mu? "

Eylül'ün sorusuyla yolda olan bakışlarımı dikiz aynasına yönelttim. Yaram acımıyordu, en azından derimin üzerinde yara olarak nitelendirilen çukur şimdilik acımıyordu. Ona olumsuzca kafamı sallayıp tekrar yola odaklandım. Mardin, bilinmezlerimin en kuytu şehri..

Akıp giden yolda sarı otlar karşılamaya başlamıştı bizi. Garip bir toprağı vardı bu memleketin. Bir yandan insanı ürperten, bir yandan ise bana sığın dercesine kucağını açtığı sonsuz düzlükleri.

Yolculuklarda genelde uyumak tercihlerim arasında olmuştu her zaman ama yanımda ki adamın varlığından olsa gerek bir türlü uykuya adapte olamıyordum. Sonuçta tanımadığım bir adamın arabasında, ayak basmadığım bir şehre gidiyordum.

Tanımadığın adamın kollarındayken de böyle mi düşünüyordun acaba?

İçimden yükselen sese aldırış etmeden Kenan'a odaklandım. Zira içimde ki sese ayak uydursam delirdiğimi düşüneceklerine eminim. Eline aldığı sigara paketinden çıkardığı bir dalı özensizce dudakları arasına yerleştirip çakmağı çakarak sigarayı yavaşça tutuşturdu. İçine çektiği duman dudakları arasında kaybolduğu sırada sigara paketini ve çakmağı tekrar yerine attı.

Üzerinde olan dikkatli bakışlarımı farketmiş olacak ki kafasını bana çevirip bir yandan da sol eliyle direksiyonu kontrol altına aldı.

" Küçük kızlar için çok zararlı, öyle bakmaya devam edersen tehlikeli şeyler olabilir ufaklık!"

Tehlikeden kastı neydi anlamlandıramamıştım. Yüzümde nasıl bir ifade olduğundan bir haber anlamsızca suratına bakarken dudağının kenarı hafifçe kıvrıldı.

" Korktun."

Başımı dikleştirip, nereden geldiğini bilmediğim bir cesaretle söylediği şeyin aksini iddia eder tonda konuşmaya başladım.

" Tehlikenin kucağındayımdır belki? Küçük kızlar zehirli olabilir."

Bir süre düşünür gibi yüzüme bakıp bir şey söylemeden tekrar yola çevirdi bakışlarını. Karşımıza çıkan tabela Mardin'e ulaşmak üzere olduğumuzun habercisiydi. İçimde beliren heyecanla yerimde doğruldum. Şehre varmak üzereydik ve bu iki katı heyecan demekti benim için. Bilinmezlerin şehrine varmamıza az kalmıştı.

Eylül'de benim gibi hissetmiş olacak ki yol boyu oynadığı telefonu bir kenara bırakıp yerinde dikleşti. Bir yandan üzerine çeki düzen verirken bir yandan da kol çantasından çıkardıklarını tekrar çantaya yerleştiriyordu. Bana âit olan hiçbir şey bulunmadığı için ilk kez kendimi şanslı hissederek kollarımı iki yana açtım.

Parmak uçlarım Kenan'ın koluna temas ettiğinde ateşe değmiş gibi hızla kolumu geri çekip parmak uçlarımı derime bastırdım. O, yakıcıydı. Hissettiğim şeyi o da hissetmiş gibiydi sanki. Gözleri koyulaşmış, teni kaskatı kesilmiş, direksiyonu sıkıyordu. Bu adamın amacı da neydi böyle?

" Direksiyonu parçalayacaksın!"

Transtan çıkmış gibi direksiyonu serbest bırakıp sol kolunu açık camın kenarına koyarak, baş parmağıyla yaladığı dudaklarını sildi.

Baştan çıkarıcı

İçimdeki sesin bu kadar arsız oluşuna mı yoksa Kenan'ın hal ve hareketlerine mi şaşırmalıydım henüz kestirememiştim. İşin içinden çıkamayacağımı anladığımda düşünmeyi bırakıp arabayla yanından geçtiğimiz binalara çevirdim kafamı. Şehrin girişinde yeni binalar vardı ama daha içlere gittikçe eskimiş evler gözler önüne seriliyordu.

VERA | Daddy IssuesWhere stories live. Discover now