XIV-XII

454 82 64
                                    

14 Aralık
01.22, gece.

Gözlerimi her kapayışımda dünya ardımdan sessizce yıkılıyor, açtığımda ise yeniden doğuyordu. Böylece ayakta durabiliyor, ancak bu şekilde konuşabiliyor ve yalnızca kendime seni tekrar göreceğimi söyleyerek rüyalarımdan uyanabiliyordum. Mektubun bana ulaştığından beri her dakika birbirinin yansıması içine dökülüp saatler sonsuz bir çark içinde ağır ağır dönerken bu sabah farklı bir güne uyandığımı bilmiyordum.

Sabah ve öğleni düne ayna tutarak geçirmiş, ruhuma dolan keder havasından kurtulmak adına güneş batmadan önce nereye gittiğimi bilmeden uzun bir yürüyüşe çıkmıştım. Bütün gün güneşin yüzünü saklayan bulutlar bugün fezanın parlamasına neden izin veriyordu, anlayamamıştım lakin tabiat sert geçen bir kış mevsimi içinde bu kadar neşeli olmayı başarabildiği için mutluydum. Rüzgârın kollarında yükselip eteklerime çarpan toprağın nemli kokusu ciğerlerimi ferahlattığı ve heyecanla şarkılarını söyleyen kuşlar yol boyunca beni hiç yalnız bırakmadığı için de... Kimi vakitler hayatımız avuçlarımızın arasından kayıp gider gibi olsa da attığım adımların beni güvenli bir sığınağa ulaştıracağına inanıyor, sarsıntılarla geçen bu yolda sahip olduğum her şey için minnet duyuyordum. Bu histi inancımı canlı tutan, kalbimin ağırlığı yalnızca böylesi bir dinginlikte bir nebze de olsa hafifliyordu.

Etraf karanlığa hapsolmadan kısa bir süre önce eve geldiğimde babam da henüz içeri girmişti. Merdivenlerin önünde durup bana döndüğünde önce gülümsedi, ardından yüzünü yanında duran anneme çevirip "Yemekten sonra herkes hazırlansın, operaya gideceğiz," dedi ve benim itiraz etmeme dahi izin vermeden yukarı çıkmaya başladı. Senin tarafından henüz kesin ve mesut bir haber gelmediği için kendimde insanların arasına karışacak kuvveti bulamıyordum fakat babamın sözleri de kesindi. Şiirinin gazetede yayımlanmasının ardından geçen zamanda her şeyin bir çığ misali yıkılıp üzerimize döküldüğü bir hakikatken, üstüne düşündükçe daha da koyulaşan bir buhran olup çıkmıştı yaşadıklarımız lakin yine de zamanı pencerenin ardında yalnızca metanetle durup seni bekleyerek geçirmenin ikimize de bir faydası olmadığını acı bir şekilde görmekteydim.

İtiraz etmememin bir sebebi de buydu.

Dikkat çekmemeyi umarak koyu mavi, sade bir elbise giyip aynanın karşısında bana soluk bir yüz ve hüzünlü gözlerle bakan suretimi izledim bir süre. Ardından saçlarımın yapılmasına yardım etmek isteyen kız kardeşim odaya girince dağıldı çehremdeki kara bulutlar, istemsizce gülümsemeye başladım. Bir kısmını örgü yaparak topladığı saçlarımın etrafını beyaz bir kurdele ile süsledikten sonra arta kalan küçük tutamları kaşlarımın üzerinden nazikçe bırakıp bana baktığında gözlerinin içindeki yanan parıltı beni şaşırtmıştı. Parmakları kollarımı narin bir şekilde tutarken "Artık hiç keder görmek istemiyorum yüzünde, bütün yaşananlara rağmen işte böyle tebessüm etmelisin," dedi heyecanlı bir sesle ve ardından sıkıca sarıldı bana.

"Bu günler de geçecek sevgili kardeşim, bütün hüzünleri arkamızda bırakacağız."

Geriye çekilip soğuk avuçlarıma bastırdığında parmak uçlarını, ruhunda yaşattığı o saf ve güzel duygular beni öyle duygulandırdı ki kirpiklerimin ıslanmasına mâni olamadım. Başımla onu onaylarken kırgın bir tebessüm yayıldı yüzüme ve sırtıma doğru uzanan dalgaların bir kısmını omuzlarımın önüne bıraktım. Geçtiğim koridorlarda arkamdan fısıldanacak yahut bizzat gözlerimin içine bakılarak haykırılacak bütün sözlerin ağırlığına, beni sarsmaya çalışacak, yıkmaya çabalayacak kelimelerin zalimliklerine hazırdım artık.

Kapıdan çıkarken babamın koluna girdim, arabada ise yanında oturup bana destek olmasını seyrettim. Hiçbir zaman fazla konuşan bir insan değildim ancak bu gece, yaşadıklarımı ve de hissettiklerimi sayfalar dolusu anlatmak geçiyordu içimden. Bunların yalnızca senin ve benim için bir önemi olsa da herkes duysun istiyordum zira bütün dünya, bütün bunların onlar için bir herhangi bir ehemmiyeti olmamasına karşın aramıza aşılmaz engeller örmek için çabalıyordu. Buna direndiğim için bir haindim kimisinin gözünde, bazıları ise gölgemde bir celladın suretini görüyordu. Bu gece tek bir şansım olsaydı konuşmak için, onlara haksız olduklarını anlatmak isterdim beyefendi fakat bana bu imkânın tanınmayacağını o opera salonuna adım attığım daha ilk anda anladım.

Çanlar ve KuşlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin