"Neden rahatsız edildiğimi öğrenebilir miyim?" İçimdeki good girle sahip çıkarak yumuşak bir dille sormuştum, zira Hilal benim odama dalmazdı böyle. İşi düşmüştür, net.

"Sadece bulaşığı sen yıkayabilir misin, diye sormak için gelmiştim. Görüyorum ki sıkıntıdan patlamışsın, bence yıkayabilirsin!" diyerek odadan çıkmaya yeltendi ben ise hemen yataktan atlayarak "Boşuna Hilal! O bulaşığı asla ama asla yıkamam! Her seferinde aynı şeyi yapıyorsun, o bulaşığı hep bana kitliyorsun ama bu sefer yemezler!" Hilal göz devirip odadan çıktı.

Arkasından bağırdım, "Boşuna boşuna! Yıkamam ki..." kendi kendime de en az yarım saat bunu tekrarladım ama kimsenin beni taktığı söylenemezdi. O bulaşığı yüksek ihtimal ben yıkayacaktım ama bunu şu anlık reddediyordum.

***

Bir saat sonra ağlayarak bulaşığı yıkıyordum ve halimden de hiç memnun değildim. "Neymiş arkadaşının düğünü varmış, hazırlanması ve kuaföre gitmesi gerekiyormuş!" diye bağırdım. Neyse ki annem evde yoktu da rahatça delirebiliyordum.

"Ya bana ne? Sabahtan beri neden yıkamadı acaba, sırf ben yıkayayım diye yemin ediyorum bütün kap kacağı kirletmiş!" resmen ağzıma cami mikafonu dayamışlar gibi avazım çıktığı kadar bağırıyordum bulaşık yıkarken. Mesele kesinlikle bulaşık yıkamak değildi.

İşte sırf bu yüzden okulun açılmasını dört gözle bekliyordum, aşırı boş zamanlarımda tabii ki sınava hazırlanıyordum ama ev işleri beni gerçekten çok yoruyordu. Sınava hazırlanmak benim için kolay değildi çünkü aşırı hareketli bir insandım ve bu da masa başında en fazla yarım saat oturmam demekti. Tembel bir insanın aşırı hareketli olması gerçekten de berbattı çünkü ders çalışırken oturamıyordum ama eğlenceli videolar izlerken gayet oturabiliyordum.

Önümüzde çok ama çok önemli(!) bir sınav olduğu için saçımızı süpürge etmemiz gerekiyordu; yoksa bu dünyada mezuniyet belgesi olmadan yaşamak kolay değildi! İlla o üniversiteyi okuyup o belgeyle birlikte yıllarca atanmayı bekleyecek ama bu sırada askeri ücretle fabrikalarda çalışmayı ihmal etmeyecektik! Allah göstermesin sana avuç yalatan bir hayatla karşılaşman an meselesi olur sonra. 

İçim doldu, boşalt Allah'ım.

Bulaşıkları kırık iki bardak ile bitirip odama geçmiştim, aşırı sıkıldığım ve evde kimse de kalmadığı için arkadaşım Burak ve kuzenim Maysa ile buluşmaya karar verdim. İnsanın yaz tatilinde tüm arkadaşları mı yaylaya gider abi ya? Birkaç komşumuz hariç neredeyse herkes yayladaydı, bu sıcağın çekileceği yoktu tabii. Kendini severek ödüllendiren bazı komşularımız ise arada denize gidip serinlemişler bizi de davet etmişler ama annem izin vermemişti. Tuana kim ki bir deniz görsün, Tuana evde çürüsün, yaşlansın!

Denizsizlikten tuzum suyum kurumuştu. 

Hızla üzerimdeki pijamalardan kurtulup diz altında biten yeşil bir kapri ile beyaz bir tişört giyip aynanın karşısına geçtim. Belimde biten açık kumral saçlarımı tepemden toplayıp topuz yaptım.

 Kendi mahallemizde buluşacağımız için makyaj yapmaya gerek yoktu ama rujsuz dudaklarım bir hiç olduğu için pembe bir lipbalm sürüp aynada kendime öpücük attım. Kendimi seviyormuş gibi yapmak hoşuma gidiyordu.

Yaz boyunca aldığım kilolar gözüme battı, bu kilolardan acilen kurtulmam gerekiyordu çünkü kıyafetlerim bana dar gelmeye başlamıştı. Kıyafetlerimin çoğunluğunun owersize olması dışında sizi endişelendiren bir durum olmasın, bu sınav aldığım on kiloyu iki ayda verdirir diye kendimi rahatlattım.

Aynada son kez kendime baktım, koyu yeşil gözlerimde durdum, gerçekten de normal olamaz mıydım, insanlarda çok az rastlanan bir durumdu ki ailenin tek yeşil gözlü insanı bendim. Bazen bundan nefret ederdim.

KANKAŞK - KALBİME FISILDAWhere stories live. Discover now