1.6

1.8K 74 52
                                    

Medya: Sia/ Snowman

Uzun bir süreden sonra kimler varsa onlarla keyifli okumalar🥂

***

Şarkı bitmişti bitmesine ama öylece duruyorduk. Etrafta ki sesler susmuştu, bakışlar donmuştu mesela ya da kundaktaki bebek ağlamayı bırakmıştı. Hangisiydi çözemiyordum ama onun gözlerine bakarken bunların bir önemi yoktu.

Bakışlarım, çiseleyen  yağmurun altında parlayan dudaklarına kaydığında dudağının kenarı hafifçe yukarı kalktı, nefes nereden alınıyordu sâhi? Bildiğim her şeyi unutturmak için gönderilmişti sanki bu adam bana. Öyle keskin bir etkisi vardı ki yer ayağımın altından kayıyor gibi hissediyordum.

Neydi onda bulup başkasında bulamadığım? Neydi ayaklarımı sürüye sürüye hep ona koşma isteğim. İmkanlı mıydı onunla olmak? Ya da imkansız mıydı nefesi kadar yakın olmak ona? Hangi kalıba sığardı ki o? Kalıpları bir bir yıkmak için vârolmamış mıydı zaten?

Gözlerine baktıkça dolan gözlerimi saklama gereği duymadan belki de ilk kez gözlerinin tam içine bakıyordum. Gözbebeklerinde oynaşan pırıltılar kadar güzeldi o..

Sezen, şarkılarına devam ediyordu ama o çok sevdiğim sesi dahi tanıdık gelmiyordu kulaklarıma. Dünyada o ve ben vardık sanki. Gözlerinin içine yoğunlaştığım sırada hiç beklemediğim bir şekilde bileğimden kavrayarak kalabalığın içinde yürütmeye başladı.

Arkamızdan bize seslenen Ekrem ve Eylül'ü dahi umursayacak durumda değildim. Az önce biz mi demiştim? Ne güzeldi bunu korkusuzca söyleyebilmek..

Adımlarına ayak uydurmaya çalışarak, bir yandan da insanlara çarpmamaya özen göstererek yanında ilerlemeye devam ettim. Ona koşulsuz güveniyordum. O yanımdaysa dünyanın bir ucuna gidebilirdim. Sanırım bunu ilk kez itiraf edeceğim ama Kenan'a sırılsıklam âşık olmuştum işte. Aşkta mantık olmadığını söylerlerdi hep, aşk yaşanınca anlaşılanmış..

Yağmurun ıslattığı saçlarımdan boynuma doğru süzülen damlalar dahi güzel geliyordu şimdi. Yağmur temizlerdi ruhları, kalpteki çatlakları. Belki onarmazdı ama yaraya tuz yerine merhemdi yağmur.

İnsanların içinden sonunda daha tenha bir yere çıktığımızda durdu, bileğim hâlâ ellerindeydi. Bana bulaşıyordu, ona tutunuyordum, bu his târif edemeyeceğim kadar güzeldi. Düşüncelere dalmama izin vermeden tekrar yürümeye başladı ve arabasının olduğu sokağa ilerletti bizi. Bu karanlıkta dahi tıpkı Kenan gibi parıl parıl belli ediyordu kendini arabası.

Mal sahibine çekermiş.

İçimden yükselen ses şu zamanda dahi durmuyordu. Hep oradaydı ve sinirlerimi bozuyordu. Delirdiğimi düşünmemesi için bakışlarımı Kenan'a odaklayıp arabaya doğru ilerlemeye devam ettim.

Arabanın yanına geldiğimizde elini bileğimden çekmesini beklerken o elimi bırakmadan sürücü kapısını açıp önce kendi bindi. Ne yapmaya çalıştığına anlam vermeye çalışıyordum ama bir türlü anlayamıyordum. Amacı neydi?

Daldığım boşluktan beni çıkaran yine Kenan'dı. Büyük elleriyle kavradığı bileğimden hafifçe çekip beklemediğim anda beni kucağına alıp, sırtım direksiyon tarafına denk gelecek şekilde kucağına oturttu. Kollarımı da boynuna yerleştirdiğinde ağzım açık kalmış öylece ensesini izliyordum.

Ben
Kenan'ın
Kucağındaydım!

Resmen onun kucağındaydım. Zangır zangır titreyen bacaklarımı farkında olmadan ona yasladığımda büyük bir utançla elimi yüzüme kapattım. Güldüğünü hissedebiliyordum. Bacaklarımı geri çekmek istediğimde buna izin vermeyip bedenimi kendine daha çok yaslayarak kafamı omzunda sabitledi.

VERA | Daddy IssuesWhere stories live. Discover now