27.Bölüm

86 13 29
                                    

Multimedia:Defne
Keyifli okumalar🌸
~~~~~~
"Ben senden çok hoşlanıyorum."dediğinde önce durdum, sonra gözlerim yavaşça ama kocaman bir şekilde açıldı. Bana demiyordur değil mi?

"Ha? Anlamadım, kimden ki?"dedim ellerimi hızla ondan çekip havada sallayarak konuşmaya başlarken. Aynı zamanda da arkama bakmaya başlamıştım.

E hani kimse yok? Dalga mı geçiyor bu?

"Defne,"dediğinde deli gibi etrafa bakınmayı bıraktım ve ona çevirdim bakışlarımı. O az önce bana normal insanlar gibi ismimle mi seslendi yoksa bana mı öyle geldi? Tamam, bir haltlar olduğu kesinleşmişti.

"Senden hoşlanıyorum Defne. Başkasından değil. Senden hoşlanıyorum. Hatta belki de seviyorum," dediğinde bu sefer gözlerim olabilirmiş gibi daha fazla açıldı. Yok artık!

"Ama ben...Yani sen beni tanımıyorsun ki. E ben de seni tanımıyorum. Daha bir hafta olmadı bile seninle ben tanışalı. Yani demek isdeğim şu..."dedim konuşmamı durdurduğumda. Demek istediğim tam olarak neydi? Saçmalamaya son vermek için susmuştum aslında.

"Tamam Defne ben seni anladım. Bir şey demeni beklemiyorum senden merak etme. Sadece bugün kampın son günü ve ben okulda tekrar seni görebilir miydim, ya da seninle konuşabilir miydim bilmediğim için şimdi söyledim. Sen sadece düşün tamam mı? Daha sonra ben sana her şeyi açıklayacağım."dedi ve ben hala dediklerinin şokundan çıkamamışken bir adım attı, yaklaştı, yaklaştı ve yanağıma dudaklarını bastırdı.

Gözlerim artık yuvalarından fırlama noktasına gelmişken geriye çekilmediğini fark ettim ve yavaşça ben geriye doğru bir adım attım. Onun kafası yana dönmüş bir şekilde kalırken hemen toparlandı ve buruk bir şekilde gülümseyip arkasını dönerek uzaklaştı.

Ne yalan söyleyeyim, o öyle gülümseyince üzülmüştüm.

"Ben şimdi nasıl çadıra gideyim ya? Of Allahım, of! Ya ama ya,"dedim kendi kendime. Az önce tam olarak ne olmuştu? Peki benim kendimi Emir'e karşı suçlu hissetmem normal miydi?

"Tamam, çadıra gidiyorum ve hiç bir şey demiyorum. Zaten şu an mantıklı da düşünemiyorum ya, en iyisi daha sonra kızlarla konuşup karar vermek."dedim kendi kendime ve aldığım kararla beraber yavaş adımlarla çadıra ilerledim.

Yavaşça fermuarı açıp içeri girerken boş olduğunu gördüm. Bu çocuk benden önce gelmemiş miydi ya?

Kendi tarafıma doğru ilerleyip uzanacakken uyku tulumunun üzerindeki küçük kağıdı fark ettim ve elime alarak okumaya başladım.

'Sen şimdi rahat edemezdin, o yüzden ben bugün başka bir arkadaşımın çadırında kalacağım. İyi uykular kızılcık :)'

Okuduğum notla suçluluk duygum daha da fazla çoğalırken sıkkın bir nefes verdim ve bu akşam doğru düzgün uyuyamayacağımı bilsem bile yine de gözlerimi kapattım.
~~~~~~
"Ya al işte uyuyamıyorum. Ama ben ne yapacağımı da bilmiyorum ki. Ya yapmayın bana böyle şeyler, zaten malım iyice fenalaşıyorum."dedim yattığım yerde sağa sola dönmeyi bırakarak.

Aklıma gelen şeyle beraber telefonuma uzandım. Saate baktığımda gece 2 olacaktı, sabah 7'de yola çıkacaktık ve ben hala uyumamıştım. Oflayarak telefonumu aldım ve parmaklarımı ekranda gezdirdim.

Defne:Uyudun mu?

Aha al işte. Ya uyuyorsa? Ya uykusundan uyandırırsam?

Bilinmeyen Numara:Bu iki oldu.

Bilinmeyen Numara:İlk mesajı senin attığın yani.

Bilinmeyen Numara:Ve bu beni hala heyecanlandırıyor.

Kar Tanesi/YarıTextingOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz