Bölüm 33 - Mafyanın Talihsiz Dadısı

22.1K 1.1K 70
                                    


Gerçek suratıma bir tokat gibi çarptığında nefesim boğazıma düğümlenmiş soğuk soğuk terlemeye başlamıştım. Buradan bir an önce uzaklaşmalıydım. Panikle, hareket ettirmeye çalıştığım bacaklarımın adeta bir jöleye dönmüş olduğunu fark ettim. Az önce birinin infazına kulak misafiri olmuştum! Patronum da bu işin bir parçası mıydı!? Bacaklarım hareket etmiyordu! Düşüp bayılmak ve korumalara yakalanmak istemiyordum! Ölmek istemiyordum! İstemiyordum!

Kafamda bunlar gibi bin bir türlü düşünce, beynimi tırmalıyor her biri bir diğerinden önce düşünülmek için yarışıyordu sanki. Bacaklarıma kımıldamaları için gözlerimle yalvarıyor ve bu esnada tek bir çıt çıkartmamaya çalışıyordum. Tehditkâr yaşlar göz pınarlarıma dolarken koridorun ortasında iki büklüm olmuştum. O an yataktan hiç çıkmamış olmayı diledim. Kaçarım yoktu. Ya birazdan kapı açılacak ve patronum tarafından yakalanacaktım veyahut korumalardan biri köşeyi dönecek ve beni bulacaktı.

Sakin ol! Dedim içimden. Nefes al ve sakin ol! Birkaç saniye sadece nefes alıp vermeye odaklanıp vücudumda başka hiçbir yeri oynatmaya çalışmadım. Ardından önce sağ bacağımı sonra da sol bacağımı yavaş yavaş kıpırdatarak ilerlemeye başladım. Şükran duygusu ılık bir rüzgâr gibi bütün vücudumu sararken ufak adımlarla merdivenin en alt basamağına gelene dek hiç durmadan yürüdüm. O kısacık merdiveni çıkmak bana bir ömür kadar uzun gelmiş ama sonunda odama ulaşmıştım. Yatağıma kadar sarsak adımlarla ilerledim ve ardından oraya yığıldım.

.....................................................

"Leyla!"

"Selin?"

Leyla'nın uyku dolu şaşkın sesi kulaklarıma ulaştığında büyük bir oh çektim. Kâbus görerek uyanmış ve saatin erken oluşuna aldırmadan aramıştım kuzumu. İyi olduğunu duymam gerekiyordu. Ben tüm bunları düşünürken sessizliğimi yanlış anlamış olan arkadaşım bu defa tamamen ayık bir sesle, panik halinde konuştu.

"Selin, iyi misin? Cevap ver."

"Canım, iyiyim dur. Anlatacağım."

Bu defa ohlama sırası ondaydı. "Ödümü patlattın be kızım. Bir şey oldu zannettim. Hoş bu saatte- bakayım saat kaç? Sabahın yedisinde herhalde bir şey olmasa aramazsın."

"Oldu oldu. Ay Leyla." Dedim. "Bilsen, neler oldu." Yatakta doğrularak elimi alnıma götürdüm. "Seni rüyamda gördüm. Bir gemideydik, her şey çok güzeldi. Sonra bir anda Doğan Bey gelip seni vurdu."

Karşıdan bir kıkırdama sesi geldiğinde kaşlarım çatıldı.

"Ah be kuzum, iyiyim ben merak etme. Her şey yolunda. Sen bu Doğan Bey'i sanki biraz fazla takıyorsun kafana. Evet, adam sinir bozucu bir zorba ama-"

Gözyaşlarım geri gelirken,

"Leyla..." diyebildim sadece.

Bir anlık sessizlikten sonra,

"Yeni bir şeyler oldu, değil mi?" diye sordu arkadaşım. "Bu rüyayı sadece geçen gün olanlar yüzünden görmedin."

Leyla'nın muhakeme gücüne hayran olmamak elde değildi. Her şeyi yalnızca ses tonumdan anlayıvermişti. Bütün olanları sanki ikinci bir rüya görmüşüm, gerçekte hiç biri yaşanmamış gibi hissederek bir çırpıda anlatmayı bitirdiğimde,

"Bunlar gerçekten oldu mu? Rüya olmadığına emin misin?" diye sordu kararsız bir sesle. "Sonuçta, ilk defa böyle bir silahlı saldırıya maruz kaldın, etkilen-"

Elim yine de beynimin bana oyun oynamış olabilme ihtimaline karşı yüzüme gittiğinde maskemi orada buldum. Bundan daha büyük bir kanıt olamazdı sanırım.

Bu Nasıl Dadı (Tamamlandı)Where stories live. Discover now