26.Bölüm

76 15 13
                                    

Multimedia:Emir
Keyifli okumalar🌸
~~~~~~
Kızlar hala ellerinde olan kutulara bakmaya devam ediyorlardı. Kahkaha atmamak için zar zor derin nefesler alırken biraz sonra patlayacağımın zaten farkındaydım. Ama ne yapayım? Böyle tutunca daha eğlenceli oluyor.

Zeynep'in sinirden kızaran yüzüne, Eylül'ün de şaşkınlıktan açılan gözlerine bakarken kendimi tebrik etmeden duramıyordum. Daha önce hiç bu kadar eğlendiğimi hatırlamıyorum.

Hediyeleri buraya gelmeden önce ayarlamıştım ve her ne kadar bir anlığına doğum günleri aklımdan çıkmış olsa da hediyelerini unutmamıştım. Nasıl unutulurdu ki? İkisine de farklı iki ayıcık almıştım ve Zeynep'in olanın kafasında Yağız'ın resmi,Eylül'ün olanın kafasında ise Atakan'ın resmi vardı. Ayıcıkların kucağında olan kalplerde ise 'Seni seviyorum' değil çok daha farklı şeyler yazıyordu.

Mesela Eylül'ün olanın üzerinde 'Aşk bir boktur tatmayan yoktur' yazarken Zeynep'in olanın üzerinde 'Aşk bir sudur iç iç kudur' yazıyordu. Bunu daha onları shiplediğim ilk anlarda aklımın bir köşesine yazmış, ancak şimdi uygulama fırsatı bulabilmiştim.

"Defne bu ne?!"

"Hediye ayol, zeki kızsın sen nesini anlamadın?"dedim ona ayıplarcasına bakıp sırıtmaya devam ederek. Kesin gebertecek beni.

"Ee hadi, partiyi başlatmıyor muyuz?"diye seslenen bizim sınıftan bir çocukla sırıtmam daha da genişledi. Şu an parti zamanıydı yahu, daha sonra şey ederdik nasılsa değil mi?

"Senin saçını başını sonra yolacağım, şimdi doğum günü kutlamam var pis yelloz,"diyen ve yanağıma tatlı bir öpücük konduran Eylül'le hızlıca kafamı aşağı yukarı salladım. Nasıl olsa birazdan unuturlardı. Yani, umarım.

"Hadi o zaman herkes otursun, ben de pastayı kesip dağıtayım. Atıştırmalıklar da var,yesenize yahu!"dedim elimdeki bıçakla pastayı mahvetmeden kesmeye çalışarak.

Pastaları dağıtmıştım, herkes bir şeyler yemişti ve şu an bir kısım dans ederken diğerleri Eylül ve Zeynep'i ortalarına almış onlarla sohbet ediyordu. Sadece bizim sınıf vardı,üst sınıftan olanları çağırmamıştık. Kıskançlıkla gözlerimi kıstım oturduğum yerden onları izlerken. Yahu siz kim köpek benim ikiz maymunlarımı rehin almak?

"Az yavaş kızılcık ,nasıl bakıyorsan ben bile korkmaya başladım."diyen ve yanımdan gelen sesle kafamı bıkkınca çevirip göz devirerek Emir'e baktım. Bırak sen korkmayı falan, direkt geber git desem ayıp olur muydu?

"Cevap vermeyecek misin kızılcık?" Ya sabır.

Kızılcık ne ya kızılcık ne? Kusuyormuşsun da son anda konuşmaya çalışıyormuşsun gibi. Ya da sadece bu sarı söyleyince böyle oluyor.

"Ne diyeyim? Korkma ben seni korurum mu diyeyim ne diyeyim?!"dedim sinirle çemkirerek. Asabiydim, ikiz maymunlarım saldırı altındaydı sonuçta.

"Sakin ol kızılcık. Hem ne bu sinir? Az önce gayet de sakindin. Ayrıca bak sinirden yanakların kızarmış,"dedi ve yine bilmem kaçıncı kez üzerime doğru eğilmeye başladı.

"Yahu görmüyor musun şu parazit kılıklı iguanaları? Siz gidin benim küçük tatlı maymunlarımı rehin alın. Olacak iş mi? Aha karar verdim kavgaya gidiyorum,"dedim ve ayaklanmaya yeltendim. Tabii benim iki kat uzunluğumda olan ve bir öküz gücüyle beni aşağı çeken Emir buna engel olmuştu.

"Otur şuraya kızılcık. Zaten küçücük bir şeysin, fazla kavgaya bulaşma tamam mı?" dediğinde öfkeyle burnumdan soludum ve bakışlarımı ettafta gezdirdim. Ben kısa değildim, onlar uzundu yahu!

Kar Tanesi/YarıTextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin