20. BÖLÜM-T

198 128 12
                                    

İYİ OKUMALAR...

Dokunulmaz hisleri olan, ruhu okyanus gözlü bir çocukla dolup taşmış, asi bir o kadar da deli dolu bir kızdım ben.

Bilmediğim oydu, onunla nasıl bir cümlenin içinde var olacağımı kestiremiyordum. Hangi anlamda, hangi sıfatla yanında olacaksam olacaktım; yeter ki ondan bir metre bile uzakta kalmayaydım.

Ben seni hep aynı şekile, aynı hislerle seveceğim Deniz Efe Kaya!

Anlamlandıramıyorum bu bende ki seni; aşk yeterince güçlü bir kelime gibi gelmiyor...

Yeterince acı çekip çekmediğimi bilmiyorum, yani en azından başka kızlarla gönül eğlendirmiyordu, sağına soluna bakıp kızlara bakmıyordu, her gün başka bir kıza mesaj atmıyordu, her kızla konuşmuyodu...

Deniz'in en sevdiğim özelliklerinden birisi de buydu sanırım, o dünyanın en güzel çocuğuydu bu yüzden. Her şeyiyle benim olan adam, benim dünyamdı. Onun haberi yoktu ama olsun, öğrenecekti elbet!

"Bir insan nasıl bu kadar yakışıklı, zeki, yetenekli olabiliyor bazen anlam veremiyorum!" Dedim Nihan'a doğru. Nihan ile Deniz çok iyi anlaşamasalar da elbet bu son bulacaktı, neyse ki Nihan'ın aşkıma karşı bir saygısı vardı.

"Aman ne yakışıklı ama! Benim de mavi gözlerim olsa, sesim güzel olsa ben de ülkenin en güzel kızı olurdum!" Gözlerimi devirdim, ben sırf ikisine sahip diye Deniz'e aşık değildim ama onlar sadece görüntüden ibaret sanıyorlardı. "Deniz sadece bunlara sahip bir insan değil ki, o dünyanın en iyi kalpli en masum insanı." Bazıları ona olan saplantımı sorgulamasın, ben bile sorgulamıyorum; devreler yanar yani, şantelleri atmaya ne gerek var canım?

"Allah aşkına neresi masum, seninle birlikte olsa iki gün sonra terk edip başka kızlara bakar be!" Sanırım Deniz Efe konusunda en güvendiğim yerden vuruyordu Nihan beni, Deniz kızlarla vıcık vıcık konuşan gevşek erkeklerden değildi; o delikanlıydı ama adamdı, harbi adamlardan.

"Saçmalama Niho ya, sen ondan haz etmediğin için öyle söylüyorsun! Deniz'i benim gözümde hiç görmediğin için bunları söylüyorsun, o öyle birisi değil. O benim her şeyim, o dünyanın en iyi insanlarından birisi!" Kimse fikrimi değiştiremeyeceği için bana göre hava hoştu, Deniz gelse 'Ben böyle yalancıyım, böyle kötüyüm, böyle yavşak bir insanım!' dese yine inanmazdım, gözümle görmediğim bir şeye asla ama asla inanmazdım, görsem de inanmazdım zaten!

Deniz Efe benim bu hayatta abim ve babamdan sonra güvendiğim ilk adamdı.

O benim güven çemberim.

"Her şeyim deme, bir gün onu tamamen kaybedersin hiçbir şeysiz kalırsın!" Neden kalbimi kırmak hoşuna gidiyor, azına kürekle vursam yeridir he!

"Aman sen de Mert'e olan sinirini bizden çıkarma!"

"Siz derken, olmayan sizden neyin hıncını çıkarayım acaba?"

"Niho bak ağzına ıslak terlikle vuracağım şimdi he!"

"Tamam tamam, sustum!" Diyerek eliyle dudaklarına fermuar çekip pencerenin oraya fırlattı, oradan alıyormuşum gibi yapıp cebime koydum.

"Ben sana verene kadar konuşma!" diye de uyardım. Gülmemek için ikimizde kendimizi zor tutuyorduk. Bu anasınıfında öğrendiğimiz bir şeydi ve biz hala bunu kullanıyorduk.

Deniz bizi eve bırakalı iki saat kadar olmuştu. Saat üç olmuş lakin hiç uykumuz olmadığından hala uyanıktık. Yarın her ne kadar sınav olsa da uyuyamıyorduk işte, sınav zamanından önce gelen depresyonlar..! Neyse ki sınav üçüncü dersti; o zamana kadar bin kez uykumuzu alırdık. Hatta okula ilk iki saat hiç gitmez uyurdum. Son sınıfların devamsızlığı uzamıştı, hatta ikinci yazılı sınavlardan sonra eve gönderecekler; evde ders çalışmaya devam edecektik. Bu benim için kötü olmuştu, hele Deniz'i daha az göreceğim için berbat bir durumdu.

KANKAŞK - KALBİME FISILDAWhere stories live. Discover now