2.6*

966 38 26
                                    

Medya: Eflatun/Şarap

Keyifli okumalar🥂

****

" Gökyüzünü kaybetmiş bir kuş gibi
Üzgün, yorgun ve de kırgınım hayata
İğne atsalar, yere düşmez
Tenhalarım var kalbimde

Aynadaki, hatta sudaki aksim bile kayıp*"

Öylece dışarıyı seyrediyordum. Kenan'ın bilgisayarından açtığım şarkı odanın içinde nüksederken tek yapabildiğim buydu zaten. İzlemek.

Omuzlarıma dokunan ellerle irkilerek arkama döndüm. Gülümseyen gözlerle bana bakıyordu. Bazen hayal gibi geliyordu, az sonra silikleşip uçacak bir kuş gibi.. Onu kaybetmekten korkuyor muydum? Elbette.

" Yaklaşık on dakikadır seni izliyorum. Dalgınsın, hüzün gözlerine yakışmıyor demeyeceğim ama boyama gözlerini karanlığa."

Hastalığın verdiği yorgunluk vardı üzerimde, kırgın hissediyordum. Ya da yorgun? Genel olarak içinde olduğum depresif ruh haline alışmıştım. Mutluyken dahi hüzünlenmeyi seviyordum sanırım. Şizofren miydim? Kesinlikle..

" Farkında değilim, neden gelmedin yanıma?"

İçten bir nefesi ciğerlerine bahşettiğinde yavaşça eğildi ve saçlarıma sıcak bir öpücük bıraktı. Kokumu solurken kulaklarıma boğuk sesi ulaştı.

" Bu evin her yanına kokunun sinmiş olması gerçeğine hâlâ alışamadım. Bir anlığına yanlış bir hareket yapsam dokunduğum fanus kırılacak ve sen yok olacakmışsın gibi geliyor."

Aynı hisleri paylaştığımızı bilmek dahi onunla muazzam hâle geliyordu.

" Gerçekliğin içinde olmak bazen bana dahi inandırıcı gelmiyor."

Bir süre gözlerimin içine samimi bir şekilde baktı, oturduğum sandalyenin önüne geldiğinde dizlerinin üzerine çöktü ve ellerimi avuçlarının arasına aldı.

" Sana bakınca bir parçamı görüyor gibiyim. Sıkıca sarılsam tüm kemiklerini kırabilecek güçte bir his bu, saklandığım duvarın arkasında yanıma yerleşen narin bir çiçek.. Nereye baksam benimlesin, ruhumun kıyısında seni yaşıyorum."

Hiç susmasa, saatlerce konuşsa aynı hayranlıkla dinlerdim muhtemelen. Bu kadar çok sevilmiş miydim diye düşünmeden edemiyordum ve cevap hep aynıydı. Sevilmemiştim ve sevilmeyecektim.

" Sanki bir rüya bu, sen ise aldığım soluk kadar içtensin. Sen konuştukça sözcüklerim hep bir yerlere saklanıyor, dilsiz kalıyor cümlelerim."

Eğilip avuç içlerime öpücük kondurduğunda yavaşça ayaklandı.

" Eylül aradı, birazdan burada olacak."

Onu kafamla onaylayıp oturduğum sandalyeden kalktığım sırada çalan telefonumla birlikte komidinin üzerine yöneldim. Ekranda gördüğüm Necdet Amca yazısı ile yavaşça alnıma vurduğumda ağzımdan çıkan off nidasına engel olamamıştım.

Kenan sorgular şekilde gözlerime baktığında bir saniye işareti yapıp telefonu daha fazla geciktirmeden açtım.

" Efendim Necdet amca?"

Karşı taraftan gelen telaşlı sesle gözlerimi kısıp söyleyeceklerini dinlemeye koyuldum.

" Kızım, işe gelmeyince Ekrem oğlumu aradım senden haberi vardır diye. Hastaneye kaldırmışlar iyi misin, bir şeye ihtiyacın var mı diye aradım."

Derin ve sessiz bir oh çekip Necdet amcayı cevapladım.

" İyiyim Necdet amca, önemli bir şey yok aslında. Haber veremediğim için kusura bakma, en kısa sürede işe geleceğim iznin olursa."

VERA | Daddy IssuesWhere stories live. Discover now