Bölüm 18: Sırdaş

5.9K 1.1K 903
                                    

NOT: Bu bölüm düzenleme sonrası eklendiği için yorum, oy, görüntülenmesi düşüktür. Destek amaçlı yorum atarsanız çok sevinirim ♥

Medya: Ragnor.

Medyadaki şarkının çevirisini aşağıya bırakıyorum. Bölümü yansıttığınızı düşündüğünüz yerlere emoji bırakabilirsiniz ^^

[Bir sırrım var
Bunu saklayabilir misin?
Saklayacağına yemin et
Cebine kilitlersen iyi edersin
Mezara kadar taşımak için
Sana söylersem, seni tanıyorum
Söylediğimi kimseye söylemeyeceksin
Çünkü iki kişi sır saklayabilir
Ama eğer onlardan biri ölüyse...]

İyi okumalar!

☀️

Son bir haftada hiçbir şey planladığım gibi gitmemişti.

Firespule'un Mekânına gittiğimiz günden sonra, Rhan ve Kashar arasında olanlar büyük bir hızla ilerlemeye başlamıştı. Sürekli birlikteydiler. Kahvaltıyı birlikte bahçede yapıyorlardı. Sabah birbirlerini odalarından alıyorlardı ve akşam vakti de bırakıyorlardı.

Onları her gördüğümde karnıma sancılar bir bıçak gibi saplanıyordu. Onlara bakmamaya çalışıyordum fakat gözlerimi Rhan'ın yüzündeki tebessümden ayıramıyordum. İşin kötüsü, Rhan'ın mutlu olduğunu o bağ sayesinde, göğsümde hissedebiliyordum. Kalbimi çıkarıp atmak, bağı yok etmek istemiştim. Bu alçakçaydı. Sırf başkasıyla mutlu olduğunu hissettiğim için bunu yapmak istemek aptallıktı.

Bu nedenle, eğitim merkezinin en alt katında o sadece benim bildiğim bodruma inip etrafı dağıtmış, hıçkıra hıçkıra ağlamıştım. Ben onun mutlu olduğunu bağ üzerinden hissederken, o benim üzüldüğümü fark etmemişti bile. Fark ettiyse bile gün içinde bana tek kelime etmemişti.

Karanlığa bir itirafı bırakmış, onunla bir sırrımı paylaşmıştım. Çünkü biliyordum, karanlık yabancıydı. Bazen tanıdık olan güç değil, yabancı güç acıyı dindirirdi. Karanlık bize ait değildi. Ne dersem onu havada yutardı.

"Seni seviyordum!"

Sabahları Kashar'ın kapıda beklemeye başladığını gördüğümde daha erken kalkmaya başlamıştım. Pek bir etkisi olmuyordu çünkü güneş doğduğu an dışarıda dolanma yasağı kalkıyordu. Kashar hemen kapıya damlıyordu. Ben ise dans kıyafetlerimi giymiş şekilde hızla antrenman salonuna gidiyordum. Kapının önünde selamlaşmakla yetiniyorduk.

Ragnor beni affettiğini söylemişti ama bir haftadır sabahları antrenman salonuna gelmiyordu. Bir kere, benden uzak durmaya çalışıp çalışmadığını anlamak için kuzey kanadındaki antrenman salonuna bakmıştım. Oradaydı. Bilerek benim olduğum antrenman salonuna bilerek gelmiyordu.

Bu nedenle Carida'nın kabul ettiği antrenmanları sabahları yapmaya başlamıştık. Ragnor beni ektiyse, ben de onun yerine başkasını koyabilirdim.

Carida ile hâlâ birbirimizden pek haz etmiyorduk. Zincirimle elindeki silahı alamadığımda keyifleniyor, her sendeleyişimden zevk alıyordu. Yine de zincirin tüm büyüsünü, özelliklerini bana anlatmıştı. Gittikçe daha iyi olacaktım. Bunu biliyordum. Çünkü vücudum tüm gelişmelere açıktı. Ayrıca bir düşman, dosttan daha iyi bir eğitmen olabiliyordu. Birbirimizden nefret etmemizin de avantajları vardı.

Kendimi yere attım ve yere uzandım. Carida uzun boyuyla karşımda dikiliyordu. "Pes etmek yok!" dedi alaycı bir şekilde gülerek. Ona dik dik baktım. "Karanlık çukurun dibini boyla Carida."

GÜZ DANSITempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang