29 - "Ayrılık"

530 18 0
                                    

2 HAFTA SONRA

Günlerden cumartesi ve ben Yozgat'tın yollarını tutmuş annemin isteğiyle yanına gidiyorum. Son geçirdiğim onbeş gün en unutulmaz anılarımda kendine bir yer edinirken onlarsiz bir hayata adapte olabileceğinden emin değildim. Nerede yeni bir adım atıp temiz bir sayfa yenilemek istesem hep bir şekilde sorunlarım hatta baya baya aptallıklarım engelin en karanlığıyla yolumu kesti. Annem var özlediğim bunun için rahat hissediyorum. Birde kan bağım olan insanlar ki zoraki bir sevgi çerçevesinde iletişim kurabiliyorum. İşte en çok bu konu canımı yakıyor. Bu zamana kadar düştüğünü an seyirci olmayı yeyleyen insanlar bu defa iğneleyici bakışlarını artı sözlerini eksik etmeyecekler... Eminim. Otobüsün camına başımı yaslayıp eski radyodan gelen Volkan Konak'ın Cerrahpaşa şarkısını dakdigim sırada hüzün ve ayrılıklar bana eşlik ediyorlardı. Birde güneşin tam batıya yol aldığı saatlerde kalbim İyiden iyiye sıkışmaya başlamıştı. Ya boğazımdaki düğüm, o neyin nesiydi? Gözde'yi ve diğerlerini bıraktım diye mi böyle oldu. Şarkının sözlerine kendimi kaptırmış ve uykuya dalmıştım. Başımı dayadığım cama öyle kuvvetli vurdum ki acıyla inleyerek başımı tutup gözlerimi açtım.
Otobüs durmuş yolcular iniyordu. Kendimi toparlayıp koltuktan kalkmak üzereyken tlefonumun sesi geldi. El çantamın on cebinden telefonumu çıkarıp gülümsedim. Gözde arıyordu. Bir Gözde iki annem başka kimsem yok sanki...

"Gözde!"

"Zeynep nasılsın, neredesin?"

"Şimdi geldim. İyi sayılırım sen nasılsın?"

"Nasıl iyi sayılırsın sancın falan mı var?"

"Yok, tam olarak öyle değil ama... Ben sizi çok özledim!" Dedim ağlamak uzereydim.

"Ah kıyamam canım ya! Ya biz, bizde seni daha çıkmadan özledik! bizdemi gelsek ki?" Gözde'nin konuşmasına yarım ağız gülerken yanağımdan süzülen yaşlarla dudağım aşağı kıvrıldı.

"Sen ağlıyor musun?" Hıçkırık yoktu ama anladı.

"Yok ağlamıyorum öylesine bişey işte."

"Ver birde ben konuşayım özledim karımı!" Ali'nin sesi kulağıma dolarken annesinin sesini duymuş bebek gibi mayıştım. Sevindim.

"Ali!" Ali, Gözde'yle anladığım kadarıyla benimle konuşmak için savaş veriyordu.

"Alo karıcığım, Nasılsın?" Asla uslanmayacak bir çocuk gibiydi Ali, yaramaz ve şımarık!

"İyiyim Ali sen!?"

"Bende iyiyim de bebeğimiz nasıl?" Elimi karnıma koyup tuttum ve gülümsedim

"O'da iyi!"

"Tarık, abi al birde sen konuş!" Sanırım Ali telefonu Tarık'a uzatmıştı ve bir süre sessizlik oluştu. Biraz daha ve biraz daha... nedensizce bu sessizlikten mutlu olmuştum dudaklarım yana genişlerken bir nefes geldi diğer taraftan, kalbimi hızlandırmaya yetmişti.

"Kendine ve ona iyi bak!" Görebilecekmiş gibi başımı salladım. Ne mutlu! beni olmasada kızımı düşünüyordu. Yinede gülümsetti beni.

"Tamam."

"Alo, canım."

"Gözde şimdi kapatmam lazım. Yine görüşürüz kendinize iyi bakın."

"Sen bizi düşünme annenle mutlu bir hayat sür güzelim kendine ve İncimize iyi bak görüşürüz!" Gözümden bir yaş akarken dudaklarımı birbirine bastırıp gülümsedim.

"Görüşürüz!"


Otogarda elleri yeleğinin cebinde annem ve annemin yanında yengem ile amcam, beni bekliyorlardı. Annemi haftalar sonra görmek beni mutlu etmişti fakat içimde bir burukluk vardı.

"Kızım!" İlk seslenen annem oldu. Arkasından amcam ve yengem geldiler. Amcam elimdeki valizi alırken arkamıza takıldı. Ortalarına beni alan yengem ve annem arabaya doğru ilerledik. Arabada amcamın yeni aldığı eve yakın koyu sohbetimiz sessizliğe büründü. Amcam kapıyı açıp ön koltuğa yanıma koştu. Ön tarafa sarsmamak için beni oturtmuşlardı. Kapı açılıp ayağım toprağa tekrar değdi ve içimdeki burukluk yerini yangına çevirdi.

"Zeynep kızım, basamaklara dikkat et!" Amcam üst kata çıkan merdivenler konusunda uyarısında bulunup arkamdan devam etti. Annem kolumdaydi zaten bu kadar ilgiye ne gerek vardı.

"Kuzen naber? hoşgeldin!" Kuzenim Ferda boynuma sarılıp yanaklarımı kocaman dudakları arasına alıp içine çekerken teyzem Ferda'nın koluna bir cimcik attı. İnleyerek geri çekilen Ferda acıyan kolunu tutmuş teyzeme laf yetiştirmeye çalışıyordu.

"Ferda gızım biraz dikat et gız gebe!" Sonunda babannemde konuşmuştu. Eniştem, halam, kızı Gamze, teyzem ve küçük teyzem, ve yeniden amcam ve yengemle selamlaşıp yerime geçtim. Hepsi sessizce beni izliyorlardı. Annem farkına varmış ki bana göz attı.

"Gel kızım odana çıkarayım seni!"

"Zeynep nerede kalacak yenge?" Bu soru halamın kızı Gamze'den gelmişti. Ben daha yeni gelmişim kızın derdine bak! 'müsaaden olursa tepende!' demek istedim soğuk mesrubata ama dili zehirli yılandan farksız eminim her akraba ortamında bundan bir kaç tane vardır. Kimsenin kafası karışmasın, evet akrabalarım beni seviyor yani annemi ve babamı onların hatırına böyle davranıyorlar. Sevim teyzem ve Sevgi teyzem bir sokak aşağıda komşular. Babaannem ise burada kalmıyor normalde onun kendi, dede yadigarı küçük bir evi var. Köyde yaşıyor ve hastaneye gitmesi gerektiği için amcam kendi evine getirmiş. Annemle beraber halam ve teyzemin alt üste oturduğu eve doğru gittik. Annemin morali bozuktu. Böylesine suratsız insanların arasında normal olabilecek kadar boşvermeyi bilen bir insan olmadı annem. Teyzemlerin evlerinde kış hazırlıkları olduğu için halamların evine gitmiştik. Halam ve eniştemin evleri kira ve küçüktü. 2+1 dairedeler ve onlar zaten 4 kişilerdi. Ben malesefki Gamze'nin odasında kalmak zorundaydım. Bir küçük baza vardı ve geriye kalan heryer dağınıktı. Elimdeki valizi bazanın altına tıkıştıtıp karnımdan tutarak geri odadan çıktım.

"Gel kızım, böyle otur." Eniştem beni salondaki küçük koltuğa oturmam için yönlendirdiği zaman gülümsemeyle karşılık verip gösterdiği yere oturdum.

"Kızım biraz dinlenseydin!" Halam oturma odasına girerken annemin nerede olabileceğini düşündüm.

"Hala annem nerede?"

"Kızım, annen yeni eviniz için ev sahibiyle görüşmeye gitti. Birazdan gelir sen rahatına bak hatta git biraz uyu yol yorgunusun sen." Dudaklarımı birbirine bastırıp hafifçe gülümsedim ellerimi bacaklarımın arasına alıp ilk defa gördüğüm halamın evini baştan sona her karesini süzdüm.

"İyi ozaman ben biraz yatayım." Halam ve eniştem arkamdan beni onaylayıp yandaki komşuların kış kurutmaları hakkında konuşmaya daldılar. Gamze'nin odasına girdim ve küçük el çantamdan kulaklığımı çıkarıp telefonuma bağladım. En sevdiğim şarkı olan Murat Boz'un 'Özledim!' şarkısını açıp gözlerimi yumdum nedendir bilinmez hayalime o geldi. İlk gördüğüm an ki çatık kaşları, pürüzsüz yüz hattı..

Ben özledim galiba seni bu yüzden bu kadar sitemlerin sen üzülme acıdan bu sözlerim karşımda görsem dolar gözlerim! Diye devam eden şarkı sozlerine kendimi kaptırdım. Gözlerim doluyor ve boşanıyor gözyaşlarım yerlerinde duramıyor akıyorlar. Telefonumu elime alıp son aramada bir cesaretle Gözde'yi aradım. Daha çalmasına fırsat vermeden geri bıraktım. Daha yeni konuştum onlarla. Onlarsiz bir hayata alışmak zor olacaktı. Ali'nin şakaları ve korumacı abi yapısı Gözde'nin arkadaş ve yeri geldiğinde apla gibi sorumluluk alması. Tarık ise kıyıya çarpan hırçın deniz suları gibi ne seviyor ne dövüyor ne belli ne belirsiz icinde kara dumanlar var sebebini hiç bilmedigim öfkesi, bana olan tutumu yaşam ile ölüm arasındaki o cizgiyi daraltıyor. Bir boğuyor bir nefes veriyor.

B.S.

❣️❣️❣️

BABAMIN GÜNAHIWhere stories live. Discover now