Bölüm 32: Yolculuk

9.1K 1.4K 1K
                                    

İyi okumalar! Lütfen oy atmayı unutmayın ♥

☀️

Baş Dansçı'nın yüzünde kısa bir an açık kitap gibi okunabilen hayret ifadesi belirdi.

Fakat bu uzun sürmedi. Bakışları ikimizin üstünden geçti. Yüzündeki hayret ifadesi hiç var olmamış gibi kaybolmuştu.

Koyu kahverengi ve dümdüz saçları uzundu. Ensesinde bitki sapını andıran açık kahverengi bir şeyle saçlarını toplamıştı. Birkaç tutam alnına doğru dökülüyordu. Kısa kirpikleri, koyu kahverengi gözlerini kuşatmıştı. Yanağının üzerinde eski bir yara gibi gözüken derin çizik, yakışıklı yüzünü gölgelemişti. Kemerli, birkaç kez kırılmış gibi gözüken bir burnu, dolgun dudakları ve geniş bir çenesi vardı. Kocamandı. İki metreye yakındı ve bedeni kastan ibaret gibiydi. Teni epey bronzlaşmıştı. Bu haliyle oldukça korkutucu görünüyordu.

Seni korkutmasına izin verme, diye azarladım kendimi. O senin rakibin.

Kısa süre sonra Baş Dansçı tekrar bana baktı. Yüzümü dikkatle incelemeye başladığında Ragnor boğazını temizledi. Acaba yüzümde burun deliklerimden içeriye girmiş iki bıçak mı vardı? Rhan ve Ragnor'un on iki rüne ulaşmama karşı verdikleri tepki ve Baş Dansçı'nın bu bakışlarını düşününce... Eh, en kısa zamanda ayna bulsam iyi olurdu.

Aniden başlayan uğultuyla birlikte 'pat' diye bir ses geldi. Omzumun üzerinden geriye doğru baktığımda arkamızda Bayan Ura'nın Mena ve Freya'yı da bıraktığını gördüm. Bayan Ura bize şöyle bir baktıktan sonra geriye adım attı ve tekrar kapı açıp kayboldu. Mena sırıtıp, "Burası harika!" diye şakıdı. Freya meraklı bakışlarla etrafı incelemeye başladı. Mena da bize doğru kısa bir bakış attıktan sonra onlara katıldı. Baş Dansçı'ya bakmamıştı bile. Gözleri brister rünlerini kullandıkları için ışıkla parıldıyordu. Muhtemelen buradaki yapıları inceliyor ve yorumluyorlardı.

Önüme döndüğümde Baş Dansçı'nın hâlâ bana baktığını gördüm. Gözlerini benden ayırmadan, "Hangi soydansın?" diye sordu. Kaşlarımı çatmamaya çalışarak çenemi havaya kaldırdım. "Clesquen." Gözleri, sanki anılar gözünün önünden geçiyormuş gibi karardı. Clesquen'ler sınırlarda hayatını kaybetmişti. Annemi ve babamı tanıyor muydu? Baş Dansçı kafasını eğdi. "Güzelliğinden soylu olduğunu tahmin edebilmiştim genç hanım." Bana kur mu yapıyordu? Ragnor da aynı şeyi düşünüyormuş gibi yerinde rahatsızca kıpırdandı.
Baş Dansçı geniş, nefes kesen bir gülümsemeyle Ragnor'a baktı. "Endişelenme genç adam." dedi yumuşak bir sesle.

Baş Dansçı'nın vücudunu baştan aşağıya süzerek rünlerini aradım fakat bulamadım. Hatta bu gülümsemeyle herhangi bir kadını etkileyip etkilemediğine bakmak için bağlılık rününü bile aradım fakat hiçbir rünü bulamadım.

Baş Dansçı bunu fark etmiş gibi göz kırptı. "Bu bir sır."

Ragnor dokunsan patlayacak gibiydi. Rhan gibi o da geceden itibaren gergindi. Bu nedenle başımı eğip Baş Dansçı'yı selamladıktan sonra Ragnor'u çekiştirdim. Onlardan yeteri kadar uzaklaştığımızda Ragnor'un yüzüne baktım. Fakat o bana bakmıyor, Baş Dansçı'yı inceliyordu. Kaşlarımı çattım ve çenesini kavrayarak kendime çevirdim. Koyu kahverengi gözleri beni bulduğunda bir an şaşkınlıkla baktı. Fakat bu şaşkınlık ışığa karıştı ve yok oldu. Şimdi Ragnor'un yüzünden endişe okunuyordu. "Bir sorun mu var?" diye sordum yumuşak bir sesle. "Bugün fazla endişelisin."

GÜZ DANSIWhere stories live. Discover now