Bölüm 41: Eşleşme

10K 1.3K 825
                                    

Merhabalar! Vote vermeyi unutmayın sevgili okurlar <3

İyi okumalar!

☀️

Gergin bir şekilde oturma salonunun önünde volta atıyordum.

İçeriden konuşma sesleri geliyordu fakat ne dediklerini bir türlü anlamıyordum. Belki de benden nefret ederlerdi çünkü Gölge ve Hayalet'in buraya gelme nedenleri bendim. Ölümlerden dolayı beni suçlayabilirdi çünkü katilleri eğitim merkezine ve de Sarahan'a çeken kişi bendim. Birçok nedenle böyle maddeleri sayıp gidebilirdim. Beni suçlamaları için gerekli nedenler her seferinde uzuyordu.

Kral'ın ya da en azından Müdire'nin bunu bilmesini isteyebilirlerdi. Belki de Müdire bunu bilse Kral'a haber verirdi. Kral beni onlara kendi elleriyle verir, cinayetlerden kurtulurdu ve...

"Saçma düşünüyorsun," diye seslendi Azizel. Kaşlarımı çatıp ısırmakta olduğum tırnağımı ağzımdan çektim. "Nedenmiş?" diye sordum. Azizel bir süre cevap vermedi. "Kendini istenmeyen çocuk gibi düşünüyorsun. Gölge senin sadece kafanı karıştırdı. Kendisini düşmanın olarak görmemeni istiyor fakat tehlikeyi tam olarak sana anlatmıyor. Özellikle bu konu seni ilgilendirirken bunu yapıyor. Tek yaptığı aklını karıştırmaya çalışmaktı. Endişe etmeyi kesmelisin. Yanlış yaptığın nokta, bunu onların hepsine anlatman. Şu küçük kızın bakışlarını fark etmiyor musun? Ya da Carida denen kızın hesapçı bakışlarını? Herhangi biri seni gidip ispiyonlayabilir. Bu eğitim hayatını bitirir."

Baş Dansçı'nın dediklerini hatırlarken, "Hayır," diye seslendim. "Eğitim hayatımı bitirmez çünkü ben kendimi eğitmeye devam edebilirim. Sadece çok büyük sorunlar ortaya çıkarır Azizel. Yaşayacak bir eğitim hayatım olmaz çünkü hayatım biter." Her şeye olumlu bakma sürem bu kadardı işte.

Tekrar kapıya baktım. Eninde sonunda içeriye girecektim. Onlarla konuşacaktım. Zaman kaybetmeme gerek yoktu. "Gir ve kurtul," dedi Azizel beni teşvik ederek. 

Pekâlâ, haklıydı. 

Sonsuza dek bu konuşmadan kaçamazdım.

Üzerimdeki pelerinin tokasını çözüp pelerini üzerimden çıkardım ve kapının kenarına bıraktım. Ellerimi bir kere yumruk yapıp gevşettikten sonra derin bir nefes aldım. Elimi hızla kaldırıp kapıyı açtım. Gözlerimi kapıdan ayırmadan içeri doğru bir adım attım. Odaya girdiğimde ilk gördüğüm Rhan oldu. Umarsızca bakışlarını bana çevirdikten sonra yaylanıp bacaklarını koyduğu sehpadan yarım bıraktığı içkisine uzandı. Kaşlarımı kaldırdım. Bir dansa gerçekten de hazır görünüyordu doğrusu.

Gözlerim kısa bir an Ragnor'a değdi. Herhangi bir hasar alıp almadığımı incelercesine bedenimi baştan aşağıya süzerken onunla göz göze gelemedim.

Carida tıpkı benim koridorda yaptığım gibi volta atıyordu. Dahası bunu saçıyla uğraşarak yapmış gibi görünüyordu çünkü büyük dalgalı saçları kabarmıştı. Şaşkınlıkla ona baktım. Carida benim için endişelenmiş olamazdı. Öleceğinden falan korkuyor olmalıydı. Carida beni görünce dudaklarını büzüp, "Sonunda," diye mırıldandı. "Gölge'nin pestilini çıkardığını sanmıştık."

"Ona söyledin mi?" diye bağırdı Aurora. Bu sefer şaşkın yüzümü ona çevirdim. Aurora'nın yanaklarından aşağıya yaşlar dökülüyordu. "Bize zarar vermeyecek değil mi?" Onu onaylamak, içini rahatlatmak istiyordum fakat bunu yapamazdım. Ben bile Gölge'nin verdiği söze güvenmiyordum. Tek kaşımı havaya kaldırarak ona baktım. "Elimde tasması falan yok," dedim olabildiğinde sakin bir ses tonuyla. "Nereye saldıracağını ben seçmiyorum. Ben oraya giderken beni öldürmeyeceğinin garantisi de yoktu."

GÜZ DANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin