49. Bölüm ║''Büyük Karar.''

Começar do início
                                    

Sustum. Başımı omzuna yaslayıp odama gidene kadar ağladım. Odamın önüne geldiğimizde benimle ilgilenen hemşire direkt yanımızda belirdi. Bir yandan elindeki dosyaya bakıp diğer yandan çekik gözlerini kırpıştırıyordu. 

''Her yerde sizi arıyorum. Artık bir karar vermeniz gerekiyor Meva Hanım.''

Ne kararı? Benden habersiz ne dönüyordu burada?

Barkın öne atılarak, ''Daha konuşamadım Meva'yla. Akşama kadar karar versek olur mu?'' dediğinde hemşire tekrardan dosyaya bakıp kafasını salladı. 

''Akşama kadar karar verin. Prof. Dr. Tuana Rehin'de katılacak ameliyata.'' deyip dosyasına bakarak arkasını döndü. Koridorun sonundaki sekreterlik köşesine doğru ilerlemeye başladı. Donuk gözlerle onun gidişini izliyordum. Şaka olmalıydı. 

''Bugün günlerden ne? 1 Nisan şakası mı bu?'' dedim gülerek. Sinirlerim o kadar bozuk durumdaydı ki halime sadece gülebiliyordum. 

Barkın hiçbir şey söylemeyerek kaldığım odanın kapısını açtı. İçeri girip beni yatağıma bıraktı. Kendisi tekrardan yatağımın yanındaki sandalyeye yerleşip komodinin üzerindeki gözlüğünü gözlerine yerleştirdi. Uzun süredir onu gözlükle görmediğim için farklı hissetmiştim. 

Uzun süre sessiz kaldığında konuşmayacağını düşünerek öne atıldım.

''Neler oluyor Barkın? Annem ve babam nerede? Onlarla konuşmam gerekiyor benim. Ne ameliyatı? Ne demek bunlar?''

Elini cebine götürüp telefonunu çıkardı. Birkaç tuşa basıp telefonu kulağına götürdü. Bir süre bekledikten sonra karşıdaki kişi cevap verdi.

''Murat Amca, neredesiniz? Meva ameliyat kararını öğrendi. Ben sizden duyması gerektiği için bir şey söylemedim.''

Babamla konuşuyordu. Söylediklerinden sonra bir süre babamı dinledi. 

''Burada görüşseniz olmaz mı? Hem Meva'da duymuş olur.''

Yine sessiz kalıp babamı dinledi, ardından telefonu kapattı. Barkın rahatlamış gibi derin bir nefes alıp arkasına yaslandı. Ben de hiçbir şey söylemedim. Üstüne daha fazla gitmek istememiştim. Ben konuşmayınca o da tek kelime etmedi. Sessizce ailemi beklemeye başlamıştık.  

Çok geçmeden odanın ahşap kapısı açıldı. İçeriye önce annem ve babam ardından da doktor girdi. Kendimi gergin bir ipte yürüyormuş gibi hissediyordum. Düşmemek için ne kadar çaba göstersem de beceriksizdim sanırım bu konuda. Yapamıyordum. Çevremdeki, bedenimdeki, ruhumdaki onca engeli es geçerek konsantre olamıyordum mutluluğa.

Annem bi' koşu yanıma kadar gelip alnıma buse kondurdu. Tebessüm etmekle kaldım. Barkın oturduğu sandalyeden kalkıp anneme oturmasını rica etti. Annem dediğini yapıp sandalyeye oturdu, ellerimi tutup defalarca öpücük kondurdu. Hasret gideriyor gibiydi. 

Az önce gördüğüm hemşire içeri girip elindeki dosyayı doktora verdi. Doktorum dosyayı biraz daha inceledikten sonra bana döndü.

''Nasılsın bugün Meva?'' 

Sorusunu es geçerek, ''Ne ameliyatından bahsediyorsunuz?'' dedim ciddiyetle. 

Kafasını sallayıp, ''Ben de ailenle bu konuyu konuşuyordum. Sana da bahsedeyim hemen. Durumun olduğundan daha da ciddi. Aslında bedenin şu an birçok fonksiyonu gösteriyor ama sen vücudunu hissetmediğin için bunların farkında değilsin.'' deyip sözüne devam edecekken araya girdim.

''Ne gibi fonksiyonlar?''

''Senin durumunda olan kişilerin ağrıları çok şiddetli olur. Senin ilk zamanlarda hissedip şimdi hissedemediğin ağrılar gibi. Şu anda bedenini hissedebilseydin önceki çektiğin ağrıların katbekat fazlasını yaşıyor olacaktın. Tabii bunu hissetmediğin durumunun iyi olduğu anlamına gelmiyor. İlaçların dozunu arttırdık fakat bu sana iyi gelmiyor. Bedenini güçlendirmek yerine zayıflatmaya başladı. Bu yüzden ailenle ameliyat konusunu konuştuk. Onlar bunu kabul etti. Tabii son kararı senin vermen gerekiyor.''

Cümlesine son vermesinin ardından hemen ekledim.

''Ameliyatın riskleri nedir?''

Dosyayı hemşireye tekrar uzatıp ellerini göğsünde bağladı. Gözleri önce anne ve babama döndü. Orada biraz oyalandıktan sonra tekrardan beni buldu.

''Ameliyat yedi saat sürecek tahminime göre. Omurilik bölgesi oldukça sıkıntılı bir bölge şu anda. Hedefimize ulaşırsak ve ameliyat güzel geçerse her şey senin için daha güzel bir hâl alacak. Fakat kötü bir sonuç alırsak temelli felç kalabilme durumun veyahut seni kaybetme olasılığımız oldukça yüksek.''

Söylediklerini hazmetmek için her cümlesini içimden tekrarlıyordum. Kolay bir şey değildi kimse için. 

Bir süre öylece düşündüm. 

Ne yapacağımı? Ne kadar çaresiz durumda olduğumu. 

Kendimi uçurum kenarında gibi hissediyor, her rüzgar estikçe uçuruma bir adım daha yaklaşıyordum. Anne ve babamın tek tek gözlerinin içine baktım. Gözlerindeki akan nehirle yere eğilmişti başları. Bir süre onları izledikten sonra Barkın'a döndüm.Ağlamıyordu. Dimdik karşımda beni izliyordu. Gözlerindeki umudu görebiliyordum, her zamanki gibi ışıl ışıl umutlarla doluydu. 

Benden cevap bekleyen doktora döndüm. 

Kabul etmeli miydim? Bu kadar şanssız biriyken o şansı yakalayabilir miydim ameliyatta?

••• 

BÖLÜM SONU!

Merhabalar, nasılsınız?

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun! ♥

Artık yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz, ben de yavaş yavaş son konulara giriş yapıyorum. Kitabı bitirmek istemediğim için hiç yazasım gelmiyor ama sizi daha fazla bekletemem. :(

Yaklaşık bi' üç bölümümüz kaldı. Ben çok mutsuzum, hikayenin hiç bitmesi taraftarı değilim ama zamanı gelince veda etmek gerekir. 


Sizi çok seviyorum

UMUTSUZ VAKA  ღ uçmayı bilmeyen kelebekOnde as histórias ganham vida. Descobre agora