47. Bölüm ║''Kelebeğin Kaderi.''

Start from the beginning
                                    

Omuz silkip, ''Gülüşünü ölümsüzleştiriyorum.'' dedi mırıltıyla. Ardından aldığı ekran görüntüsüne bakıp gururla dikleştirdi sırtını. 

Sırtıma saplanan ağrıyla dudaklarımın arasından bir inilti firar etti. Yine başlamıştı! Ben ne zaman güzel şeyler planlasam, ne zaman hayatıma devam etmek istesem kendini hatırlatıyordu. İstemiyordum işte, istemiyordum! Neden düzgünce bir hayat süremiyordum? Daha yeni mutluluğa kavuşmuştum ben. Yaşamaya başlamıştım..

''N-Ne oluyor? A-ailene haber ve-vermeliyiz. Meva sakin ol, geliyorum ben de. Lütfen sakin ol.''

Acının vücudumu ele geçirişi çok kısa bir sürede gerçekleşirken Barkın'ın sesi çok uzaktan gelmeye başlamıştı. Ellerim uyuşurken telefonun ellerimin arasından kayıp kucağıma düşmüştü. Tekrardan Barkın'ın sesini işittim. 

''Meva? Meva dayan lütfen. Çok güçlüsün sen.''

Sesi nefes nefeseydi, koşuyordu. 

Yatağımın bir köşesine kıvrılmış, ölümümü bekliyor gibiydim. Kelimeler boğazıma dizilmiş, boğazımda kocaman bir yumru oluşmuştu. Ne nefes aldırıyor ne de konuşmama izin veriyordu. Çok konuşmak istemiştim bugün. Umudumun ilk günü bir yıkıntıyla son bulmuştu. Bedenimdeki acının tarifini yapamazdım ama kalbimdeki acıyla eşdeğerdi. 

Kapı gürültüyle açıldığında gözyaşlarım soluğu yanaklarımda almıştı. İçimde fırtınalar kopuyordu. 

Babam odaya girip koşar adımlarla yanıma geldi. Yüzümü avuçları içine alıp alnıma bir öpücük kondurdu. Beline sıkıca sarıldım. Sanki sarılsam geçecek gibiydi. Ama geçmedi. Sanki bedenim sabrının son demlerindeymiş gibi hissettiriyordu. Son günlerimdi. Artık kurtuluş bayrağını değil de iflas bayrağı dalgalanacaktı bedenimde.

Babam beni kucağına alıp ilerlemeye başladı. Odadan çıkıp hole geldiğimizde annem önlüğüyle mutfaktan çıkıyordu. Ne olduğunu anlamaya çalışır gözlerle önce bizi süzdü. Ardından korkuyla ağzını kapattı elleri. Sırtımdaki ağrının kalbime kadar ulaşmasıyla tek elimi göğsüme bastırdım. Kafamı babamın boyun girintisine koyup mırıldandım.

''D-dayanamıyorum baba.''

Bedenimi daha sıkı tuttu. Kalbimin üstüne bastırdığım elim uyuşmaya başlarken bedenimi korku aldı. Elimi havaya kaldırmaya çalıştım. Başaramadım. Acının etkisiyle olduğunu düşünüp parmaklarımı oynatmaya çabaladım. Yine başaramadım. Sertçe yutkunup elime baktım. Neden hareket etmiyordu? Neden?!

Zorla aldığım nefeslerin ardından, ''El-elim..'' dedim zor bela. Annem kalbimin üstündeki elimi avuçları arasına alıp öpücük kondurdu. Ne elimi tuttuğunu ne de öpücüğünü hissettim.. Hiçbir şey hissetmedim.. 

Ağrıdan dolayı oluyor.. Ağrıdan dolayı oluyor Meva. Ağrıdan dolayı.. Ağrıdan... Ağrıdan dolayı.

Beynimin içinde sayıklayan çaresizlik hissi ruhumu sarıp sarmaladı. Evin dışına çıkıp arabaya doğru ilerlemeye başlamıştık. Babam beni arka koltuğa yatırırken Barkın'ın sesini işittim. 

''Murat Amca, ne oluyor Meva'ya? Ben de geleyim lütfen.'' 

Babam hiçbir şey söylemeden arabanın kapısını açmıştı ona. O da daha fazla konuşmayarak arabaya yerleşti. Annem yanıma binip başımı kucağına yerleştirdi. Barkın ve babamda ön koltuğa oturup büyük bir hızla ilerlemeye başlamıştık.

Barkın arkasını dönerek endişeli gözlerle beni izledi. Tekrar ellerime döndü gözlerim. Tekrar hareket ettirmeye çabaladım. Parmaklarımı dahi hareket ettiremediğimi iyice idrak ettiğimde derin derin nefesler almaya başladım. 

Olamaz, olamaz, olamazdı!

''E-ellerim.. Ha-hareket et-etmiyor!''

Babam aniden frene bastı. Araba büyük bir gürültüyle durduktan sonra hepsi çaresiz gözlerle beni süzdü. Barkın sağ elimi avuçları içine koyup parmaklarımı sıkmaya başladı. 

''Hissetmiyor musun?''

Başımı olumsuzca sağa sola salladığımda donuk gözlerle bana baktı. 

''Hi-hissetmiyorum.''

•••

 BÖLÜM SONU!

Bölüm hakkındaki yorumlarınızı buraya alalım.

Okuduğunuz için teşekkürler. 

Oy ve yorumlarınızı bırakarak Barkın ve Meva'ya destek olabilirsiniz. ♥

UMUTSUZ VAKA  ღ uçmayı bilmeyen kelebekWhere stories live. Discover now