「 Köpek Kaçkını 」

2.5K 194 70
                                    

Park Hyo Shin- Home

Şu anda bile dünya değişiyor.
İçinde sen de ben de değişiyoruz.
Bugün yürüsem bile yarın koşmak istiyorum.

Taemin kararlı bir şekilde kapıyı açtığında dışarıda sağanak bir şekilde yağmur yağdığını o an fark etmiştim.

Yüzünün çeyreği yağmurlukla kaplanan adamı görünce içimdeki korku zelzelesinin yerini rahatlama çiçekleri açmıştı. Kapıdaki kişinin Bay Jeon'la uzaktan yakından alâkası yoktu.

"Bay Smith, sorun nedir ?"

"Lütfen yardım edin Bay Taemin. İneğim doğurmak üzere ama yavrunun çıkması muhtemel delikten kan akıyor."

Adam göz ucuyla bana üzüntüyle baktıktan sonra tekrar Taemin'e çevirdi gözlerini.

Taemin ise askılıkta hazırda duran yağmurluğu üstüne geçirmiş ayakkablıktaki sarı botlarını kapmış çıkmaya hazırlanıyordu.

Çıkacakken bana döndü. "Kapıyı kimseye açma tamam mı ? Eğer kapı üç kere tıklanırsa anla ki benim." Bunu dedikten hemen sonra kapıyı kapattı.

Mutfaktaki Taemin'in bıraktığı poşeti elime alıp kırılan tabağın kırıklarını bu sefer bir taraflarımı kesmeden çöpe attım ve kalan yerleri bulduğum bir elektrik süpürgesiyle çektim.

Kendimi yorgun hissederken benim için hazırlamış olduğu misafir odasına doğru yürüdüm. Yatağın başında birkaç rahat giysi ve iç çamaşırları vardı.

Odanın duvarları krem rengindeydi ve sade eşyalar vardı. Oda çok büyük olmamakla beraber bana ev sıcaklığı vermişti. Ayrıca odanın içinde banyo olması işime gelmişti.

Giysileri alıp banyoya ilerledim. Sıcak suyu açtığımda gözlerimi kapatıp bir süre öylece bekledim. Yaşamlar arası geçiş yaşamaktan pert olmuş durumdaydım. Güçlü birisi değildim ve diğer insanlara oranla ayağa kalkmam zaman alıyordu. Kolumu tutup kaldıran tek kişinin adı artık dilimde yara olmuş durumda.

Sevdiğin kadar darbenin ağırlığı ölçülür. Değer verdiğin kadar yaralanırsın. Gitmiyor gözlerimin önünden o an. Ailemin katili ile hayatımın aşkı... Ölmek istememi sağlıyor.

Taemin gelmeden önce evine daha birkaç saat önce aldığı bu çocuğu tavanda asılı bulsa ne olurdu ? Muhtemelen suçlamalara maruz kalır benim yüzümden sebepsiz yere hapse girerdi. Bay Jeon ile Bayan Min de mutlu mesut hayatlarına devam ederlerdi. Belki çocukları olurdu. Kızları olunca Bay Jeon'a benzerdi, oğlu olunca Bayan Min'e.

Ne saçmalıyorum ben ? Derin nefes verip yanda duran küçük şişeye hapsedilmiş şampuandan biraz elime sıkıp saçlarıma götürdüm ve ovalamaya başladım.

Bay Jeon'un yaptığı yanına kalmamalıydı. Onu görmüştüm bunu biliyordum.

Üstümüze gelen o arabayı hatırlıyorum. Bize çarpmaya ramak kala durmuştu ve sonra karanlık silüetler... Ardından silah patlama sesleri ve annemin çığlığı. Bana korkma demişti. Ama ölmüştü.

Ben korkudan arka koltuğun arkasına sinerken elinde silahla karşı camdan bana bakan Bay Jeon gözümün önüne gelince sırtımı soğuk fayansa dayadım.

Hatıralar yap-boz parçası gibiydi benim için. O kişi Bay Jeon da olmayabilirdi. Hafızam beni insanlarla yanıltıyordu.

Vücudumu da yıkadıktan sonra havluyla kendimi kurulayıp iç çamaşırları ve eşofmanı giydim.

T-shirtü üzerime geçirecekken kapının çalınmasıyla aceleyle banyodan çıktım ve t-shirtü yatağa fırlatarak kapıya koştum.

Tak. Tak. Tak.

Euneirophrenia ❦ KookMinKde žijí příběhy. Začni objevovat