「 Ben Aileni Elinden Aldım 」

1.6K 110 115
                                    

OneRepublic- Apologize

Ve kalbin atmaya ihtiyacı var gibi ihtiyacım var sana

"Taemin ?"

Karşımda en az benim kadar şaşkın olan Taemin yerinde mıhlanmış bir şekilde bana bakıyordu.

"Jimin." dedi en sonunda ruh hâlini sesine yansıtarak.

Bayan Min ile Bay Jeon'u görünce de Taemin çıkmıştı karşıma şimdi de. Hayatın bana yaşattığı bu déjà vu sanki geçmişin her şekilde tekerrür ettiğini söylüyordu belki de.

Ona doğru birkaç adım attığımda o da seri adımlarla bana yaklaştı ve sırtımdan destek vererek beni kendisine bastırdı.

"Tanrım, sen iyisin." Sanırım bunları benim demem gerekiyordu. Ellerim iki yanımdan asılı kalmıştı sadece. Ben de çok istemiştim onu sarıp sarmalamayı ama kollarım yer çekimine meydan okumayı reddediyordu şu an. Sonrasında omuzlarımdan tutarak geri çekildi ve vücudumu seri ama dikkatli bir şekilde süzdü.

"O adamdan kurtuldun mu ?" dediği anda sert bir tutuşla geriye çekilmem ve sırtımın bir bedene çarpması bir olmuştu. Kafamı çevirdiğimde Bay Jeon'un öfkeden parlayan gözleri ilk önce bana sonra karşısında duran adama baktı.

"Sana sadece bir kez canını bağışlayacağımı söylemiştim." Taemin de aynı öfkeli bakışlarla Bay Jeon'a bakıyordu.

"Ben de sana Jimin'i senden alana kadar durmayacağımı söylemiştim." Alay dolu bir kahkaha attı Bay Jeon ama biliyordum ki felaket öncesi bir tepkiydi.

"Benim olan bir şeyi benden alamazsın." Sesi giderek tonunun en koyu hâlini alıyordu.

Taemin bir adım daha attı bize doğru. Aralarında kalmıştım ve odakları aslında ben bile değildim.

"O sana ait değil. Jimin kendisine ait bir birey ve sen ona zarar veriyorsun." Bay Jeon'un gözleri bana kaydı yavaşça. İkisinin dudaklarından dökülen sözler de soğuk havayla karışıp buhar doğururken gözlerim kapıdan çıkan Bay ve Bayan Hwang'a kaydı. İkisi de gergin görünüyorlardı ve zaten iyice gerilmiş olan bu ortamın üzerine tuz biber olacaklarını anlamak için çok zeki olmaya gerek yoktu.

"Ona zarar mı veriyorum ?" dedi bana bakarak. Benim gözlerimse hâlâ Bayan Hwang'ın buraya adımlama anlarındaydı. Elbisesi onun hızlı adımlarına ayak uyduramıyor o ise bunu umursamayarak topuklularını ağlatırcasına bize doğru yürüyordu. Evet, birazdan kıyamet kopacaktı ama dünya dönmeye devam ederken.

Bay Jeon omuzlarımdan tutup ona bakmamı sağlarken gözüm Taemin'e kaymıştı. Sabır kotası taşacak gibiydi.

"O zaman onu iyileştirmeliyim." Tekrar Bay Jeon'a baktığımda gözünün önüne inatla düşen ve ondan daha inatçı olan aralık rüzgarının dağıttığı saçları sanki durumun gerginliğini kavramış gibiydi.

Beklemediğim bir anda ensemden tutulup çekilmemle Bay Jeon'un dudaklarını dudaklarımda bulmam bir olmuştu. Öpmüyordu sadece öylece bekliyordu. Bir şeyleri sonraya saklıyordu ya da ön gösterimi gibi bir şeydi.

Geri çekildiğinde zaman yeni akmaya başlamıştı sanki. Taemin'e doğru bakacağım sırada Bay Jeon elimi yakalayıp hızlı adımlarla yürümeye başladı. Araba gelip de vale bize anahtarı teslim edince Bay Jeon elimi bıraktı.

Taemin'e son bir kez bakıp arabaya bindim. Bay Jeon'un sakin tavrına şaşırsam da direksiyonu sıkışından aslında patlamak üzere olan bir bomba gibiydi. Derin soluklarını fark etmemle tezimi doğrulasam da şu anda bu önemli değildi.

"Mutlu musun onu gördüğüne ?" Bir anlığına bana baksa da kafasını tekrar yola çevirmişti.

"Neden öyle bir şeyi yaptınız ?" Sorusuna soruyla karşılık vermemin onu sinirlendireceğini biliyordum. Nitekim öyle oldu. Gözleri anında parladı, bana bakmasa da sanki bana bakıyormuş gibi ürpermiştim.

Euneirophrenia ❦ KookMinWhere stories live. Discover now