「 Yabani Ot 」

2.1K 161 74
                                    

Taeyang - Eyes, nose, lips

Seni hâlâ hissedebiliyorum.
Ama alev almış gibi..
Alevli ve tahrip.

Yine o otobandayım. Uzun zaman olmuştu görmeyeli bu rüyayı. Bu sefer arabanın içinde değilim birkaç adım mesafedeyim. Arabaya yaklaşıyorum içi boş. O anda biri arkadan omzumu kavrayıp kendine çeviriyor: Annem.

"Ölmelisin." Boğazımı kavrıyor, tekrar yüzüne bakıyorum bay Jeon bu. Gözleri yine nefretle kutsanmış. Nefes alamıyorum ama çırpınmıyorum da. Göldeki gibi bırakıyorum sadece kendimi. Yine aynı cümleleri sarf etti bana.

"Düşmanın olarak gördüğün kişi sadece kendinsin Park Jimin." Elleri boğazımda değildi ama boğazımda eller vardı. Kendi boğazımda kendi ellerim vardı.

Bir anda nefesim kesildiğinde bay Jeon adım adım benden uzaklaşıyordu. Annem arkasında bekliyordu.

'Gitme.' demek istesem de kelimeler boğazıma oturmuştu.

Belki de mutlu son ikisinin bir arada olmasıdır. Belki de..değildir.

"Gitme." diyerek gözlerimi açtığımda bana bakan bay Jeon'u görmemle irkildim ve tuttuğum bileğini bıraktım.

"Özür dilerim." Bileğini tuttuğumu fark etmemiştim bile.

"Kabus görüyordun küçük." Elinin tersiyle alnıma dokundu. "Yanıyorsun." Sesi durgundu ve bu beni daha da tedirgin ediyordu.

"Yarına daha iyi olurum." Yorganı kafama çekip diğer tarafa döndüm. İşin tuhaf yanı üşüyordum ve hava soğuk değildi.

Yorganın kafamdan çekildiğini hissettim.

"Üstünü giyin hastaneye gidiyoruz." Yorganı tekrar kafama çektim.

"Zaten ölmemi istiyorsunuz, neden bu kadar ısrar ediyorsunuz ki sanki ?" Yorganı bu sefer daha güçlü çekti ve tek hamlede beni kucağına aldı.

"Peki, sen bilirsin." Banyoya doğru adımlarını atarken ne yapacağını kestirememiştim bile. Yoksa banyoya mı kilitlenip ölüme terk edilecektim ?

Bay Jeon ikimizi de duşakabine sokup pek de dikkatli olmayan şekilde beni yere bıraktı. Suyu ayarlamadan açtığında sitemle bağırdım.

"Dondum ! Zatürreden mi öldürmeye çalışıyorsunuz beni ?" Çenemi tutup kendisi de suyun altına girdiğinde yine refleks olarak gözlerimi kapamıştım. Çenemdeki elini çekip alnıma düşen ıslak saçlarımı kenara itmişti.

Gözlerimi açınca bakışlarının yoğunluğu yüzünden gözlerimi kaçırmıştım. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki eğer duyuyorsa kesinlikle çok utanç verici olurdu.

Bir süre sonra suyu kapatınca o da ben de sırılsıklam bir hâldeydik.

"Ben gelene kadar soyun." Çıkınca duşakabine dayanıp kalbimi tuttum. Kafamı olumsuz anlamda sallayıp üzerimdekileri çıkardım. Daha iyi gibiydim ama üşüyordum da.

Bay Jeon hazırlıksız bir hâldeyken içeri girince yere sindim.

"N'apıyorsunuz ?! Çıplağım."

Bay Jeon bilindik küçümseyici bakışını attı.

"Bir daha sesini yükseltirsen seni buzdolabına kilitlerim." Elindeki kıyafetleri yüzüme fırlattı. Kendisinin de üzerini değiştirdiğini fark ettim.

Bay Jeon banyodan çıkınca kurulandım ve getirdiği kıyafetleri giydim. Benim için iç çamaşırı seçmiş olması çok utanç vericiydi. Tanrım, Jimin neyden utanıyorsun ikimiz de erkeğiz. Ne zamandan beri bu kadar fesatsın ? İkimiz de erkek olsak bile konu bay Jeon olunca onunla aynı evi paylaşmak bazen aynı havayı solumak bile tuhaf geliyordu.

Euneirophrenia ❦ KookMinWhere stories live. Discover now