46. Bölüm ║''Rüyalar unutulur.''

1.4K 121 49
                                    

Hoş geldiniz.

Tatilde olduğum için uzun bir süre bölüm paylaşamadım, tekrardan sizinleyim. ♥

 Keyifli okumalar diliyorum.

Oy ve yorumlarınızı bırakmayı unutmayın, hepsini okuyorum ♥

•••  46. Bölüm ║''Rüyalar unutulur.'' •••

''  11. GÜN. ''


Yaşadığımız bu evrende sustukça bir şeylerin çözülmek yerine daha da kördüğüm olduğunu görmüştüm. Birileri tarafından susturulan, gelecek nesillerini de kendi korkuları yüzünden böyle yetiştiren bir nesildik. Susupta kazanan kimse yoktu bana göre. Susan herkes hep biraz da olsa kayıp içindeydi çünkü susmanın yanı sıra kendi benliğini de katlediyordu. Susan sadece dil değildi, düşüncelerdi, kalpti, hisleriydi herkesin.

Benim sustuğum şey, başkalarına karşı değildi. Ben hep kendime susuyordum. Ruhumdaki bu karaltıya karşı hep susarak, boyun eğmeye kalkışarak bir şeylerin yolunda gideceğini ya da o yolun ölüm olduğunu düşünmüştüm. Ben susarken konuşan içimdeki ses, ben konuşmaya çalıştığımda elleriyle ağzımı sımsıkı kapıyor gibiydi. Ben sustukça kendini daha da yüceltiyor, ruhumda zelzeleler koparıyordu. Beni yenmeye çok yakın olduğu bu zaman zarfında ona karşı susmamaya karar vermiştim. 

Hep bir kararsızlık içinde olan, doğru mu ya da yanlış mı yaptım diye düşünen ben, bu konuda kararsızlık içinde kalmamıştım. Doğduğum andan itibaren bir savaş içerisine girmiştim. Herkesin bir imtihanı vardı, benimkisi ise iç dünyamla olan savaşımdı bana göre. Bunca zamandır onu yenemesem de bundan sonra bir şeylerin değişeceğine dair bir inancım oluşmuştu. 

Bedenim acı içinde yanmasını umursamayarak avucumun içinde sımsıkı tuttuğum domino taşına çevirdim gözlerimi. İsminin 'inanç' olduğu domino taşıydı bu. Barkın'ın yan yana koyduğu taşlar arasında en değerlisi buydu. Gelecekten gelen her şeyi kaderime yorup kabul eden ben, şu anda içimdeki yaşama inancıyla bu domino taşına bakıyordum. 

O sadece bir domino taşı mıydı? Hayır.

Hayatımdaki en güzel insanın bana verdiği en güzel mesajdı. Ben yine geç anlamıştım belki de, yormamıştım kafamı. Alışmıştım ama geç kalmaya. Geciktikçe güzelleştiğini gördüm bir şeylerin, filizlenen tohum gibi. 

Domino taşını bir müddet daha izleyip komodindeki diğer taşların yanına koydum. Elime telefonumu alıp Barkın'ı aradım. Dördüncü çalışta açmıştı.

''Meva? Bir şey mi oldu?'' 

Sesi tedirgindi. Dün gece Kızıl Ay'ı boyadıktan sonra ağrılarım iyice artmış, kendimi en son yatağımda bulmuştum. Ben ne kadar kötüysem o benim katbekatım kötü oluyordu. Kaç gündür yaşadığımız olaylardan dolayı tedirginliği hâlâ sürüyordu. Yüzündeki endişeyi görmemek için her şeyimi verebilirdim. Onu daha fazla üzmemek adına bedenimdeki acıyı dile dökemedim. 

Mırıltıyla, ''Uyuyor muydun? Sesin uykulu geliyor.'' diye sorduğumda cevabı gecikmemişti.

''Yok, hayır. Stajla ilgili birkaç dosya doldurdum da. Bu ay sonunda stajım bitiyor. Sevdiğin adam kendi ayakları üzerinde durmaya başlayacak."

UMUTSUZ VAKA  ღ uçmayı bilmeyen kelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin