Bölüm 25: Nehir

8.6K 1.4K 843
                                    

Şarkının bu bölümü yansıttığını düşündüğüm kısımlarını aşağıya bırakıyorum (◍•ᴗ•◍)❤

[Ama inanamıyorum,

Sen ve ben görebiliyoruz.

Sevilmek istemiyorsun.

Ve sende ters giden ne?

Tıpkı söylediğin gibi gitmek ve sevilmek istiyorsun.

Ama inanamıyorum.]

İyi okumalar!

☀️

Son basamakları da indikten sonra Ragnor iç çekti.

Ya merdivenleri inene kadar ağzımı açmamamdan ya da sıcağın altında dağ boyunca inmekten sıkılmıştı. Ben elimle yüzümü yelpazelerken Ragnor bedenini gerip boynunu sağa sola yatırıp kıtırdattı. Yüzündeki sıkkın ifadeyi görünce bir an Sabetha ve söyledikleri aklımdan uçup gitti. Benim yüzüm düştüğü her seferinde beni neşelendirmenin bir yolunu buluyordu. Sürekli suratsız bir şekilde yanında duramazdım. Bu yüzden gülümsedim. "Ne o, merdivenler seni yordu mu hızlı çocuk?" diye sordum alayla.

Ragnor kolumu çekiştirip beni şehrin içine yönlendirirken, "Sorma," diye homurdandı. "Niye koskoca eğitim merkezini şehirden bir dağ kadar yükseklikte yaparlar ki? Acil durumlar için bile pratik değil." 

Göz devirdim. "Çünkü acil durumda kapı açabiliyoruz."

Ragnor bir elini ağzına götürüp şaşırmış gibi yaptığında gülümsedim. Ellerini iki yana açıp, "Peki on dört yaşında, bir kapı açma büyüsünü yaparken canları çıkan birinci sınıflar için ne diyeceksin?" diye sordu gözlerini kısarak. "Veletlerle aynı sınıflarda ders görüyorum ve emin ol hepsi senin eğitim merkezine geldiğinde olduğun gibi iyi değil."

Gözlerimi ona çevirdim. "O zaman Güneş'e şükredelim de Gölge ve Hayalet onları hedef almasın," diye fısıldadım. Ragnor bu fikir karşısında dehşete düşmüş gibi yüzüme bakakaldı. Suçluluk duygusuyla gözlerimi yere çevirdim. Boğazımı temizledim. "Kimi hedef alacaklarını bilemeyiz." 

Vücudumu tatmin etmeyen sıcak rüzgâr elbisemin eteklerini dalgalandırırken kafamı sağa sola sallayıp düşüncelerimi dağıtmaya çalıştım ve onu çarşıya doğru yönlendirdim. Ragnor tek kelime etmeden beni takip etti. Shovalarım toprak zemini ezip geçerken esen sıcak rüzgâr yerdeki açık kahverengi kumu havalandırıyordu. Şehir bugün pek hareketli değildi. Botch'un küllerini verdiğimiz nehirde bir yetişkin eşliğinde çocuklar akıntıya karşı yüzme yarışı yapıyordu. Ne zaman biri akıntıya kapılsa nehri enine kesen ışıktan bir duvara çarpıyordu. Sarayda büyüdüğüm için bu tarz sokak oyunlarını hiçbir zaman oynayamamıştım. Oyun oynayacak yaştayken oyuncak olarak elime bıçakları tutuşturmuşlardı. Bu konudan şikâyetçi değildim fakat onları böyle görünce imrenmekten de kendimi alamıyordum.

Etrafta güneşten korunmak için geniş etekli şapkalar takmış insanlar geziniyordu. Bazıları aceleci adımlarla yürüyor, bazıları- muhtemelen şehre yeni gelenler- etrafa şaşkınlıkta bakıyordu. Bugün Sarahan nispeten daha sakindi. Özellikle varlıklı olduğu belli olan kişiler bu sakinliği değerlendirip alışveriş yapmak için sokaklara dökülmüş gibiydi. Giyinişleri onların halktan daha ayrı olduğunu gösteriyordu. 

GÜZ DANSIWhere stories live. Discover now