33.Bölüm

89 11 18
                                    

Multimedia:Defne
Keyifli okumalar🌸
~~~~~~
Sırıtan yüzüne hala büyük bir şaşkınlıkla bakmaya devam ediyordum. Ne saçmalıyordu bu velet?

"Yine ne saçmalıyorsun?"dedim ayağa kalkıp suratına doğru tıslarcasına konuşarak. Bana bakan Zeynep ve Eylül'ün bakışlarını üzerimde hissetsem de onlara dönmedim.

"Defne biraz gelir misin?"diye sordu çemkirmeme aldırmadan. Ardından kolumdan tutup kenara çekiştirdi ve durduğumuzda derin bir nefes aldı.  Ama eğer biraz daha çekiştirmeye devam etseydi yumruğu yüzüne patlatacağım kesindi.

"Bak kızılcık,durumun saçma geldiğinin farkındayım ama bana yardım etmen gerekiyor."dediğinde suratına boş boş bakmaya devam ettim. Neden yardım edeyim ki ben buna?

"Bak, arkadaşlarım uzun süredir bir sevgilim olup olmadığı konusunda beni sıkıştırıyordu. Bende çok bunaldığım için bir ara var demiştim ve onlar bu sefer de tanışmak için ısrar ettiler. Kafeye girerken tekrar ne zaman tanışabileceklerini sordular ve bende aniden seni görünce sevgilimin sen olduğunu söyledim. Ama burada olacağından gerçekten haberim yoktu, bir anlık bir şeydi."diye uzun uzun konuştuğunda ona 'gerizekalı' olduğunu belirten bakışlar attım.

"Az önce de durum saçma geliyordu, hala öyle geliyor."dedim suratına boş bir ifadeyle bakmaya devam ederek. Oysa o sadece sırıttı ve bana yaklaşarak konuşmaya başladı.

"Bak kızılcık, yapacağın şey alt tarafı yardım etmek. Hem belki bunu kamp gezisinden dönerken omuzumda uyumana karşılık sayabiliriz ha?"dediğinde bir an mal gibi ona bakmaya başladım. Ne uyuması be?

"Daha fazla insanları bekletmeyelim bence. Unutma, yaptığını omuzumda uyumana karşılık say. Hadi şimdi gidelim."dedi benim bir şey söylememe fırsat vermeden kolumu tekrar çekiştirdi.

Ne uyumasından bahsediyordu ki? Hem haberim yoksa uyurken kafamı farkında olmadan omuzuna koymuş sayılmaz mıydım? Düşüncelerimi bölen masaya gelmiş olmamızdı.

"Defneciğim kim bunlar?"dedi Eylül üstüne bastırarak masada karşısında oturan iki çocuğu bakışlarıyla göstererek. Valla ben de bilmiyorum ki maymunum.

"Arkadaş onlar,"dedim saçmalayarak. Ne diyeyim yahu?

"Ya? İsimleri ne Defne? Ne zamandır tanışıyoruz da masamıza oturabiliyorlar?"diyen Zeynep'e döndüm gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırarak. Valla yine formunda gibiydi.

Masaya eklenen sandalyelerle oturuş şeklimiz şu şekildeydi; Ben, Eylül ve Zeynep yan yana otururken tam karşımızda da Emir benim karşımda olacak şekilde onlar oturuyordu.

"Onu da Emir arkadaşımız açıklasın,"dedim sırıtıp sarı velete dönerek. Bakışlarına sinirli bir ifade yerleştiğinde daha çok sırıttım. Kudursun ayol bana ne.

"Defne neden böyle yapıyorsun güzelim? Tamam ufak bir tartışma yaşamış olabiliriz ama daha sonra aramızda halletsek? Hem arkadaşlarımızı birbirleriyle tanıştıralım değil mi?" dediğinde bu kez sinirden renk değiştiren bendim galiba. Bilerek üzerine bastırdığı güzelim kelimesi sinirimi bozmaya yetmişti çünkü.

"Tamam gençler gerginlik yaratmaya gerek yok. Ben Tuna. Senin adın ne güzellik?"dedi Emir'in hemen solunda duran kumral çocuk Eylül'e sırıtarak. O an korkmadım desem yalan olur. Çünkü tam sağımda ve cam kenarında o çocukla karşı karşıya oturan Eylül'ün bakışları hiç iyi değildi.

Bakışlarında adeta çocuğun kafasını cama yapıştırmak isteyen bir ifade vardı. Aman be, umarım yapardı.

"Ağzına kirli don sokmadan o yamuk çeneni düzelt." diye tısladığında kıkırdamadan edemedim. Ne yapayım yahu? Resmen çocuğa ağzına kirli don sokarım demişti. Kirli don.

Kar Tanesi/YarıTextingWhere stories live. Discover now