44. Bölüm ║''İlkbahar çiçekleri.''

2.2K 143 108
                                    

Hoş geldiniz.

Keyifli okumalar diliyorum.

Oy ve yorumlarınızı bırakırsanız beni çok mutlu edersiniz. ♥

••• 44. Bölüm ║ ''KARANLIĞIM DEĞİL, AYDINLIĞIM.'' •••


Parmaklarımın arasında demirden yapılmış kalemi masaya bırakıp arkama yaslandım. İçimdekileri dökebilmiş miydim bu sefer kağıda? Emin değildim ama sanki yazdıkça iyileşiyor gibiydi ruhum. 

Gözlerim koltuğa doğru kaydı. Barkın uzun boyuyla sığamadığı koltukta iki büklüm yatıyordu. Yastığın birine sımsıkı sarılmış, diğerini de kafasının altına yerleştirmişti. Kıvırcık saçları oldukça uzamış, gözlerini kapatıyordu. Benimle tanıştığından bu yana zayıfladığını da görüyordum. Benimle beraber o da üzüntü, stres, hüzün içindeydi sürekli. Sanki ikimizin üstünde de kara bulutlar vardı ve yalnızca ikimiz bir aradayken terk ediyordu varlığını. Ne zaman yalnız olsam ruhumu dahi ele geçiren güçlü bir buluttu bu. Barkın'ın kardeşinin anlattığına bakılırsa Barkın'da da durum pek iç açıcı değildi. 

Bir araya geldiğimizde iyiydik, gülebiliyorduk. Belki de ruhların uyumuydu bu. Sanki yıllar boyu onu tanımak için hayata gelmiş gibi hissediyordum. Hayatımın öncesinde bomboş bir hayatım varken, onu tanıdıktan sonra ilkbahar çiçekleri açmıştı gönlümde.

O ne kadar gönlümde ilkbahar çiçeklerini yeşertse de hayatımda bir o kadar sona doğru gitmeye başlamıştı. Güzel miydi peki? İçimdeki bu bilinmez duyguların dışa vurumu beni rahatsız etse de hak etmişti sevilmeyi. Sevildiğini bilmeyi de.

Lakin..

İçimi burkan bir detay vardı ki, içten içe beni çok üzüyordu.

Bunca zamandır onu tanımaya hiç çabalamamıştım. Hep kendi hüznümün toprağında kendi çukurumu kazmış, kendi ellerimle gömmüştüm kendimi. Ölmek için yaşadığımı düşünüp saçma sapan düşünceleri aklıma kazırken, Barkın'ın neden yanımda olduğunu hep unutmuştum. Onun bana bana verilmeyenlere rağmen bir hediye olduğunu hep unutmuştum. 

O benim yanımda olmak için canla başla çabalarken ben hep sorgulamıştım onu. Korkup kaçmıştım. Ben kaçtıkça o da benim peşimden gelmeye devam etmişti. Yorulduğunu hissediyordum en nihayetinde. 

Günlük bir sürü plan yapıp bana verdiği sözleri sürekli yerine getiriyordu. Siyah gülü hatırladıkça bir yanım mutlu olsa da diğer yanım hep buruktu. O bana verdiği sözü yerine getirmişken ben sözümü tutabilecek miydim? Onunla beraber Kızıl Ay'ı seyredebilecek miydik?

İşte, bunun bilincine vardığım an.. Ölmek için değil de, yaşamak için birçok sebebimin olduğunu anlamıştım. 

Ölümüm için gerekli sebeplerim vardı, doktorum tarafından açıklanmıştı ama ben.. Ben o an düşünürken fark etmiştim yaşamayı ne kadar istediğimi. Barkın'la geçirdiğim her andan ne kadar tat aldığımı, onunla olmak için ne kadar çaba sarf etmek istediğimi. Ben ölmeyi reddediyordum! 

Önümdeki kağıt parçasının arkasını çevirdim, parmaklarımın arasına tekrar kalemi geçirip kağıdın üzerine içimden geçen o cümleyi fısıldadım. 

''Ölmek için değil, yaşamak için varsın Meva.''

•••

UMUTSUZ VAKA  ღ uçmayı bilmeyen kelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin