10. Bölüm ║ Teşekkür

8.1K 1.2K 262
                                    


♥ Keyifli okumalar diliyorum. ♥

••• 10. Bölüm║TEŞEKKÜR •••


Ağzını aralayıp mırıltıyla karışık bir şeyler söyledi, söylediği şeyi kulağım işittiğinde ise beynimden vurulmuşa dönmüştüm.

''Sende ölürsen ne yapar bu kalp?''

Bununda kafasına güneş geçti herhalde, nerede görülmüş yürüyemediği için ölen biri?

Belime zincir misali tutulmuş ellerini tutup, ''Şey, sandalyeye bırakır mısın? Sonrasında da bir su alalım senin için.'' dedim. Başıyla onayladıktan sonra ellerini belime yerleştirip yavaşça sandalyeye bıraktı. 

İç geçirip, ''Az önce arkadaşlarımla tanışamadın. Buralarda küçük ama dinlenme tesisini andırmayan bir dükkan var. Basketbol oynadıktan sonra genelde orada takılırız. Seni de götüreyim istersen, hem güzel bir tanışma yaşamış olursunuz bu sefer.'' dedikten sonra arkama geçip sandalyeyi ilerletmek için hazırlandı.

''Peki ya Bulut? Aramız pek iyi değil onunla.''

Dediğime karşılık gülümsedi. ''İyi biridir, terslenmeye pek alışkın değildir. Sende düşman gibi bakma çocuğa.'' diyerek melodik bir kahkaha attı.

Sanırım haklıydı, sadece başımı sallamakla yetindim, hoş yapabileceğim başka bir şey de olmuyordu hiçbir zaman ona karşı.

Barkın'ın yardımları sayesinde basketbol sahasından çıkmıştık. Barkın, sandalyeyi hızlandırdığında ise nefesim kesilecek sanmıştım.

''Ne yapıyorsun? Aklını mı kaçırdın? Ya düşersem? Komaya girersem hesabını kim verecek?''

Dediğime karşılık melodik bir kahkaha tuhafı daha patlatmıştı.

''İyi peki, kaplumbağa hızında mı gidelim öyleyse?'' deyip bana doğru eğildiğinde anında kafamı salladım, tekrar gülümseyip beni başıyla onayladı.

Gülüşünde ölmek istiyordu insan.


•••



Bulut, ''Bol acılı kebap var mı?'' dedi elindeki menüye bakmaya tenezzül etmeden. Masada oturanlar Bulut'a 'Kafan mı güzel senin?' bakışı atarken gülerek, ''Küçük bir dükkanda kebap arıyorsun.'' diye ekledim oturduğum sandalyede arkama iyice gerinerek.

Barkın, elinde poşetle dükkana girdiğinde meraklı çift bakışlar ona dönmüştü. Gözüyle etrafı taradıktan sonra gözü bizim masayı bulduğunda poşetleri omzunun hizasına kaldırıp sallayarak yanımıza gelmek için harekete geçti. Bulut, Barkın'ın gelmesini beklemeden ayağa kalkarak poşetleri kaptığı gibi yerine geri oturdu.

Poşetin içine baktıktan sonra kafasını tavana çevirerek ''Vallahi kebap! Allah'ım beni duyacağını biliyordum, bir gün telafi ederim cidden bak.'' dedi umutla tavana bakmaya devam ederken. Vahiy falan mı bekliyordu anlamıyordum ki.

Poşeti elinden aldığımda bakışları ani bir hareketle bana dönmüştü. İşaret parmağımı alnına bastırıp kafasını ittikten sonra poşetlerin içinden kebapları çıkardım. Beyaz gömlek ve simsiyah  mutfak önlüğüyle tezgahın önünde bekleyen garsona, ''Bakar mısınız?'' diye seslendim. Gözleri bana döndüğünde kafasını sallayarak seri adımlarla masaya ulaşmıştı. Gülümseyerek, ''Ayranınız vardır umarım?'' dedim soru sorar biçimde. Kafasını sallayıp, ''Tabii ki efendim,'' dediğinde masaya dönüp sırayla saymaya başladım. 

UMUTSUZ VAKA  ღ uçmayı bilmeyen kelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin