Bölüm 35: Orman

9.6K 1.4K 840
                                    

Merhaba! İlk olarak başlamadan koşun ve medyadaki müziği açın! Türkçe çeviri, yani videodaki sözleri okuyun. Bir ipucu: Bu şarkı hikayemizdeki bir karakteri tamamen anlatıyor.

Kim olduğunu bulabilecek misiniz?

[Son zamanlarda seni kendimden uzaklaştırıyormuş gibi hissediyorum
Nedensizce olmadığım biri gibi davranıyorum
Ve biliyor olsan bile, her zaman kalacağım
Terk edecekmişim gibi konuşuyorum
Neden bu aptalca oyunları oynamaya devam ettiğimi bilmiyorum
Aşk bir rekabet değildir
Ve seni kendimden kimse olmadan uzaklaştırıyorum
Bazen karanlık bir hapishanedir

Işıkları aç, tatlım
Saklanmak istemiyorum
Işıkları aç, tatlım
Bu gece pes ediyorum
Kusursuz değilim, senin bakışların altında kusursuz hissediyorum
Işıkları aç, tatlım
Gerçekten saklanmak istemiyorum, bu gece değil
Gel ve bana çarp
Çünkü çarpışmamızı istiyorum
Çarpışmak, çarpışmak, çarpışmak

Gözlerimin içine bak ve iyi olduğumuzu söyle
Ve ikimiz de affedilebiliriz
Usulca öp beni, söylemek istediklerini söyle
İzin istemeye ihtiyacın yok
Ben fırtınalı bir okyanusum fakat sen istikrarlısın
Ve ben telaşlıyım ama sen beni yakalıyorsun
Çok fazla duygu var ama bana izin verdin
Karanlıkta çiçek açmama izin ver

Işıkları aç, tatlım
Saklanmak istemiyorum
Işıkları aç, tatlım
Bu gece pes ediyorum
Kusursuz değilim, senin bakışların altında kusursuz hissediyorum
Işıkları aç, tatlım
Gerçekten saklanmak istemiyorum, bu gece değil
Gel ve bana çarp
Çünkü çarpışmamızı istiyorum
Çarpışmak, çarpışmak, çarpışmak]

Medya: Gölge Krallıktaki beylerimiz :3 Siz de bu tarz çizim ya da model bulursanız, karakterlere benzettiğiniz birileri ya da çizimler olursa bana ulaşın.

Not: Lütfen okuduğunuzda yorum yapmazsanız bile vote atın ♡

İyi okumalar!

☀️

Gözlerimi açmaya çalıştım fakat bedenim buna izin vermedi.

Gözlerimi esir alan karanlık duvarlara küçük yumruklarımı geçirirken duvar sarsıldı ama kendinden ödün vermedi. Zaten onu yıkabileceğimi de düşünmemiştim. Sonunda derin derin nefes vererek duvarın köşesine sığındım ve saniyeleri saymaya başladım. Biri gelecek miydi? Beni kurtaran olacak mıydı?

"Keşke kâbuslarını izlemek zorunda olmasaydım." Konuşan seste huysuzluk kendini belli ediyordu. "Lanetli bir ruh olmak zaten yeterince zor iş."

Karanlık duvar nabız gibi atmaya devam ederken yapraklar uçuştu, bir esinti tenimi yalayıp geçti. Karanlıkta bile yaprakların o güzel sarılığını görebiliyordum. Güz yapraklarının intihar dolu kokusu burnumu doldurdu. Midem atarken kafamı geriye attım ve Güneş'in içindeki Ay'a baktım. Ay, Güneş'in içinde dönüp duruyordu ve etrafta katliamın sesleri yankılanıyordu. Fakat gökyüzü sadece izliyordu. Alay eder gibi, hüküm verir gibi...

İkisi de, Ay da Güneş de, olacakları biliyor gibiydi. Sadece birbirleri içinde dönmeye, tuhaf, loş bir ışık yaymaya devam ediyorlardı. Bir ışık karanlığı da içinde taşıyabilir miydi? Beraber yaydıkları ışık taşıyordu.

Biri beni buradan çıkarmalıydı. Biliyordum, karanlık duvarlar gittiği an beni şafak karşılayacaktı. Fakat şafak, karanlıkta o kadar iğrençti ki düşündükçe midem bulanıyordu. Garip bir şekilde karanlık, nabız gibi atan duvara daha da yaklaşıyordum. Niyeyse karanlığı istiyordum.

GÜZ DANSIWhere stories live. Discover now