Bölüm 11 - İkinci Görüşme

26.5K 1.5K 29
                                    


Letafet kalfa Amelya'yla beni baş başa bırakıp küçük kızın yemeği hazırlamaya gitmişti. Amelya'nın beni görünce sevinçle bacağıma sarılması ve ilk karşılaştığımızdaki ürkekliğini yitirmesi beni çok mutlu etmiş ona, söz verdiğim üzere onunla oynamaya geldiğimi söylediğimde oradan oraya koşturarak oyuncaklarını önüme yığmıştı. Şimdi, yerde karşılıklı oturmuş gülüşerek ahşap küpleri renklerine göre üst üste diziyorduk ki odanın kapısı tıklatıldı ve Pierre başını içeri uzattı.

"Doğan Bey sizi çalışma odasında bekliyoğ."

"Hemen mi?" diye sordum Amelya'yı işaret ederek. "Kalfa yemek hazırlamaya gitti, Amelya'yı yalnız bırakamam."

Pierre başını sallarken bir an sonra geri çekildi ve kapı sonuna kadar açılıp içeri Letafet kalfa girdi.

"Sen git oğlum, geldim ben."

"Hah, kalfa tam zamanında geldin." Dedim. Ardından meraklı gözlerle bizi dinleyen küçük kıza döndüm gülümseyerek. "Amelya'cım- benim biraz gitmem gerekiyor ama hemen döneceğim."

Amelya tasasız bir şekilde başını salladıktan sonra dikkatini yeniden önündeki küplere çevirdiğinde ayağa kalktım ve hala kapıda dikilmekte olan Pierre'e,

"Çalışma odasının yerini gösterebilir misin?" Diye sordum.

Pierre sırıtarak,

"O yüzden bekliyoğum. Hadi gel." Dedi ve arkasını dönerek merdivenlere doğru ilerlemeye başladı.

Giriş katında, evin epeyce arka tarafında kalan kısmında, bir kapının önüne geldiğimizde Pierre durdu ve kapıyı başparmağıyla işaret ederek,

"Burası." Dedi.

"Teşekkürler." Dedim gülümseyerek. "Kalfa sağolsun bugün bana evi gezdirdi ama bu tarafa hiç getirmemişti."

Pierre gülümseyerek başını sallayıp uzaklaşırken önümü döndüm ardından derin bir nefes aldım ve hafifçe kapıyı tıklattım. Kim bilir belki de sevgili patronumla ikinci karşılaşmamız daha iyi geçerdi.

İçeriden gümbür gümbür bir girin sesi yükseldiğinde dizlerim istemsizce titremeye başlamıştı. Kendine gel Selin kızım koskoca kadınsın sen! Alt tarafı biraz asabi bir adam, nesinden korkuyorsun?! Dedim içimden kaşlarımı çatarak.

Kapıyı açıp usulca içeriye girdim. Çalışma odasının nikotin kokulu havası ciğerlerimi doldurduğunda yüzümü buruşturmamak için kendimi zor tutmuştum. Adamın ikiyüzlülüğü de böylece ortaya çıkmış oluyordu. Benim sigara içmem yasaktı ama maşallah kendisi baca gibi tütüyordu. Düşüncelerimi kovmak istercesine başımı iki yana sallayıp belli ki herkesin çekindiği bu aksi adamı incelemeye başladım bir an elimde olmadan.

Şu anki Doğan Bey'le dün iş yerinde gördüğüm adam arasındaki tek fark dekorun değişmiş olmasıydı. Tıpkı dünkü gibi oradaki varlığımı fark ettiğini gösteren tek bir mimik, hareket dahi yapmadan önündeki laptopda konsantre olmuş bir şekilde bir şeylere bakıyordu. Acaba içeri girdiğimi belli etmek için öksürse miydim? Ya da-

"İnsanlara dik dik bakmak sizde bir alışkanlık mı yoksa bu şerefe bir tek ben mi nail oluyorum?"

Tavşanın fara yakalandığı gibi ben de bir anda bana odaklanan kömür karası gözlere takılıp kalmış, ne diyeceğimi bilememiştim. Adam beni bir süre daha delici bakışlarıyla süzdükten sonra sabırsız bir şekilde içini çekerek masasının önünde duran taba renk, deri koltuğu işaret etti.

"Oturun."

Hızlı adımlarla işaret edilen yere gidip koltuğun ucuna tünedim.

"Ben- affedersiniz." Dedim kekeleyerek. "Çalışmanızı bölmek-"

Elini kaldırıp beni susturduğunda yutkundum. Bu adamın karşısında bana bir haller oluyordu ya hayırlısı. Kendimi sanki ilkokul öğretmenimin karşısında tahtada sözlü oluyormuş gibi hissediyordum. Dilim dolanıyor, iki lafı bir araya getiremiyordum resmen.

Gözündeki okuma gözlüğünü çıkartıp- evet maalesef gözlük, şeytani yakışıklılığını azaltmak yerine kat kat artmıştı- masaya bıraktı ve oturduğu yüksek arkalıklı patron koltuğunda geriye yaslandı. Yorgun bir şekilde burun kemerini sıkarken gözleri bir saniye kapanmış ardından yeniden öne doğru eğilerek ellerini masasının üzerinde birleştirmişti.

"Amelya'yla iyi anlaştığınızı duydum." Dedi.

Başımı sallarken Letafet kalfanın yemek sırasında neden yukarı çağrıldığını da böylece anlamıştım.

"Evet, bir sorun çıkmadı. Fakat-"

"Evet?"

"Beni diğer bakıcılarında olduğu gibi düşman olarak görmemesi için şimdilik ona kendimi sizin tanıdığınızmışım gibi gösterdim. Amelya, zeki bir kız. Eminim zamanla buradaki varlığımın asıl amacını anlayacaktır fakat şu an için bakıcı olduğumu bilmese iyi olur."

"Anlıyorum." Dedi yüzü alaylı bir ifadeye bürünürken. "Pekâlâ, şimdilik söyleyeceklerim bu kadardı. Gidebilirsiniz."

Başımı sallayıp oturduğum yerden kalkarak kapıya gittim. Açmak üzere elimi uzattığım sırada kinayeli bir ses,

"Selim Bey-" dedi arkamdan.

"Buyurun."

"Bir daha merak ettiğiniz bir şey olduğu zaman direkt bana sorun, başkalarından öğrenmeye çalışmayın."

Tepem atarken, sinirim boğazıma kadar yükselmişti. Küstah adam!  Anlaşılan Letafet kalfa sadece Amelya'yla anlaşmamızı değil, Pierre'le olan konuşmamızı da yumurtlamıştı. Ağzımı açıp bir şeyler söylemek, onun o sakin ifadesini yüzünden silmek istiyordum fakat Leyla'nın sözlerini hatırladım. Bunun gibi hem maaşı yüksek hem de bedava kalacak yer veren başka bir iş bulamazsın demişti. Kahretsin ki haklıydı da. Bu yüzden dilimin ucuna kadar gelen sözleri yutup ifademden bir açık vermemeye çalışarak başımı salladım.

"Anladım, Doğan Bey."

........................................................................

Lütfen oy vermeden gitmeyin canlar, rica ediyorum :D

Kendinize iyi bakın ;)

NOT: Bölüm görselinde Doğan beyimizin çalışma odasını bulabilirsiniz ;)

Bu Nasıl Dadı (Tamamlandı)जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें