Bölüm 57 - Faydasız Kaçış

20.8K 1.2K 75
                                    


Yattığım yerde yorgun bir nefes bıraktım. Göğüs kafesim sıkışıyor, parmaklarım karıncalanıyordu. Beynimde bin bir türlü düşünce, Leyla'yla ve Doğan'la yaptığım konuşmalar parça parça sanki tekrar tuşuna basmışım gibi hiç durmadan dönüp duruyordu. Doğan'ın yanından ilk iş Amelya'nın odasına uğramış ve Letafet kalfadan bu gece Amelya'yı onun yatırmasını rica etmiştim. Emektar kadın hiç âdetim olmadığı halde böyle bir şey istediğim için şaşkınlık ve endişeyle iyi olup olmadığımı sormuş ben de başımın ağrıdığını ve hemen yatacağımı bahane etmiştim. Kalfa neyse ki durumu çok fazla üstelemeden beni salmıştı. Odama geçer geçmez kendimi yatağa fırlatmış ve derhal Leyla'yı aramıştım.

Leyla'ya bütün olanları en başından hafızam elverdiği müddetçe Doğan'ın bana söylediği her şeyi aktarmaya çalışarak bir solukta anlatmıştım. O kadar karmakarışıktım ki acilen Leyla'nın tavsiyelerine ihtiyacım vardı. Bir yanım da can arkadaşımın verebileceği kötü tepki olasılığına karşı küçük bir kız kadar heyecanlı ve endişeliydi. Fakat Leyla hiç ummadığım bir tepki vermiş ve suçlu bir sesle bana Serhat'ı anlatmıştı. Görünüşe bakılırsa onun da arası Ömer'le bu konu yüzünden limoniydi. Olanlardan kendini sorumlu tutuyordu çünkü Ömer'e Serhat'tan bahsetmek gibi bir hata yapmıştı ona göre.

Serhat'ın Doğan tarafından etkili bir şekilde ortadan kaldırılması bende beklenmedik bir etki yaratmış ve gözlerimi açmıştı adeta. Doğan'ı gerçekten çok seviyordum ama böyle tehlikeli bir adamla birlikte olamayacağım gerçeği yüzümde patlayan, uyandırıcı bir tokat etkisi yaratmıştı. Yaptığı işi bir kenara koyarsak, ki çok büyük bir şeyi görmezden gelmiş olurdum daha birlikte olmadan Serhat'ı ortadan kaldıran adam kim bilir evlendikten sonra kendi kafasına uygun bulduğu şekilde neler yapardı. En iyisi daha önce de karar verdiğim gibi gitmek ve Doğan'ı, Amelya'yı, bu evi unutmaktı. Saçmalıyor muydum? Evet. Hayatımın hatasını mı yapıyordum? Belki. Haklı mıydım? Yüzde yüz haklı olsam içim böylesine huzursuz olmayacaktı muhtemelen. Fakat kararımı vermiştim.

Leyla'yla enine boyuna konuşup bir sürü olasılığı değerlendirmiştik. Gündüz vakti kaçamazsın demişti Leyla. Bahane uydurup gitmeye çalışırsan da Doğan anlar. Aklıma sabah gün ağarmadan ve herkes uyuyorken gitmek fikri gelmiş fakat bundan hemen vazgeçmiştim. Zira çok büyük bir ihtimalle dış kapıda nöbetleşe dikilen korumalar vardı. Özellikle silahlı saldırıdan sonra Doğan'ın güvenliği çok daha sıkı hale getirmiş olması kuvvetle muhtemeldi. Sonunda aslında çok basit olan çözümü yine canım arkadaşım sunmuştu bana. İzin günü.

İki gün sonra izim günümdü ve ben evden dikkat çekmeyecek miktarda alabildiğim kadar eşyamı alacak ardından da sanki herhangi bir izin günümmüş gibi elimi kolumu sallaya sallaya ön kapıdan çıkacaktım. Leyla o zamana kadar en azından herkesle rahatça vedalaşabileceğimi söylediğinde kalbim sıkışmış ve gözlerim dolmuştu. Evet, karar benimdi ama bu kolay olduğu anlamına gelmiyordu. Kimseye bir şey söyleyemeden vedalaşmak zorunda olmak da cabasıydı. Amelya, Letafet kalfa, Pierre ve Doğan... Hepsi hayatımın bir parçası olmuştu bu kısa süre zarfında. İnsan kedisine köpeğine bile alışıyorken bunca şey paylaştığım ve sevdiğim insanları arkamda bırakmak çok, çok zordu. Gözlerimi tavana sabitlediğim noktadan ayırarak yatak odamın içinde gezdirmeye başladım. Burada bile ne çok anım olmuştu. Kah ağlayarak kah gülerek... Geldiğim ilk gün odamı Leyla'ya büyük bir heyecanla anlatışım aklıma geldiğinde dudaklarıma buruk bir gülümseme yerleşti. Yeniden derin bir nefes bırakıp gözlerimi yumdum. Önümde sonuna kadar değerlendirmem gereken iki günüm vardı.

-----------------------------------------------------

"Kuzum?"

Arkadaşımın seslenişiyle daldığım yerden çıkarak etrafa yeniden gören gözlerle bakmaya başladım. Leyla'nın oda balkonunda oturmuş çay içiyor ve kek yiyorduk. Daha doğrusu ben Leyla'nın zorlamalarıyla boğazımdan aşağıya ittiriyordum kekleri.

Bu Nasıl Dadı (Tamamlandı)Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ