Bölüm 40: Buluşma

7.8K 1.4K 1.2K
                                    

Medya: Gölge

[Kalbinin havada asılı kaldığını hissedebiliyorum
Sandığımızdan daha zor

Yorulduğumuzda bunu en iyi şekilde saklarız

Bir kasırga gibi geliyorsun,
Ben ise yavaştan alıyorum
Dünya bir rüzgâr gülü gibi dönüyor
Kırılgan ve zararsız
Tekrardan kırılıyorum
Şimdi seni içeri aldığım için acı çekiyorum

Sen uyanık değilken yedi defa daha geldi.
Alevden yedi kat daha şiddetli, buna katlanamıyorum
Gökyüzü tenine karşı kırmızı yanıyor
Bildiğimiz dünya rüzgârda dönüyor]

Buralarda yokum diye votelerinizi eksik etmeyin, üzücü oluyor ve insan emeğinin karşılığını almak istiyor. İyi okumalar!

☀️

Hayalet elindeki aynaya bakıp kendine gülümsedi.

Saçları kapüşonunun altında kaybolmuştu. Yüzünde korkudan, vicdan azabından bir parça arıyordu. Başka biri olsaydı az sonra yapacaklarını yapmadan önce tereddüt ederdi. Üzülürdü. Ve bir insanın hissedeceği tüm aciz duyguları hissederdi. Hayalet onlar gibi değildi. Saniyelerle yarıştığı aklına geldiğinde yüzünde duygu aramaktan vazgeçti. Aynayı çatının üzerinde bıraktı. İki elini de saçlarına geçirip saçlarını topuz yaptıktan sonra pelerinini tek bir hareketle üzerine çekti ve boynunun altındaki beyaz düğmeyi bağladı. 

Hayalet sıkılmıştı. Artık işleri hızlandırmak istiyordu. Ve de Eleta'nın canını yakmak. Çatıya bıraktığı aynaya doğru eğilerek yaklaşıp maskenin üzerinden dudağının üstünde işaret parmağını gezdirirken, "Umursamayabilir," diye mırıldandı. "Alacağım tek tepki Gölge'den olacak. Onun dışında hiç kimse yaptıklarımı yargılayamaz." Hatta bu şehrin çöküşünü hızlandırdığı için sevinecek tatlı bir ekip tanıyordu.

Ciğerlerini güçlü bir nefesle doldurdu. Pelerinin cebinden beyaz maskesini çıkardıktan sonra yüzüne geçirdi. Bu maske, yüzünü tamamen kapıyordu. Ne göz, ne burun, ne de ağız için boşluğu vardı. Bembeyazdı. Dışarıdan bakan biri hiçbir şey göremezdi fakat Hayalet her şeyi görebiliyor, maskenin içinde de rahatlıkla hareket ediyordu. 

Maskesine bakmak için aynaya doğru eğildi. Maskenin altında belli olan şey sadece bir insan yüzüne ait olduğuydu. Maske burnunu hafifçe belli ediyor, gözlerinin olması gereken yerde içeriye çöküyordu. Maskeyi yüzüne iyice oturttu. Bir maske daha, diye düşündü. Taktıklarımdan sadece biri.

Işığı vücudunda toplarken gülümsedi. Evinden bu topraklara kadar gelmişti fakat burayı evinden daha çok seviyordu. Yaşaması gereken yer burasıydı. Doğduğundan itibaren burada olmalıydı. Işıkla büyümeli, ışıkla yatmalıydı. Arkadaşlarıyla ölüm korkusu olmadan oynayabilmeliydi, yaptığı en büyük şaka 'gece oldu' olmalıydı. Fakat bunların hiçbiri olmamıştı. Bu ne kendisinin suçuydu, ne de onu yetiştirenlerin. Bu, bu dünyanın suçuydu. Çünkü dengede değildi.

"Özür dilerim Gölge," diye mırıldandı sevgiyle. Hayalet'in duygularla pek işi olmazdı. Olduğunda da Gölge'ye karşı yoğun duygular hissederdi. "Bunu yapacağım çünkü bu sana yapamayacağım bir şey. Çünkü o kızı sevebilmeniz hastalık kokuyor. Sizi büyülüyor. Bu yüzden onları öldüreceğim." Elbette Gölge yanında, hatta yakınında bile değildi. Hayalet onu kaburgalarının arasında hissediyordu. Gölge'nin bir parçası onunla gibiydi. 

İçinde insanlığına ait ufak bir ses, "Onu kıskanıyorsun," diye mırıldandı. Hayalet dişlerini birbirine bastırıp gıcırdattı. Onu kıskandığı falan yoktu. Bu aptal sesi susturacaktı. Ona aksini kanıtlayacaktı.

GÜZ DANSIWhere stories live. Discover now