16. BÖLÜM/ T

212 127 34
                                    

MEDYA: BURAK&AKSEN--MERT&NİHAN

Lütfen oy ve yorum yapmayı unutmayın...

Sessizlik...

Bazen sessizliğe hakim olmak isterdim; her yer onun sesi ile dolup taşsın, kulaklarımda onun sesi hüküm sürsün diye.

Kayıp gülüşleri ecelim oluyor, her saniye kalbime ilmek ilmek tıkanıyor gidişleri. Bazen öyle anlar geliyor ki, gidişine, arkasını bile dönmesine aşık oluyorum. İşte bu yüzden gelip gelip gitsin istiyorum.

Deniz seni çok çok seviyordum. Keşke görebilsen sende, içimde dönen ne dört duvarlar var bir bilsen. Sana her baktığımda gözlerime inen perdeyi, her soluk alışımda titreyen kalp atışlarımı, sesinin bana hoş gelen melodisinin kulaklarımda nasıl yankılandığını, seni yüreğimde her hissedişimde kahrolduğumu...

Ah bir bilsen!

Bazen düşünüyorum; senden neden vazgeçmiyorum? Vazgeçemiyorum... Sonra iç sesim devreye giriyor ve hatırlatıyor seni ne kadar çok sevdiğimi, seni ne kadar özlediğimi, yokluğunda mahvolduğumu, her nefesimde boşluk olduğunu, yarım kalmışlığımı, sonsuza dek içtenlikle gülemeyeceğimi...

Üzerimde boyundan bağlamalı koyu yeşil bir tulum vardı. Diz kapağımın üzerinde bitiyordu ve çok tatlı olmuştum. Boynuma Hilal'in sarı renkte kelebek şeklindeki kolyesini, kulaklarıma küçük kelebeklerden oluşan küpelerimi takmıştım. Saçlarımı tepemde dağınık bir topuz yapmış yanaklarıma değen bir kaç bukle kısa saçlarımla çok tatlı göründüğümü düşündüm. Makyaj olarak ise gözlerime far ve bordo ruj sürdüm.

İnsanlar bazen doğru olanı göremez, bakmak ile görmek arasında büyük fark vardır bu yüzden. Bir insana iki kişi bakıp da aynı şeyleri göremez mesela. Ben Deniz'e baktığımda kimsenin göremediklerini görüyorum, bu da benim onu gerçek anlamda sevdiğimi kanıtlayan bir şey. Bu yüzden kendimde sıkıntı bulamıyorum.

Deniz'in attığı konuma beni bırakması için Burak'ı aramıştım; aramamı meşgule atıp beni kendisi aramıştı. Aramayı cevaplayarak ona ricada bulundum ama bizim eve uzak olduğunu ve Aksen'le birlikte olduklarını söylemişti. Bende Mert'i arayarak beni bırakmasını söyledim, lakin beyefendinin işi olduğu için gelemiyormuş. Toprak'ı aradığımda ise arabanın Deniz'de olduğunu söylemişti.

Sanki bütün herkes bizim bir araya gelmemize karşıymış gibiydi. Bende herkese sinir olarak paraya kıydım ve taksi çağırdım. Bu yaptığıma sinir olsam da Deniz için değerdi, onun için her şeye değerdi.

Taksinin beni bıraktığı yer Deniz'in babaannesigilin evine yakın bir yerdi, iki katlı ahşap bir evin önündeydik. Kaç dakikadır yoldaydık ya da saattir bilmiyordum ama taksicinin beni doğru yere getirdiğine inanmak istiyordum. Etrafta bu evden başka ev yoktu ve bir tepenin üstünde ağaçlarla çevriliydi. Dua ederek aşağa indim, inmeden önce adama gelirken yanıma aldığım bütün paramı vermek zorunda kaldım tabii. Neyse ki Cahit Sonışık'ın eski karısı, evet o olaydan bir hafta sonra tek celsede kadın adamı boşadı, bizim son aylığın iki katı para vermişti, market kadına kalmıştı. Tekrar çalışmamı istese de reddetmiştim, kendime vakit ayırmam gerekiyordu.

Taksiden uzaklaşıp eve doğru adımladım; üst kattaki pencerenin orda siyah bir karaltı gördüm ve bir dakika kadar süre sonra giriş kapısı açılmıştı. Ev korku filmlerini aratmayacak türdendi, Deniz'i gördüğüm an sanki dünyanın en güvenli yerindeymişim gibi hissettim ve üstümdeki tedirginliğe son verdim. O ara da taksici Deniz'i görünce gitmişti; adam bile başıma bir şey gelecek diye korkmuş beklemişti.

Deniz burası nasıl bir yer koçum?

"Burayı ilk defa görüyorum, burası neresi?" Deniz ben içeri girmeyince kolumdan tutup içeri doğru çekmişti. O an kalbim hiç olmadığı kadar hızlı çarpıyordu; bu hızlanmanın karanlıktan mı yoksa onun çekim alanında olduğumdan mı bilemedim. Neden daha az korkunç bir ev seçmemişti ki?

KANKAŞK - KALBİME FISILDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin