Özel Bölüm✨

62 3 14
                                    

Multimedia:Canımın içleri ❤️
Keyifli okunalar🌸
~~~~~(6 yıl sonra)
"Sağa dön. Yok vazgeçtim, kesinlikle sola dön çünkü orada bir terslik var gibi. Aslında eteğin mi yamuk? Ondan mı böyle? Eylül sen de bir şey söylesene!" diye bilmem kaçıncı kez aynı şeyleri tekrarlayıp yine en sonunda Eylül'e patlayan Zeynep aşkımla derin bir nefes alıp rahatlamaya çalıştım.

Zaten gerginim deli maymun fazlasına ne gerek var?

"Yani bence 40 dakika öncekiyle aynı halde, demek istediğim hala ilk aldığımız şekildeki gibi düzgün duruyor gibi ama yine de sen bilirsin tabii..."diye mırıldanıp omuz silkerek bana gülümsedikten sonra tekrar Zeynep'e dönen Eylül'ün haline sırıtmadan edemedim. Siz olsanız siz de sırıtırdınız, çünkü kendisi tam şu an üzerindekdi elbisenin kırışmasını umursamadan odada bulunan koltuğa yayılmış ayaklarını sallayarak naneli şekerlerini yiyordu.

Tek bir seferde bu kadar çok naneli şeker yemek ne kadar mantıklıydı bilmiyordum ama dişçi olan oydu sonuçta, en azından dişlerine zarar verecek bir şey yapmazdı bence. Yani umarım.

Burada tam olarak neler döndüğüne gelecek olursak tek ve basit bir şekilde açıklaması vardı, evleniyordum. Şaka yaptığımı sanıyor olabilirsiniz ama bu sefer ciddiydim çünkü aynaya baktığımda kendimi gelinlikle görmemin başka bir açıklaması olamazdı değil mi?

Bundan neredeyse altı yıl önceki halimizle pek bir fark yoktu aramızda. Eylül hala aynı Eylül'dü, naneli şekerleriyle birlikte. Zeynep hala benim maymun aşkımdı mesela. Motorlu veletler-Atakan ve Yağız- hala bizimleydi. Ya da Burak aynı Burak'tı, tek bir farkla. O da şu ki hepimiz üniversiteyi bitirmiştik ve artık on yedi- on sekiz değil, yirmili yaşlardaydık. Eylül dişçi olmuştu mesela-ki dişçilerden gerçekten korkarım ama o buna dahil değildi-Zeynep başarılı bir psikologtu, bense garip gelecekti belki ama editör olmuştum.

Tekrar söylüyorum ki lisedeki halimizden hala pek bir farkımız yoktu, sadece birkaç yaş büyümüştük ve daha yeni olsa bile seçtiğimiz mesleklerin başına geçmiştik. Tabii bir de şey vardı, düğünüm. Evet, benim düğünüm. Sonuçta üniversiteyi de bitirdiğimde olacağı buydu değil mi?

Evet evet siz de onayladınız.

"Zeynep aşkım, biraz sakin mi olsan artık? İnan bana paniklemeye yer arıyorum ve her ne kadar yardımcı olmaya çalışsan da sen de bunu tetikliyorsun. Bence eteğim düzgün, yani öyle olduğuna inanmak istiyorum ama yamuksa bile bir önemi yok şu anda çünkü birkaç dakika sonra o kocaman salona girip evlendiğimi kabul ederek 'evet' demem gerekiyor değil mi?"

Cümlemin bitmesiyle yavaşça eteğimle uğraşmayı bırakıp geriye çekildi ve derin bir nefes alıp verdikten sonra ona yakışacak bir biçimde kocaman gülümsedi. Tamam, bu demek oluyordu ki artık sorun yoktu, o da sakinleşmişti.

"O zaman artık salona geçebilir miyiz? Malumunuz yamuk bile olmayan bir etek için tüm naneli şeker stoğumu hemen şuracıkta harcamış bulunuyorum." Diyen Eylül'ün sesiyle Zeynep aşkımda olan bakışlarımı çekip kaşlarımı kaldırarak gözlerimi onun gözlerine diktim.

"Yamuk bile olmayan etek benim gelinliğim farkında mısın?"

"Eteği yok mu sonuçta? Ne o üzerindeki o zaman? Pantolonlu bluz falan mı?"

"Gelinliğim pantolon gibi mi gözüküyor yani?"

"Ben demedim ki sen dedin,"diyerek rahatça omuz silktiğinde beni delirtmesinin verdiği etkisiyle dişlerimi sıktım. Tamam, onun o tatlı kısa saçlarını yolmayacağım. Yüzündeki masum gibi duran sevimli ifadeyi de bozamam. Ay elbisesi de çok güzel ama...

Kar Tanesi/YarıTextingWhere stories live. Discover now