「 Orion Ve Okyanus 」

1.9K 145 69
                                    

ATEEZ- Star 1117

Benim en büyük mutluluğum sensin biliyorsun.
Bir yıldıza dönüş ve bana gel.

"Hayatın en güzel bencilliğidir aşk."

Bir kitapta okumuştum bunu. Bize verilen en naif duyguymuş güya. Dürüst olmam gerekirse hayatımda bir kez aşık oldum sanıyorum o da bayan Min'e idi. Karşılık alamayınca aşk olur muydu bilmem ama canımı çok acıttığı aşikârdı. Bay Jeon'a bayan Min konusunu açamamaktan nefret ediyordum. Bilmek istemiyordum aldığım tek sevginin yalan olduğunu.

Defterimin üstüne baktığımda büyük noktacıklarla ıslanmıştı. Defterin köşesini karalamayı bırakıp sandalyemde geriye yaslandım.

Gerçekten bay Jeon'u affetmiş miydim ? Benim yerimde başkası olsa n'apardı ? Wooyoung mesela benim yerimde olsa n'apardı ? Aptal çocuk. Bütün bu işkencelerden zevk alacağına emin olabilirim ama başka bir şey vardı. Kimsenin bilmediği -ben de dahil- bir şey. Öylesine bir ilişki değildi onlarınki ve ben bu işin peşini bırakmayacaktım.

Daralmış ve biraz hava almak istemiştim. Odamdan çıktım ve bir an olsun bay Jeon'un odasının kapısına baktım. Daha sonra merdivenlerden indim ve sessizce çıkış kapısından çıktım. Bay Jeon sırf bu hareketim için beni sallandırabilirdi.

Beyaz merdivenlerin trabzanlarına tutunduğum sırada hemen alt merdivende bay Jeon'un oturduğunu gördüm, gökyüzüne doğru bakıyordu. Korkuyla yavaş adımlarla geri gitmeye başladım.

"Eşyalarını almamışsın." Kafasını bana çevirdi.

"Ne ?"

"Evden kaçmıyor muydun ?" Sesinde dalga tınısı vardı, sinirleneceğini düşünmüştüm.

"Hava almak istemiştim." Yüzüme dikkatlice baktı yalan söyleyip söylemediğimi ölçmeye çalışır gibi.

"Buraya gel." Serin rüzgar saçlarımızı uçururken tedirgin bir şekilde yanına ilerledim.

"Otur." Dediğini yaparak aramıza biraz mesafe koyarak oturdum.

Bay Jeon kafasını tekrar gökyüzüne kaldırdığında ben ellerimle oynamamaya çalışarak önüme bakıyordum.

"Böyle mi hava alacaksın ?" Kafamı ona çevirdiğimde gözlerini gökyüzünden ayırmıyordu.

"Kızmayacak mısınız ? Sizden habersiz dışarı çıktım." Bu sefer yüzüme bakmıştı.

"Ceza mı istiyorsun ?" Uzandı ve bileğimden yakalayıp beni yakınına çekti. Elleri bileğimden kayarak elime ulaştı ardından işaret parmağımı tuttu ve havaya kaldırdı.

"İşaret ettiğim yere bak." Sıcak elleri soğuk parmağımı yönlendiriyordu. Ben de kafamı gökyüzüne kaldırdığımda sadece milyonlarca yıldız vardı.

Bay Jeon yüzünü yüzüme yaklaştırdığında kafamı ona çevirdim. O ise stabil bir şekilde gökyüzüne bakmaya devam ediyordu. Ben de tekrar kafamı gökyüzüne çevirdim.

"Dikkatle baktığında elinde sopa olan bir insan varmış gibi görünen bir yıldız topluluğu var." Dediği gibi dikkatlice bakmıştım ama benzetememiştim.

"Hani nerde ?" Kafasını daha çok yaklaştırınca gözüm ona kayıyor konsantre olamıyordum. Tuttuğu parmağımla gökyüzünde bir şey çiziyormuş gibi yaptı. Görmüştüm ama daha çok ok yayını tutan bir adama benzetmiştim.

"O yıldızın adı Orion takımyıldızı." Parmağımı bıraktı ve devam etti:

"Orion, deniz tanrısı Poseidon ve Girit Kralı olan Minos'un kızı Euryale'nin oğludur. Oldukça iyi görünümlü olan Orion'un denizin üstünde yürüme gücü vardır. Bu gücü ona babası vermiştir. Bir gün Kral Oinopion'un kızı Merope'yi görür ve ondan hoşlanır. Ona yanaşmaya çalışır ancak kız onun yüzüne bakmaz. Zavallı Orion o gece içkiyi fazla kaçırır ve kıza saldırır. Bunun üzerine Kral Oinopion, Orion'u kör ederek cezalandırır. Demir tanrısı Hephaistos'un çekiç seslerini dinleyerek ona ulaşan Orion gözleri için yardım ister. Hephaistos ise oldukça doğuya gitmesini doğan güneşin taze ve iyileştirici ışınlarının gözlerini açacağını söyler. Dediği gibi de olur Orion doğuya gider ve doğan güneşin ışınlarıyla artık görüyordur. Günün birinde ay tanrıçası Artemis avlanırken Orion'u görür ve ondan etkilenerek aşık olur. Artemis evlenmeme konusunda yeminlidir ancak Orion'u gördükten sonra bu yemini bozar.

Euneirophrenia ❦ KookMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin